Rahim kasılmaları yaklaşık olarak 10 dakikada 3 taneyi bulduğu ve her biri yaklaşık 50 saniyeyi bulduğu zaman, rahim ağzının açılmasına neden olacak şekilde düzenli hale gelmiş olur ve rahim ağzında bir açılma başlar.
Rahim ağzı normalde bebeği içeride tutmak için kapalıyken, normal doğum sürecinin başlamasıyla birlikte açılmaya başlar. Bu açılma belirli bir dereceye ulaştığı zaman, artık bebeğin rahim kanalından dışarıya çıkma evresi başlar. Normal doğum, bebek doğduktan sonra, içeride bebeğe ait olan plasentanın da doğmasıyla birlikte tamamlanmış olur.
Normal doğumu üç aşamaya ayırabiliriz. Bunlardan bir tanesi, rahim ağzının kapalı durumdan yaklaşık olarak 10 santimetre açık hale gelmeye başladığı birinci evredir.
Daha sonra bebeğin doğum kanalında ilerlediği ve rahim ağzından dışarı çıkarak geldiği ikinci evre gerçekleşir.
Üçüncü evre ise, içeride bebeğin eşinin yani plasentanın dünyaya geldiği evredir.
Rahim ağzında daha önceden sadece hazırlayıcı kasılmalar denilen düzensiz kasılmalar varken, birinci evrede düzenli bir şekilde rahim kasılmaya başlar. 10 dakikada 3 tane ve 40-50 saniye arasında süren kasılmalarla birlikte rahim ağzı açılmaya başlar. Bu esnada bebeğin su kesesi açılır. Daha sonra yaklaşık olarak 10 santimetre açıklık olduğu zaman, anne adayında ıkınmalar başlar. Böylece ikinci evrenin başına gelinmiş olur.
İkinci evrenin süresini belirleyen en temel etkenlerden bir tanesi, kaçıncı doğum olduğu ve anne adayının düzenli sarf ettiği ıkınma eforudur. İkinci evre bebeğin dünyaya gelmesiyle sonuçlanır.
Bebeğin göbek kordonu kesildikten sonra, rahim içinde bebeğe ait olarak sadece plasenta ve zarlar kalmış olur. Plasenta ve zarlar da, yaklaşık olarak 15 dakikalık bir süre içerisinde, rahim kasılmalarıyla birlikte dışarıya atılır. Böylelikle doğumun üçüncü evresi de tamamlanır.
Miadı yaklaşmakta olan anne adaylarının, 'Doğum başlarsa bunu anlayabilir miyim, hastaneye yetişememe durumu söz konusu olabilir mi?' şeklinde en çok sorduğu soru budur.
Özellikle ilk hamileliğini yaşayan anne adayları için çok mümkün değildir. Çünkü doğum sinsi ilerlemez, çoğu zaman kendini gösteren bir olaydır.
Normal doğumun başladığını belirleyen en temel etken, düzenli olarak ortaya çıkan doğum sancılarıdır. Doğum sancıları, 10 dakikada 3 tane olan ve her biri yaklaşık 50 saniye süren sancılar şeklinde ortaya çıkar.
Normal doğum kasılmaları öncesinde ortaya çıkmış olan ve uzun zamandan beri devam eden yalancı doğum kasılmaları, gerçek doğum başlamış izlenimi verecek kadar düzenli hale gelmiş olabilir. Böyle bir durumda en ayırt edici olay, kasılmalar istirahat ve ayakta durmakla geçmiyorsa, o zaman artık doğum sancısıdır ve hastaneye gitme zamanı gelmiştir.
Doğum sancılarının başlandığından ne zaman şüphelenilirse, mutlaka hastaneye başvurmakta fayda vardır.
Doğum öncesi kasılmalar bazı anne adaylarında aşırı ağrılı olabilir, bazı anne adaylarında sadece bir gerginlik olarak hissedilebilir.
Doğumun başladığını belirleyen ilk olay doğum sancısı olmayabilir. Bazen sıvı boşalması olabilir. Bu tam olarak doğum başlangıcı olarak sayılmasa bile, yine de hastaneye başvurulmasını gerektiren bir durumdur.
İlk anne adaylığını yaşayan kadınlar, hastaneye gitme konusunda biraz daha acelecidirler ve bu tamamen normal bir şeydir.
Bu konuda herhangi bir kısıtlama getirmeyiz, fakat bazı bilgileri bilerek hastaneye gitmekte fayda vardır.
Öncelikle 36. hafta civarında her şeye hazır olunması gerekir. Doğum çantası, herhangi bir zamanda hastaneye gidilecek olan yollar hazırlanmalıdır.
10 dakikada 3 tane doğum sancısı geldiği ve bu sancılar 40-50 saniye arasında sürdüğü zaman, doğum başlamış demektir. Doğum sancıları başladığı zaman hastaneye gidilmelidir.
Hiçbir şikayet olmadığı halde, eğer su gelmesi olayı söz konusuysa, bu da hastaneye gidilmesini gerektiren bir durumdur. Kanama varsa, hastaneye başvurmak gerekir.
Bebek hareketlerinde azalma gibi belirtiler de ortaya çıkarsa hastaneye başvurulmalıdır.
Günümüzde sezaryen oranları çok yüksek olduğu için, sezaryen oranlarını düşürebilmek adına normal doğumun avantajları gündeme gelmiştir.
Normal doğumda ameliyat ve anestezi yoktur. Lokal anestezi doğum kesesi için az miktarda kullanılır. Ama genel anestezi altında verilen bir anestezi kadar değildir.
Hastanede kalış süresi, toparlanma süresi, egzersizlere başlama süresi daha kısadır. Emzirmeye adapte olma süresi de kısadır. Sezaryenle normal doğum arasında süt gelmesi açısından bir fark yoktur.
Emzirmeye adaptasyondan kasıt şudur; normal doğum yapan bir kadın zaten her şeyin bilincindedir ve bilinci tam olarak açıktır. Halbuki sezaryen olan bir kişi, epidural ya da lokal anestezi bile olsa ameliyathanenin verdiği şaşkınlıkla çoğu zaman bebeğinin tam olarak farkında olmayabilir. O yüzden bebekle ilk temas gecikebilir. Oysa normal doğumda bebekle ilk temas doğal olarak gerçekleşir.
Normal doğumun avantajları diye bir başlık yapmamızın tek nedeni, o da sezaryen oranlarının yüksek olmasıdır. Oysa hiç böyle bir şeyden bahsetmeye bile gerek yoktur, adı üzerinde normal doğumdur.
Normal doğum dendiği zaman, kendi kendine başlayan kasılmalar neticesinde, rahim ağzının 10 cm. açılması ve anne adayının bilinçli eforu ile bebeği dünyaya getirmesi, ardından plasentanın çıkması anlaşılır. Bu aşamalardan herhangi birisinde sorun çıkma ihtimali varsa, o zaman normal doğum gerçekleştirilemez.
36 hafta civarında yapılan pelvis muayenesinde, bariz bir şekilde bebeğin başıyla pelvis arasında bir uyumsuzluk varsa, o zaman normal doğum gerçekleştirilebilir ama çok sağlıklı olmaz.
Normal doğum başladıktan sonra rahim kasılmaları durursa veya herhangi bir şekilde rahim ağzının açılmasıyla sonlanmazsa, ilk önce bazı önlemlerle bunu normale almaya çalışırız. Bu süreçte başarılı olamazsak, o zaman yine normal doğum gerçekleştirilemez.
Normal doğum yaparken, bebekte oksijensiz kalma olasılığı söz konusuysa o zaman normal doğum gerçekleştirilemez ve doğum sezaryene döner.
Beklemediğimiz bir kanama gerçekleşirse ve bu kanamanın boyutları anne hayatını tehlikeye sokacak şekilde olursa, o zaman normal doğum gerçekleşemez.
Ikınma evresinde, anne adayı tüm eforlara rağmen ıkınamıyorsa ve bebeği dışarıya ittiremiyorsa o zaman bazı önlemler alınabilir. Buna rağmen anne adayı tükenmişse ve doğum uygunsa, o zaman bebeğin hayatını kurtarıcı bir yöntem olan vakum yöntemiyle bebeği dünyaya getiririz. Eğer vakum takılamayacak durumdaysa, sezaryenle dünyaya getirmek mümkündür.
Bebeğin kalp atışlarında azalma meydana gelirse, bu da bebekte oksijensiz kalma tehlikesi demektir. O tür durumlarda vakum veya usulüne uygun bir şekilde sezaryen ile doğum gerçekleştirilebilir.
Bebek doğduktan sonra plasenta kendi kendine çıkmazsa, çok çeşitli yöntemlerle plasentanın çıkması sağlanabilir. Çünkü plasenta çıkmadan, rahimin kasılması ve toparlanması başlamayacağı ve kanama da durdurulamayacağı için, plasenta çıkartılır.
Her anne adayı normal doğum yapabilir, ama bir kaç grup var ki bunlar kesinlikle normal doğum yapamaz. Bebeğin yan durması, plasentanın bebeğin normal doğum kanalını kapaması, çatının bebeğin başını aşağı doğru döndürecek şekilde dar olması durumlarında, normal doğum mümkün değildir.
Normal doğum, çoğu zaman anne adayının sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürmesiyle ve bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesiyle sonuçlanır.
Ama bazı durumlar vardır ki, doğum normal doğumla başladıktan sonra annenin ve bebeğin hayatını tehlikeye sokabilir. Bunlar günümüzde çok enderdir.
Günümüzde normal doğum esnasında anne adayının hayatını tehlikeye sokan durumlarla belki karşılaşılabilir ama bunun anne adayının ölümüyle sonuçlanması çok ender hale gelmiştir. Yine de bunu sıfırlama imkanımız hiç olmamıştır. Hayatı tehlikeye sokan durumlar, aşırı kanama ve bu kanama sonucunda kan naklinin yeterince yapılamaması veya müdahale edilmemesi, gelişen enfeksiyonlar veya damar pıhtılaşması eğilimiyle kalp ve beyinde damar tıkanıklığına bağlı olarak ortaya çıkan durumlardır.
Normal doğum ortalama bir sürede gerçeklemiş, anne adayının çok yorulmasına neden olmamış ve anne adayının doğumhane personelinden yeterli psikolojik desteği almış ise, bebek doğduktan sonra anne adayına verilince çoğu zaman bir mutluluk hisseder. Çektiği sancıları unutur.
Bazı durumlarda çok çeşitli sorunlar gerçekleşmiş olabilir. Yeterince ağrı kesici yöntemler uygulanmamış olabilir. Bu tür durumlarda ilk reaksiyon mutluluk şeklinde değil, 'kurtuldum' şeklinde olabilir.
Bebek doğduktan sonra plasentanın evresi esnasında, doktor ve ebenin yaptığı manipülasyonlara bağlı olarak vajinada rahatsızlık hissedilebilir.
İlk yaşananlar bunlardır. Ardından anne doğum servisine çıkarılır ve bebekle karşılaşmasını beklemeye başlar. Bebekle ilk karşılaşmasında ondan hemen emzirmesi beklenir. Bebek odası ekibinin ona gösterdiği emzirme tekniğini eğer iyi bir şekilde uygulayabilirse, bebekle ilk temas gerçekleşir.
İlk temasın gerçekleşmesi emzirmenin başarı olacağı anlamına gelmez. Bazen bebek yorgun olduğu için veya henüz tam olarak öğrenmediği için memeyi almayabilir, alsa bile süt gelmeyebilir. Bunlar ilk 24 saatin en çok yaşanan şeyleridir.
Normal doğum yapıldığı için aktiviteler çok iyidir. Gaz sorunuyla uğraşma, herhangi bir ağrı kesiciyle uğraşma durumu söz konusu değildir. Anne adayının bedeninden çok bebeğiyle uğraşmaya vakti olacaktır.
Vajinal kanama zaman zaman devam edecektir. Anne adayının kanamaları artarsa doktora haber vermesi beklenir. Genelde 12 saat, bazen de 24 saat sonra taburcu aşamasına gelindiği zaman anneden beklenen şey, idrarını ve büyük abdestini yapmış olmasıdır.
Çünkü idrar torbası normal doğuma bağlı olarak zorlanabilir. Bu da idrar yapma ihtiyacının hissedilmemesine neden olmaktadır.
Annenin taburcu olma kritlerleri; bebeğin sağlıklı olması, annenin büyük abdestini ve idrarını yapmış olması, kanamasının makul seviyelerde olması ve de dikiş yerlerinde herhangi bir sorunlar olmaması durumlarıdır.
Normal doğum sonrasında aşırı kanama, dikiş yerlerinde kan toplanması gibi durumlar olursa hastanede 24 saatte halledilmektedir.
Anne adayının evde özellikle kanamasına dikkat etmesi lazımdır. Eğer kanama aşırı miktarlarda olursa, doktora haber verilmesi lazımdır.
İdrara ve tuvalete çıkma zorluğu olursa, bunlar mutlaka doktora haber verilmelidir. Ender görülse bile damarsal tıkanıklığa bağlı baldırlarda şişme, kızarıklık, bacaklarda ve göğüste ağrı, baş ağrısı gibi belirtiler olursa bunlar da doktorla konuşulmalıdır.
En çok yaşanan emzirme sorunudur. Anne adayının emzirme sonrasında meme dokusunda çıkan çok çeşitli sorunları olabilir. Bunlar arasında en sık rastlananı, meme dokusunda sütün birikmesidir. Süt birikmesi öyle ileri boyutlara varabilir ki, vücutta ateşe neden olabilir. Anne adayının dikkat etmesi gereken konu, sütün orada birikmesini engellemektir.
Bebek sütü çekemiyorsa, pompayla çekilmesi lazımdır. Eğer evdeki pompa yetersiz geliyorsa, hastanedeki daha kuvvetle pompayla çekilmelidir. Aksi takdirde bu sorun bir süre sonra enfeksiyona yol açar. Eğer bu da ihmal edilirse ve yeterli önlem alınmazsa, memede apse oluşabilir. Onun tedavisi ise ameliyattır.