Ne zaman sosyallik zemininden uzaklaşsak aşağı yukarı aynı cümleyi duyarız ailemizden: “Çık bi cafe’ye git bari.” Günümüz insanının sosyal ortamları içerisinde en göze güzel görünenlerinden biri olan cafe’ler, zincir cafe’lerden sonra iyice popülerleşti. Hepimiz için oturup nefeslenmek, durup dinlenmek, susup dinlemek ve susturup konuşmak için mükemmel bir kamusal alan haline geldi. Bu kamusal alan, esasen evde de bulup tüketebileceğiniz yiyecek ve içecekleri size yüksek bir fiyata servis etmekten başka bir şey sağlamıyor aslında. Buna rağmen Türkiye için konuşacak olursak çay ocağından kahvehaneye, pastaneden cafe’ye kadar uzanan bu yelpaze, her dönem insanların ilgisini çekti. Ancak şu sıra sadece sosyal bir ortam olarak değil, çalışma ortamı olarak da kullanılıyor. Cafe’leri neyin iyi bir çalışma ortamı yaptığını merak etmemek elde değil.
Biraz düşününce neden böyle olduğunu rahatlıkla çözebiliyorsunuz aslında. İnsanlar cafe’lerde önlerinde bilgisayarlarıyla saatlerce oturuyorlar çünkü aslında işlerini ciddiye alıyorlar.
İşyeri de kendi dikkat dağıtıcılarıyla sizi ele geçirir. Masanızın yanında duran insanlar, etrafınızda konuşanlar, sürekli çalan telefonlar, set edilen meeting’ler, emerge edilen data’lar, plazalardaki bozuk Türkçeler ve daha neler neler...
Eğer cafe’de çalışabileceğiniz kadar rahat bir işiniz varsa kalkıp cafe’ye gitmek için hazırlanmak bile sizi kendinize getirir. Evdeki gibi pijamalarınızla -ya da online mülakatlarda bolca yaptığınız gibi üstte gömlek ve kravat altta da boxer’la- dolaşamazsınız bir cafe’de. Hiç yoktan şu gömlekle şu pantolonun birbirinie uyup uymayacağını düşünürsünüz. İşte uyanmak için bir süre.
Bununla birlikte eğer tanıdığınız birileri de varsa “ya şöyle bir şey yaptım, ne düşünüyorsun” demek için de harika bir duraktır cafe’ler.
Kesin bilgi, Wi-fi şifrelerinizi bir açın artık! Şaka bir yana, cafe’ler sizi internetten mahrum bırakmaz, evinizdeki kadar sağlıklı bir bağlantı sunar.
Kışın gözlüklü bir insanın içeri girdiği anda görüş mesafesini sıfıra indirecek, yazları ise “oh ya serin” dedirtecek klimalar, cafe’de emrinize amadedir. Alev alev yanan infrared ısıtıcılardan bahsetmiyoruz, onlar mümkünse yok edilmeli!
Canınız sıkıldığında başınızı kaldırıp etrafı bir süre izlemek, dikkatinizi yeniden toparlayabilmek için müthiş bir seçenek haline geliyor. Hem oldukça keyifli. Senenin modasıyla ilgili çıkarımlarda bile bulunabilirsiniz. Canım Central Perk ya...
Eğer iyi bir cafe’nin müdavimiyseniz çalışanlar sizin için müthiş arkadaşlar haline gelir. Zaten Çin’de çay evlerinin ortaya çıkışındaki en önemli etken, orada size servis yapan çalışanlardı. İşletmecisini tanıdığınız, garsona “her zamankinden” diyebildiğiniz bir cafe’de bir şeylerle uğraşmak, oldukça keyifli. Gunther, kalbimizdesin.