Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 28 Şubat sürecinde antidemokratik bir tutum aldığını belirterek, “Mevcut anayasanın da dışına çıkacak şekilde bir takım kurgular yapıldı ve bu kurguların yönetilmesi açısından önemli bir aktördü” dedi.
Nimet Baş, Süleyman Şah Üniversitesi Hayriye Dumankaya Yerleşkesi’nde “Karanlık Gün 28 Şubat” konulu söyleşiye katıldı. Söyleşi öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Baş, “Meclis Araştırma Komisyonu tüzük çerçevesinde araştırma görevlerini tamamladıktan sonra sonuç ve öneriler bölümünde bir takım önerilerde bulunuyor. Bu önerilerin bir kısmının Meclis tarafından gerçekleştirilmesi söz konusu, bir kısmının yürütme ve ilgili bakanlıklar tarafından ve bazı kurumlar tarafından. Dolayısıyla biz bu önerilerde bulunduk. Önerilerin en başında sivil ve demokratik bir anayasanın Meclis tarafından yapılması. Halen daha çok büyük bölümü değişmiş olsa da 12 Eylül darbesi sonrası yapılan vesayetçi anlayışı yansıtan bir anayasamız var. Bu parlamento Türkiye’de son 30 yılda oluşmuş en yüksek düzeyli halk temsilini sağlayan bir parlamento. Seçimlere katılım oranı ve parlamentodaki siyasi partilerin temsil ettikleri tabanlara baktığınız zaman gerçekten bu meclise sivil bir anayasa yapmak yakışır diye düşünüyoruz. Geçekleri araştırma komisyonu gibi, mağdurların durumlarını araştıracak komisyon kurulması gibi. Çeşitli araştırma komisyonları kurulmasını istediğimiz gibi bazı kanun değişikliği önerilerimiz de var. Bir mevzuat taramasanıza da ihtiyaç olduğunu söyledik” diye konuştu.
12 Eylül darbesinde ve 28 Şubat sürecinde gerçekleşen olumsuz uygulamalar ve yasal değişiklikler olduğunu dile getiren Baş, “Bunlar üzerinde çok büyük değişiklikler oldu. 2002 yılına kadar çok büyük değişiklikler oldu. Uyum paketleriyle anayasalarda, yasalarda yapılan değişikler var. Türkiye’de demokratik bir ülke olma yolunda önemli mesafeler alındı ama yapılması gereken şeyler var” dedi.
Komisyon Başkanı Nimet Baş, bir basın mensubunun 28 Şubat soruşturması kapsamında gözaltına alınanlarla ilgili sorduğu soruya ise, “Bu soru bize çok soruluyor. Komisyon çalışmalarına başladığı zaman hem 12 Eylül soruşturması, hem de 28 Şubat soruşturması devam ediyordu. Bu ikisinin yargıda olması ve yargı görevinin alanına girecek herhangi bir durumdan kaçınmak için biz aslında yüksek düzeyli titizlik gösterdik. Bir kere yargı yetkisini kullanma anlamına gelebilecek bir çalışmadan kaçındığımız gibi, bir kesimi suçlu ve sanık gibi göstermek veya onları yargıya göndermek gibi bir vazifemiz yok, böyle de davranmadık. Yargı kendi sorumluluk alanı içerisinde anayasanın verdiği yetkiye göre istediğini çağırabilir, gitmek zorundalar. Meclis Araştırma Komisyonları, Meclis çatısı altında, isteyen gelir, istemeyen gelmez. Dolayısıyla biz burada suçluları ortaya çıkarmak gibi yargısal bir iş yapmadığımız için böyle bir değerlendirmemiz de olmadı. Biz iç tüzüğü ve anayasanın bize verdiği yetkiye göre siyasal bir temsil görevi olan çerçevede görevimizi ifa ettik. Ekonomik nedenlerini araştırdık, sosyal ve psikolojik sebeplerini, dış politika nedenlerini, hukuki değişikleri… Ama sorumlu arama konusunda iş yargının işidir. Bizden çok bağımsız yürüyen bir çalışma. Ama savcılıklar bizden birtakım bilgi ve belgeleri istediler. Her Türk vatandaşı ve her kurum yargının istediği belge ve bilgileri göndermek mecburiyetindedir. Biz de o çerçevede gönderdik” yanıtını verdi.
“DEMİREL ANTİDEMOKRATİK BİR TUTUM ALMIŞTIR”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “Demirel, 28 Şubat sürecinde baş aktördü” açıklamalarını hatırlatan bir basın mensubu, Baş’a bu yöndeki görüşlerini sordu. Baş ise, “28 Şubat sürecince bir şekilde anayasal sistemin işletildiği iddiasıyla aslında mevcut anayasanın da dışına çıkacak şekilde bir takım kurgular yapıldı ve bu kurguların yönetilmesi açısından önemli bir aktördü. O günün koşullarında Cumhurbaşkanı. Ama sorumluluk veya sorumsuzluk gibi bir değerlendirmeyi yargının yapacağını düşünmüyorum. Siyasi anlamda sorumludur. Antidemokratik bir tutum almıştır Süleyman Demirel o tarihlerde. En basiti ‘okuyamıyorsa kız öğrenciler Suudi Arabistan’a gitsin’ diyebilmiştir. 1960’ı yaşamış, 71 muhtırasını yaşamış, 80’de partisi kapatışmış, kendisi cezaevine yollanmış bir siyasi liderin 28 Şubat’a gelindiğinde daha demokratik bir tutumu almasını beklersiniz. Çünkü aynı zamanda bunların mağdurlarının doğru bir deneyim çıkararak, daha demokratik bir tutum almaları gibi bir beklentimiz var elbette” şeklinde konuştu.
Baş, bir daha benzer olayların yaşanmaması için darbeleri araştırdıklarını ifade ederek, “Dolayısıyla üzerinden bunca zaman geçtiği halde halen daha ‘bunlar doğrudur’ ısrarında bulunmak, ‘anayasal sistemi işlettik, hepsinin hukuki zemini vardı’ demek başka bir şey. Elbette darbe yapanlar kendi hukuklarıyla birlikte geldikleri için, kendi hukuklarını işlettikleri için her şeyin bir hukuki açıklaması olabilir. Ama hukuki açıklama gelişmiş hukuki ülkelerdeki uygulamalara paralel mi değil mi bunlara bakmak lazım. Olayın özneleri çok. Elbirliğiyle yapılmış, çok geniş kesimlerin işbirliği yaptığı bir şeydir. Sivil toplum ayağı vardır, medya ayağı vardır, sermaye grupları, üniversiteler ve yargı vardır. Bu kurumlar bir bilim yuvası olmaktan ziyade darbecilere fetva hazırlayan kurumlar haline gelmiştir. Bunlardan kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz