Neymar'ın hayatını anlatan biyografisinde birbirinden çarpıcı hikayeler okuyucularla buluşurken, yıldız futbolcunun babasının kitapta anlattıkları büyük dikkat çekti. İşte Neymar ve babasının ağzından biyografide yer alan o detaylar;
Öldüğünü düşündük!
Eşim Nadine ve Neymar ile birlikte Haziran 1992'de aile yakınlarını ziyaret etmek için Santos'a doğru yola çıktık. Neymar henüz 4 aylıktı ve arabanın arkasındaki bebek koltuğunda oturuyordu. Yağmurlu bir gündü ve karşıdan gelen bir aracın çarpması sonucu feci bir trafik kazası yaşadık. Bacaklarımdan yaralanmıştım ve eşim de "ölüyorum, ölüyorum" diye bağırıyordu. Her şey çok hızlı gelişti ve bir anda Neymar'ın arabada olmadığını fark ettik. Arabadan fırlamış olduğunu düşündüm. Oğlumuzu kaybettiğimize neredeyse emindik. Umutsuzluğun tam ortasında Tanrı'ya beni alması için dua ediyordum. Araba bir uçurumun kenarında durdu. Aşağımızda bir dere vardı. Yukarıda asılı durumdaydık ve eşim Nadine arka camdan aşağı doğru bakıyordu. Bir anda insanlar imdadımıza yetişti ve Neymar'ı arka koltuğun altında buldular.Şükürler olsun ki yaşıyordu ve yüzü kanlarla kaplıydı.Cam kırıkları kafasında küçük bir kesiğe neden olmuştu ve hemen hastaneye götürüldü. O gün oğlumuzun öldüğünü düşündük
Parayı değil mutluluğu seçti
Real Madrid, Neymar henüz 13 yaşındayken Barcelona'nın Messi'ye sunduğu anlaşmanın bir benzerini önerdi. Oğlumla birlikte İspanya'da 19 gün geçirdik. Eğitimler boyunca Neymar 27 gol attı ve Real Madrid onu transfer edeceğini söyledi. Ancak İspanya'da yaşamasını istiyorlardı ve iyi bir sporcu olarak yetiştireceklerini söylediler. İlk üç günde biz her şeyi kabul ettik. Neymar ve kız kardeşi Rafaela için burs bile ayarlandı. Eksik olan tek şey eşim Nadine'nin imzasıydı. Nadine'nin bizimle birlikte Avrupa'ya gitmek için bir şansı vardı ancak o kızımızla birlikte Brezilya'da kalmayı seçti.İlk haftadan sonra Neymar iyi görünmüyordu. Hasreti hissetmeye başlamış, ailesini, arkadaşlarını ve okulunu özlemeye başlamıştı. Her şeyi alacak paramız vardı ancak pilav ve fasülye yemeyi özlemiştik.Neymar için İspanya'da geçirdiği her günün üzücü olmaya başladığını görüyordum. Ve Santos'a dönmeye karar verdik. Neymar da bu kararı kabul etti. Parayı o an hiç umursamadım.Onun sevinçle futbol oynamaya devam ettiğini görmek tek isteğimdi. Bu duygu para ile ölçülebilir bir şey değildi.
Futbolu doğaçlamayla öğrendim
Futbolda doğaçlama önemlidir. Ben de bunu küçük yaşlarda öğrendim.Aklımda pek çok oyun vardı ve hep bunu nasıl mümkün kılabileceğimi düşündüm. Dedemin evinde ailemle küçük bir odayı paylaşıyorduk. Orada yatak ve dolap arasında küçük bir boşluk vardı. Top oynamak için hep bu alanı kullandım. Kimi zamanda bir kaleci olduğumu düşünerek hep yatağın üzerine atladım.Kuzenlerim de bu eğitimimin birer parçası oldular. Onları birer rakip gibi gördüm ve gerçek bir maçtaymışım gibi hareket ettim. Evin arka kapısını kale olarak kullanıyordum ve her gol atışımda "Neymarzinho gol attı" diye bağıran insanları hayal ediyor ve mutlu oluyordum. Kanepe rakibimdi çoğu zaman hatta bazen köşesine çarptığımda hayali fauller yaratıyor kendimce hakeme şikayette bulunuyordum. Gerçekmişçesine oynuyordum.
Chelsea'yi reddettim...
Santos Başkanı Luis Alvaro, babam ve ben 23 Ağustos 2010'da bir araya geldik. Chelsea büyük bir transfer teklifi yapmıştı.Sohbetimizin ortasında, başkan ışıkları kapalı bir odada duran boş bir sandalyeyi gösterdi. Bu ülkemizin spordaki ulusal kahramanı Ayrton Senna'nın sandalyesiydi. Ve başkan onun ölümünden beri koltuğun boş olduğunu, Chelsea'yi reddedip Santos'ta kalmam halinde buna oturmak için ilk adımı atmış olacağımı söyledi. Bu sözler beni oldukça düşündürdü. Alacağım karar hayatımda bir dönüm noktası olacaktı. Ardından Pele aradı. Ve Santos için çok değerli olduğumu ve kalmamı söyledi.Santos'ta oynarken yaptıklarını hatırlamamı sağladı. Kolay değildi ama kalmaya karar verdim.Ve kariyerim için en doğru olanı yaptım.