Önce bu mantıklı (aslında korkunç) soruyu çıkmaza sokan bazı değişkenlere değinelim. 40 bin metre yükseklikten atlarken kendini filme çeken Felix Baumgartner‘ı unutun. Onun iyi bir basınçlı kıyafeti ve paraşütü vardı. Parçalanmış uçağın bir parçasında sıkışmış durumda aşağı düşen ve serbest düşüş ustalarının enkaz sürücüleri dedikleri kişileri bir kenara bırakalım (Büyük yüzey alanı hava direncini arttırır ve düşüşleri yavaşlatır. Sırp uçuş görevlisi Vesna Vulovic, 1972 yılında 10 bin metre yükseklikten bu şekilde atladı ve hikâyesini anlatmak için yaşadı – elbette ki komadan uyandığı zaman).
Şimdi soruyu ekipmansız, korumasız veya önceden tasarlanmamış şeklinde atlama olarak sınırlandıralım. Bir deli gibi çıkış kapısına hasar verdiniz ve düşmeye başladınız. Şimdi ne olacak?
6 bin metre yükseklikten düşen birinin hayatta kalabileceğini biliyoruz. İkinci Dünya Savaşı sırasında paraşütsüz bir şekilde uçağını terk etmek zorunda kalan pilot Alan Magee bunun bir kanıtı. Magee cam bir çatıya çakıldı ve muhtemelen bu çatı çarpmanın etkisini azalttı. Minnesota Üniversitesi’ndeki Fizik ve Astronomi Okulu’nda profesör olan James Kakalios’a göre, yere çarptığınız zaman ayağa mı kalkacağınız yoksa yerin 6 feet daha altına mı gireceğinizi belirleyen temel faktör nerede ve ne şekilde düştüğünüz.
Kakalios "eğer süreyi uzatabilirseniz [iniş süresi], sizi durdurmak için gereken kuvvet azalır; bir duvarı veya şilteyi deldiğinizi düşünün; duvar serttir ve etkileşim süresi kısadır bu nedenle kuvvet büyük olur; düştükleri zaman kurtulan insanlar, milisaniyeler bile olsa, bu zamanı yönetebilen insanlardır; sürenin bir milisaniyeden üç milisaniyeye çıkması, zaman diliminin üç kat daha uzun olması anlamına geliyor; bu da aynı momentum değişimi için üç kat daha az kuvvet gerektirir" diyor. Magee’nin cama iniş yapması muhtemelen etkiyi azalttı; kara, ağaçlara veya inişi daha iyi absorbe edebilecek başka herhangi bir şeye düşen diğer insanlar beton gibi olduğunu söylüyorlar.
Peki, inişinizi yavaşlatan diğer temel faktör ne? Yüzey alanını arttırmak, havanın önünüzden dışarı atılması için daha fazla enerji gerektiği anlamına geliyor. Bu da sizi yavaşlatıyor. Uçan sincap pozisyonunda vücut açılır ve önce ayakların veya kafanın üstüne düşülür. Kakalios "hava direncini arttırmak sizi hayatta tutan en büyük faktördür" diyor. Elbette en iyisi bir paraşütün geniş yüzeyi ama eğer paraşütünüz yoksa karnınız aşağıya bakacak şekilde düşmeyi veya takla atmayı deneyin. Empire State Binası’ndan aşağı dik bir şekilde bir kalem atarsanız birini öldürür. Ancak eğer tesadüf eseri bir şekilde dönerek yan düşerse muhtemelen öldürmez.
Hava direncini artırıyorsunuz. Kar veya darbe emici başka bir şeyin üzerine iniş yapmaya çalışıyorsunuz. Eğer yüksek irtifada oksijen eksikliğinden ötürü bayıldıysanız, kendinizi hizalamak için zamanında uyanmalısınız. Magee 6 bin metre mesafe kat etti ve bu mesafeden kurtulabilmenin mümkün olduğunu biliyoruz. Peki ya daha yükseğe çıkarsak ne olur?
Kakalios, bunun sayısız değişkene bağlı olduğunu belirterek bu durumu bir tahmine bağlıyor ve "arkanızda çırpınan elbiselerin miktarı bile yüzey profilini etkileyebilir" diyor. Biz de başka birini daha rahatsız ettik: San Francisco, California’da bir öğrenme merkezi olan Exploratorium’un yardımcı yöneticisi olan fizikçi Dr. Paul Doherty.
Doherty: “Yükseldikçe hava giderek incelir. Çok hızlı dönersiniz ve kan bir anda beyninize hücum ederek sizi öldürür. Veya yükselmeyle birlikte gelen sürtünme sizi tamamen yakar. Uzay mekiklerinin ısı yalıtım kaplamalarının olmasının nedeni budur” diyor.
Doherty’ye göre; ayrılış hızına (maksimum ivme, genellikle ortalama saatte 120 mil – iri insanlar için) erişildiği zaman, Magee’nin kat ettiği 6 bin metrenin üzerine 1500 veya 3 bin metre daha ekleyip eklemediğinizin bir önemi olmaz. Daha hızlı düşmezsiniz. Ancak çok yüksekten başlamak ve düşük atmosfer basıncı, kanınızın kaynamaya başlayacağı anlamına gelir. Bunun yaklaşık 19 bin metrede olacağına inanılıyor, yine de eldeki veriler çok kısıtlı. Doherty bu mesafenin 30 bin metreye kadar çıkabileceğini düşünüyor (NASA, güvenlik açısından 15 bin metreden itibaren basınçlı kıyafetleri zorunlu tutuyor.)
Yani teorik olarak, 19 bin metrenin biraz altından düşerek hayatta kalınır mı? Doherty "buna 18 bin diyelim; eğer bayıldıktan sonra ayılırsanız 30 bine kadar çıkabilir; ve tabii ki kanınız kaynamazsa; ve bir şeylere çarpabilirseniz" diyor.
Siz iyisi mi uçakta kalın.