Birincisi, doğal seleksiyona direnerek hayatta kalmayı başarmaktır. Sürekli eleme halinde olunan yaşamsal boyutta her gün kendini besleyen ve en düşük düzeydeki fiziksel ihtiyaçlarını düzenli olarak giderebilen canlı birey, bu devamlılığı sağlayamayan diğer bireylere göre güç kazanmış olur. İlk hedefini başarıyla gerçekleştirmekte olan bireyin ikinci yöntemi, yaşamsal devamlılığını sağlarken kendinden daha güçlü bireylere yetişmeye çalışmaktır. Çünkü kendisinden zayıf olan tüm bireyler yok olduğunda sıra ona gelmiş olacaktır. İşte bu noktada güç kazanmak durumunda olan bireyler, genetik üstünlüğü sağlamak için kendini güçlendirme çabasının yanı sıra başka güçlü bireylerle de işbirliği yapar. Bu işbirliğinin içeriği iki farklı bireyin birbiriyle gen aktarımı yaparak daha güçlü bir yavru meydana getirmesi şeklinde olur.
Hayvanlarda tamamen işbirliğinin doğasına uygun derinliksiz bir yaklaşım sergilenirken, insanlar gelişmiş yapılarından ötürü daha seçici davranma eğilimindedir.
Bazı bilimadamları ‘Aşk aşağılık kompleksidir.’ şeklinde analizde bulunmuştur. Bu dolaylı olarak doğrudur. Bilinçli olarak farkında olmasak da, bize göre de yaşam evrimsel anlamda öne geçmemizi gerektiren bir yarıştır. Bizi sevmeyen kişilere aşık olma durumu da buradan kaynaklanır. Çünkü her iki taraf da kendisinden daha iyi olanı alma güdüsüyle hareket eder.
Yazının uzun, orijinal halini Neden Olmaz'dan okuyabilirsiniz.