Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Neden “Türkiye’den” Bir Aziz Sancar Çıkmıyor?

En değersiz gurur, milli gururdur. Bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir. Çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyabilir ki başka türlü?

Neden “Türkiye’den” Bir Aziz Sancar Çıkmıyor?

Aziz Sancar. 69 yaşında. Kürt değil. Arap da değil. Türk. Türkçe de biliyor. Bunlar açıklığa kavuştuysa konuşmaya başlayabilir miyiz?

Ülkece ne kadar sevinçliyiz Aziz Sancar’ın başarısına. Milli maçlar dışında hep birlikte sevinmeye pek alışkın değiliz, ondan söylüyorum. Sevinçliyiz dediysek de sevindik, Kürt olup olmadığını filan tartıştık ve bitti. Orhan Pamuk’unki gibi ortada biraz daha tartışmalı bir durum olsaydı daha çok konuşabilirdik belki. Neden sevindik? Çünkü o bir Türk. Bizim gibi yani. Hani bizim de nüfus cüzdanımızda Türk yazıyor ya. Peki bir millete mensup olmanın övünülecek nesi var? Benim ya da sizin Türk olmanız, milliyet dediğimiz şey, inançlı bir insansanız “kader”, değilseniz tesadüften başka bir şey değil.

"En değersiz gurur, milli gururdur. Bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir. Çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyabilir ki başka türlü? Dikkate değer kişisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önünde bulundurduğu ülkesinin hatalarını açıkça görebilecektir. Ama dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı aptal gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar."

Arthur Schopenhauer

Sınırları içinde herkesin birbirini yediği Türkiye’de, Türkler’in gurur duyabilecekleri tek şey Türklükleri artık.

Nobel Kimya Ödülü alabilecek kadar akıllı Aziz Sancar da bu toprakların çocuğu. Türk’ün gücünü dünya gördü yani. Ama ben bunun üstün Türk ırkıyla bir alakası olduğunu sanmıyorum. Bizim, en azından benim asıl sevincim can çekişmeyi çoktan bırakmış Türk Eğitim Sistemi’nden böyle bir adam çıkmış olması. Hoş Türk insanı gülerken ağlar, ağlarken gülermiş ya, burada da öyle oluyor. Bahsettiğim eğitim sistemi neredeyse “eski toprak” diye nitelendireceğimiz jenerasyonun çocukları büyüdüğünde can verdi. Şimdiki jenerasyonun gördüğü eğitim ise sistem diye isimlendiremeyeceğimiz sistemsiz bir kararsızlıktan ibaret. Sancar’ın başarasını duyduğumuzda kendimizi bildik bileli olimpiyatlar dahil her başarısının arkasından ya siyasi bir çıkar ya da doping çıkan, gurur duyduğu tek şey Sertap Erener’in Eurovizyon birinciliği olan Türkiye adına sevindik.

Peki bu bizim içimizde bir umut doğurdu mu? Hayır. Sancar’ın başarısı Türklüğünün değil, kendi başarısı. Tübitak’ın Amerika’ya gitmesi için verdiği bursu unutmamak lazım tabii. Bu ne anlama geliyor hiç düşündünüz mü? Tübitak, “Ben burada sana ne yeterli eğitimi verebileceğim ne de yeterli imkanı; en iyisi sen al bu parayı Amerika’ya git, orada senin değerini bilirler” demiş aslında Sancar’a. Tübitak’ın, parası olmadığı için bakamayacağı bebeğini zengin bir ailenin kapısına bırakan bir anneden farkı yok yani. Bunlara mı üzülelim, haber geldiği gibi adamın hakkında çıkan etnik köken tartışmalarına mı, kendisi tembellikten öldüğü halde adamın Amerika’da yaşamasına küsen, içerleyen, “ülkesini sevseydi gider adam gibi eğitimini alır gelir burada ülkesine hizmet verirdi” diye düşünen insanlara mı?

Oysa Prof. Mehmet Öztürk şöyle demişti Aziz Sancar için;

“Aziz Sancar, bilim için gittiği ve ‘beni evlat edinen ülke’ olarak tanımladığı ABD'de, ’doğal vatanım’ dediği Türkiye'yi düşünerek, doğduğu toprakları unutmadan, aradaki bağları hiç koparmadan yaşadı. Bu toprakların ürünü olan bir müthiş beyin, meyvelerini ona bilimsel çalışma iklimini sunan ülkede, ABD'de verebildi. Keşke Türkiye aynı ortamı Aziz Sancar gibi beyinlere sağlayabilmiş olsaydı. Sanıyorum ki, bu ‘Aziz Hoca’yı en çok yaralayan konulardan birisidir. Bu yarasını bir nebze onarabilmek için, ABD'deki laboratuvarını bir çok genç Türk bilimciye açtı. Bununla yetinmedi, bir kaç yıl önce almış olduğu Koç Vakfı Ödülü ile kişisel birikimlerini bir araya getirerek, North Carolina'da ‘Türk Evi’ni kurdu. Bu evde Türkiye'den gelen öğrencilere barınma imkanı sağladı. Bunu, hayatında en çok gurur duyduğu başarılarından birisi olarak anlatır.”

Aziz Sancar bu ülkede kalsaydı ne yapacaktı? Türk Eğitim Sistemi’nin sakat çocuğu dershanelerde kimya öğretmeni mi olacaktı, özel ders mi verecekti, idealist bir lise öğretmeni mi olacaktı? Belki burada kalsaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Neden zorunlu kimya dersi tartışılmıyor?” sorusuna cevap verir, ülkeyi aydınlatırdı. Erdoğan’ın "Zorunlu kimya dersi tartışılmıyor ama zorunlu din dersi tartışılıyor. Din dersi olmazsa uyuşturucu olur" söylemine kimya dersi olmazsa olacakları anlatarak cevap verebilirdi. Vermesine de gerek yok gerçi, manzara ortada. Türkiye içinde, Türkiye’nin kaynaklarıyla araştırma yaparak Nobel kazanan bir Türk vatandaşı görmemiz için daha çok uzun zaman var.

Aziz Sancar,

bütün eğitim kurumlarını İmam Hatip’e çeviren, 6 yaşındaki kız çocuklarının kafasını türbanla kapatan, üniversitelerine cemaat, tarikat bağlantıları ile liyakatsız adamları dolduran, Orta Doğu’daki dinci terör örgütlerine silah sevkiyatı yapan, sanatı ve sanatçıyı hor gören ülkenin vatandaşlarının hangi yüzle başarısından kendisine pay çıkardığını anlamadığım; Amerika Birleşik Devletleri’nin kendisine sağladığı olanakları kullanarak Nobel Ödülü almış Türkiye kökenli bilim insanı.

#55340953 07.10.2015 14:05 ~ 14:09 kavimler gocunde evi yagmalanan adam

Bu yüzden Aziz Sancar’ın başarısı bir

milli başarı falan değil, bir Mesut Özil vakasıdır. Adam o ödülü alırken ülkesinden hiçbir hayır görmemiştir. O ödül alırken biz ülke olarak başkanlık, türban, imam hatip, kaçak saray, 17-25 Aralık, cemaat, Ergenekon, şike gibi büyük meseleler ile uğraşıyorduk.

#55340569 07.10.2015 13:49 taylor durden

Periyodik cetveli sadeleştirip ateş, su, toprak, hava olmak üzere 4 elemente fit olma yolunda ilerlememize 7 haziran seçimleriyle kısa bir mola verdik çok şükür; nasipse 1 Kasım’dan sonra inşallah!

#55340303 07.10.2015 13:36 ~ 13:40 fani dunya

Hepimizin Aziz Sancar ve ödülü hakkında bir fikri var ama ödüller aslında bir başarıya verilen şeyler ya, o yüzden bu başarının ne olduğunu da yazının sonuna da olsa ekleyelim istedim.

Aziz Sancar, Amerikalı Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl'ın araştırmaları hakkında daha çok şey bilmek istiyorum diyorsanız Bilimin Sesi'ne gözünüzü kulağınızı verin.

En Çok Aranan Haberler