Ağrı, gerçek veya potansiyel bir doku hasarından kaynaklanan veya bu şekilde tanımlanan, hoş olmayan bir duyu ve duygusal bir deneyimdir. Birçok farklı tipi bulunan ağrının her biri, şiddeti ve özellikleri açısından birbirinden farklılık gösterebilir. Ancak içlerinde, “dünyanın en kötü ağrısı” olarak tanımlanan ve bu özelliği ile nam salmış bir tanesi vardır: Trigeminal Nevralji.
Yüze Yayılan Elektrik Çarpması Gibi...
Trigeminal Nevralji, alın, yanak ve çene bölgesini kapsayan yüzün sadece bir tarafını etkileyen elektrik çarpması gibi, acı verici bir tik olarak nitelendirilir. Belirli bir sinirin neden olduğu bir çeşit kronik ağrı olan bu hastalık, aynı zamanda duruma adını veren sinirin de kendisidir. Bir tik hali ile başlayan belirtiler, ilk etapta 2 saniye ile 2 dakika arasında sürer. Bu süre zarfında, acı çeken kişinin ağrı yoğunluğu nedeni ile geçici yüz felç olması, konuşma ya da çiğneme yetisini kaybetmiş olması gözlemlenir.
Dişlerinizi Fırçalamak Ya da Makyaj Yapmak Bile Bu Ağrıyı Tetikleyebilir
Trigeminal sinirin alın, yanak ve çene bölgesini kaplayan üç dalı vardır.
Bu sinirin fonksiyonun bozulması, beyne anormal sinyaller göndermesine neden olur.
Sonuç ise; insanoğlunun yaşayabileceği en şiddetli baş ve yüz ağrısıdır. Trigeminal Nevralji hastalığı, yüzünüzden beyninize kadar acı uyandıran trigeminal siniri etkileyen kronik bir ağrı durumu olarak da adlandırılabilir.
Trigeminal Nevralji hastalığı durumunda, yüzünüzün hafif bir şekilde hareketi bile (dişlerinizi fırçalamak ya da makyaj yapmak gibi hareketler) ağrıyı tetikleyebilir. Ansızın başlayan ve halk arasında ‘delirten hastalık’ diye bilinen hastalığın psikolojik açıdan da birçok yansıması söz konusu olabilir.
Kadınlarda Daha Sık Görülüyor
Trigeminal Nevralji rahatsızlığının başlangıcında kısa ve hafif ataklar yaşama ihtimaliniz söz konusudur. Ancak hastalık ilerlerse daha sık görülen ağrılar yaşanabilir. Trigeminal Nevralji, kadınları erkeklerden daha sık oranda etkiler ve 50 yaşından büyük bireylerde ortaya çıkma olasılığı yüksektir.
Tedavisi oldukça komplike olabilir. Öncelikle çesitli ilaç tedavileri denenir ancak çoğunlukla yeterli ağrı kontrolü sağlanamaz. Bundan sonraki aşama, “Minimal İnvaziv” yaklaşımlardır. Bu yöntem ile Radyofrekans Ablasyon (RFA), gliserol, ya da balonla zedeleme teknikleri kullanılır.
Hastaların yanağında, dudağa yakın bir bölgeden uygulanan iğne ile kafa tabanındaki bir delikten, beynin komşuluğunda olan trigeminal sinire kadar ilerleyip, siniri yakarak (RFA) yapılan bu yöntemle, %80 oranda başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda ise son seçenek olarak cerrahi mikrodekompresyon ya da ‘Gamma Knife’ radyasyon tedavisi planlanabilir.
Sağlıklı Günler Dilerim...