HABER

Ne yaparsanız yapın yanlış kişiyle evleneceksiniz

Neden evleniyorsunuz hakikaten?

Ne yaparsanız yapın yanlış kişiyle evleneceksiniz

Rick T Cartman / Mynet Haber

Konu ile ilgili ilk yazımızda yanlış kişi ile ilişki yaşadığınızı yüzünüze vurmuştuk.

‘Doğru insan’ kabulüyle başladığınızı, çatır çatır yanıldığınızı söylemiş; doğru insanı bulabilmenize yardımcı olamasak da, yanlış insanları önden farketmenizi sağlayacak bir takım önerilerde bulunmuştuk.

‘Adam pisliğin teki çıktı Rıza Baba’ dememek için; garsonlara durduk yere kötü davrananlara, ciddi ilişki kafasına çok çabuk girenlere, sorumsuz olanlara, şakayla karışık saygısızlıklar düzenlere ve ilgi alanlarınıza ilgisizlere dikkatli yaklaşmanız gerektiğini belirtmiştik.

Tüm bunları o ana kadar yapmadığınız için de, yazımıza şu ön kabulle başlamıştık: İtiraf edin: Evlenemediniz.

(not: Resimdeki Amanda Seyfried tamamen göz zevki için, yanlış anlamayın.)

Yanlış insanları direkt eleyebilmenizi sağlayan yöntemler bizdeydi. Direkt doğru insana giden yolu ise ünlü bir yazar göstermeye niyetli.

Alain de Botton’dan söz ediyoruz... İsviçre asıllı İngiliz yazar, genç yaşına rağmen 1993’ten bu yana edebiyat dünyasının en dikkat çekenlerinden biri oldu.

Özellikle 1994’te yayınladığı Romantik Hareket, Aşk Üzerine (1993) ve Felsefenin Tesellisi (2000) adlı romanları ile ülkemizde de ilgi odağı olan edebiyatçı, bizim olumsuz tarafından yaklaştığımız bu fenomenin olumlu tarafına değinmek istedi ve geçtiğimiz günlerde New York Times’a bir makale uçurdu.

Bizim ağız tadımıza göre fazla ‘abi bunları zaten biliyoruz’ bir makale tabii.

Ama biz neyi bilmiyoruz ki zaten?

Alain de Botton’ın heyecan uyandıran makale başlığı, yanlış insanla evlenmenin kaçınılmazlığı üzerine; makale boyunca ise yanlış insanla evlenmenin aslında doğru olabileceğini, ‘En Doğru Yanlış’ı seçmenin erdemi üzerine konuşuyor, türlü kelime oyunlarıyla yine okuyucularını mest ediyor. Aklımıza takılan birkaç tesbiti sizlerle de paylaşalım;

Aşk ve diğer kuvvetli hisleri birbirine karıştırmak...

Alain de Botton makalesinde aşk ve başka başka yıkıcı dinamikleri birbirine karıştırdığımızdan dem vuruyor. Botton’a göre;

‘Evlenme çağı’ olarak adlandırılan dönemde (o çağ da neyse artık) farklı ve bünyeye zararlı bir takım hisleri aşk zannediyoruz. Muhtemelen duygusal hayatımızın ilk yıllarında karşılaştığımız aşk hissinin, bu zararlı hislerin hiçbirine denk olmadığını kavrayamıyoruz.

Hayatı kötüye giden bir yetişkine yardım isteği (yani ‘kötü çocuk’ların daha çekici olması fenomeni), bir ebeveyn sevgisi boşluğunu doldurma isteği (Barney Stinson’ın deyimiyle ‘Daddy Issues’), iletişim kurarken güvende hissedebilme olgusu gibi yan hisler bize aşk gibi geliyor. Bizi sanki aşık olmuşuz gibi kandıran bu boşluklarımız aynı zamanda karşımıza çıkan en doğru insanları da önden reddetmemize sebep oluyor; bizden daha dengeli, daha olgun, daha anlayışlı ve güvenilir insanlar ‘bizden daha’ pozisyonunda oldukları için bir anda ‘yanlış insan’ haline geliyorlar.

Bu kadar düzgünlüğe kendimizi yabancı hissediyoruz, biz de gidip yanlış insanla evleniyoruz...

(‘’Tabii ki abi, Alain de Botton yeni mi anlamış bunu?’’ dediğinizi duyar gibiyiz.)

Evlilik teklifi senaryoları.

Kabul edelim, genç yazarın bu noktadaki tespiti alelade olmakla beraber; gayet güzel resmedilmiş:

Evliliğin, o aşırı romantik evlilik teklifinin ilk gerçekleştiği anki gibi iyi hissettireceğini; o keyfin sonsuza kadar devam edeceğini sanıyoruz: Mesela Venedik’te bir gondoldan inip, akşam güneşinin denize doğru battığı bir manzaraya varıyoruz. Ruhlarımıza dair kimsenin daha evvel duymadığı sırları birbirimize fısıldıyor, risotto’larımızı yemeğe devam ediyoruz. Bu hissiyatı daimi kılmak için evleniyoruz, tabii bu hislerle evlilik kurumunun işleyişi hakkında hiçbir bağlantı olmadığını gözden kaçırmış oluyoruz.

‘Aşırı yanlış olmayan’ kişiyi bulmak mesele.

Bu yanlışlıkların içinde, Alain de Botton’ın şöyle bir önerisi var:

Sizinle her keyfinizi paylaşan biri, sizin için en doğru aday değil; zaten öyle biri de yok. Doğru insan; farklılıklarınız üzerine akıllıca tartışabilen, anlaşmazlıkları aşma konusunda iyi olan kişi olacaktır. Farklılıklarınızı cömertçe tolere edebilen insan, ‘Aşırı yanlış olmayan’ insandır; ve unutmayın ki uyumluluk bir evliliğin ön şartı değil, aşkın ulaşabilmesi gereken nihai amacıdır.

Alain de Botton’un bu sözleri elle tutulur olmasa da, kötü öneri de sayılmaz. Ne dersiniz bekarlar?

Not: Alain de Botton evli ve iki çocuk babası.

_Kaynaklar: nytimes.com, eksisozluk.com, wikipedia.org_

En Çok Aranan Haberler