Neuschwanstein Kalesi, masallardan fırlamışçasına büyüleyici bir görünüme sahip. Öyle ki Walt Disney bu gizemli şatodan oldukça etkilenmiş. Filmlerinin mekan tasarımlarında kaleden ilham almış, uzun yıllar da logosunda kullanmış. Günümüzde Würzburg ile Füssen’i birbirlerine bağlayan Romantische Straße’nin (Romantik Yol) duraklarından biri olan Neuschwanstein Kalesi her mevsim turistlerin yoğun ilgisini çekiyor.
Neuschwanstein Şatosu veya Neuschwanstein Kalesi, Almanya'nın Bavyera eyaletine bağlı Füssen yakınlarındaki Hohenschwangau kasabası yakınında bulunan sarp bir tepeye kurulmuş olan, 6 katlı, 19. yüzyıl Neo-romantizm mimari stiliyle yapılan kaledir.
Neuschwanstein Kalesi'ne Münih merkezden gelmek için Münih Merkez İstasyonu olan Hauptbahnhof’a gitmelisiniz. Bankomatlardan Bayern Regional bilet alarak Fussen’e gidiyorsunuz. Bankomatlarda Türkçe dil desteği bulunuyor. Füssen’den otobüslerle kalenin bulunduğu köy olan Hohenschwangau köyüne gitmek gerekiyor. Sonrasında ister yürüyerek ister faytonlarla kaleye kadar çıkabiliyorsunuz. Faytonlarda atlar yorulmasın diye araçların arkasına elektrikli motor koymuşlar. Faytonla kaleye çıkış ücreti tek yön 3,5 Euro. Bisiklet ve araba ile kaleye çıkmak yasak.
Neuschwanstein Kalesinin ziyaret saatleri 09:00 – 18:00 saatleri arası. Kale 24/25/31 Aralık hariç her gün açık.
Neuschwanstein Şatosu’na giriş biletleri sadece kalenin altındaki Hohenschwangau köyündeki Ticketcenter Hohenschwangau’dan satın alınabiliyor. Neuschwanstein Kalesinin giriş ücreti yetişkinler için 13 Euro, 18 yaşından küçük çocuklar ve gençler ücretsizdir. Yüksek sezonda önceden rezervasyon yapmanız oldukça önemli.
Kalelerin artık savunma amaçlı olmadığı bir zamanda inşa edilen Neuschwanstein’ın yapımı da kendi gibi masalsı.
Kaleyi yaptırmış olan Bavyera Kralı II. Ludwig 1864 yılında, 19 yaşındayken Bavyera Kralı olmuş. Kardeşi Otto ile beraber Prusya Prensesi olan annesi ve Bavyera Kralı babası Maximillian’dan uzakta, Swangau Köyü’nde büyümüş. Doğa ile iç içe ama yalnız olarak geçirdiği çocukluk ve ilk gençlik yılları, utangaç ve insanlardan kaçan bir kişiliğe bürünmesine neden olmuş.
Krallığı sırasında siyasi ve askeri anlamda zorluk ve olumsuzluklar yaşayan II. Ludwig, tüm enerjisini, zamanını ve kraliyet gelirlerini kalenin yapımı için harcamış. Hem dış hem de iç dekorasyonda hiç bir maliyetten kaçınmamış. Kalenin yapımı 1869 yılında başlayıp ve ciddi bir harcama ile 1886 yılında tamamlanmış. Ludwig, tam 17 yıl boyunca ülkesinin tüm kaynaklarını inşaata aktarmış. Bakanlar kurulunun harcamalarına sınırlama getirme taleplerine aldırmayarak, meydan okumuş.
Sonunda kral, hayalindeki kaleyi tamamlamış ancak içinde sadece 172 gün oturabilmiş. Savurganlığı ve takıntılı ruh hali yüzünden kendi bakanları tarafından suçlanmış. 1886 yılının Haziran ayında, oluşturulan bir psikiyatri komitesi, Ludwig’in zihinsel hastalığı olduğunu ilan etmiş. Kral, sıkı bir gözetim altında tutulacağı Starnberg Gölü üzerindeki Berg Şatosu’na gönderilmiş.
Ludwig, kapatıldığı şatoda kalesinde yaşadığından da az yaşamış. Aynı senenin 13 Temmuz günü, gölün bir buçuk metreyi geçmeyen sığ sularında doktoru ile birlikte ölü olarak bulunmuş. Ölüm nedeninin intihar mı, boğulma mı yoksa bir cinayet mi olduğu hiç bir zaman açıklanmamış.
Neuschwanstein Kalesi ise, kralın ölümünden yedi hafta sonra müze olarak ziyarete açılmış. Kale, günümüzde Bavyera’nın en önemli mimari ve sanatsal mirasları arasında yer alıyor.
Kalenin en iyi fotoğrafları köprünün (Marienbrücke) bulunduğu yerden çıkıyor.