SPOR

'O ahlaksız hariç hepsine tebrikler'

Avrupa'da yarı finale çıkmaya çok yaklaşan fakat penaltılar sonunda turu kaybeden temsilcimiz Beşiktaş'ı usta yorumcular kaleme aldı. Spor yazarları, Vodafone Arena'da oynanan Beşiktaş-Lyon maçını değerlendirdi. Beşiktaş'ın performansına övgüler yağdırılırken, penaltılarda turun kaybedilmesi şanssızlık olarak nitelendirildi. İşte spor yazarlarının kalemlerinden satırbaşları...

'O ahlaksız hariç hepsine tebrikler'

FABRI KURTARDI (ERMAN TOROĞLU)

Beşiktaş'ın bu turda oynadığı iki maça bakın o kadar çok yorum yapabilirsiniz ki. Hepsi doğru olur. Bardağa dolu taraftan baksanız farklı, boş taraftan baksanız farklı. Oradaki maçta Fabri yaktı, buradaki maçta Fabri kurtardı. Oradaki maçta hakem iyiydi, buradaki maçta da hakem iyiydi. Oradaki maçta rakip takımın başkanı son derece ahlaksızca bir organizasyona girişti başarılı oldu. UEFA da bu ahlaksızlığa çanak tuttu.

RAHAT GEÇEBİLECEKTİ

Buradaki maçta Beşiktaş'ı kilitlemeye kalktı. Ama şunu düşünemediler. O ahlaksız başkan onları yaptırmasa, UEFA da bunları yapmasa dün akşam belki de böyle bir Beşiktaş görmeyeceklerdi. Belki de çok rahat turu geçebileceklerdi. Ama Türk insanını, Türk toplumunu tahrik edersen karşında böyle bir seyirci grubu ve onun baskısıyla böyle bir futbolcu grubu bulursun.

AHLAKSIZ BAŞKAN

Peki tur hangi takıma yakındı? Hiç kimse ne Fransız takımına, ne de Beşiktaş'a yakındı diyemez. Dün akşam tamamen bir Rus ruleti oynandı. Maç bitmedi tur ikisine de gelirdi. Uzatmalarda da tur ikisine gelirdi. Penaltılarda da tur ikisine gelirdi. Peki iki maçta da bakalım, kimi idam edelim? Bir tek ahlaksız var. Rakip takımın başkanı. Fransız takımının ahlaksız başkanı hariç herkesi tebrik ediyorum. Ama o ahlak noksanı adam hariç!

ŞAPKA ÇIKARMAK..

Şu anda Türkiye'yi Beşiktaş'tan başka bir takımın bu tarz mücadele ve futbolla Avrupa'da temsil edeceğini zannetmiyorum. Galatasaray'ı ve Fenerbahçe'yi gördükten sonra bu Beşiktaş'a şapka çıkarmamak imkansız. Ne demişler? Galiptir bu yolda mağlup. Bir tek şey diyebilirim; Teşekkürler Beşiktaş. Türkiye'ye bu heyecanı yaşattığın için...

YAZIK OLDU (GÜNTEKİN ONAY)

TARİHİ maça Vodafone Arena’da tanıklık etme şansı buldum. Deyim yerindeyse çok yazık oldu. Penaltılarla kaybetmek çok üzücü. Ancak yine de bu heyecanı sadece Beşiktaşlılar’a değil bütün ülkeye yaşatan ve emeği geçen herkese teşekkür etmek lazım.

DAHA GÜÇLÜLER

LYON kabul etmek gerekir ki Beşiktaş’tan daha güçlü bir ekip. Özellikle de Marcelo’nun yokluğunda Mitroviç’in hem pozisyon hatalarıyla hem de ağır kalması yüzünden Lyon’a maç boyunca çok pozisyon verdik. Mitroviç’in açıklarını zaman zaman Gökhan Gönül zaman zaman da yüreğiyle oynayan Tosiç kapatmaya çalıştı. Beşiktaş’ta Talisca çok iyi bir mücadele ortaya koydu. Attığı 2 golün dışında sahanın her yerinde vardı ve Lyon’u en çok rahatsız eden isim oldu. Babel de son derece disiplinli ve güçlüydü.

TEK KALEYE DÖNDÜ

CENK Tosun olağanüstü bir eforla oynadı. Ancak özellikle Oğuzhan-Necip değişikliğinden sonra pas yüzdemiz çok düştü, Quaresma da çıkınca topu hiç ileriye taşıyamadık ve maç tek kaleye döndü.

İNLER’E NEDEN KATI?

ŞENOL Güneş hoca Gökhan İnler konusunda neden bu kadar katı hiç bilmiyorum. Ancak hem tecrübeli, hem bu tansiyonu kaldırabilecek kalitede ve de deneyimde bir futbolcu. En azından penaltı kullanabilecek bir oyuncu.

TÜM OLUMSUZLUKLAR...

LYON başta Lacazette olmak üzere özellikle de Tolisso ve Valbuena ile çok etkili oynadı. Buna rağmen Beşiktaş bu takımı İstanbul’da 2-1 mağlup etti. Bu maçın teknik analizine girmek çok da doğru değil. Marcelo’nun yokluğu, Adriano’nun sakatlanması ve Aboubakar’ın cezası gibi tüm olumsuzluklara rağmen işi bu noktaya kadar getiren herkesin emeğine ve yüreğine sağlık.

ŞANS KAPIYI ÇALDI (ŞANSAL BÜYÜKA)

Beşiktaş’ın Avrupa kupalarındaki en iyi maçlarından biri değildi hiç kuşkusuz... Ancak Lyon’a orta sahayı bu kadar teslim etmişken, son yarım saatte müthiş bir baskı yemişken yine de “şans kapıyı iki defa çaldı...“ Bitime sadece 4 dakika kala, Babel kaleye sadece üç- beş metre mesafede ve önünde seken topu üstelik rakip kaleci Lopes yerdeyken ağlara gönderebilse, tarih yazılmış, Beşiktaş büyük ihtimalle yarı finale çıkmış olacaktı... Hadi Babel‘i geçtim...

MUCİZE ADAM

Beşiktaş‘a bu maçta iki altın gol kazandıran “mucize adam“ Talisca uzatmanın ilk bölümünde attığı gollerden çok daha rahat bir pozisyonda topu filelerle buluşturabilse, yarı final gene Beşiktaş‘ın avuçlarında olacaktı... Yapamadık, atamadık, turu kopartıp alamadık... Açıkcası uzatma bölümü başlayınca penaltı umuduna sarıldığımı söylemeliyim...

HESABI STOPERLER BOZDU

İlk maça olumsuz anlamda damga vuran kaleci Fabri‘nin bu maçta yaptığı mucize kurtarışlara, penaltı atışlarında yenilerini ekleyeceğini ve elleriyle Beşiktaş‘ı yarı finale taşıyacağını düşündüm, inandım, her futbolsever gibi buna kendimi hazırladım... Ama olmadı... Hesabı iki stoper Tosiç ile Mitroviç bozdu... Bu kadar yavaş, bu kadar göstere göstere penaltı atmaları, günün bir başka başarılı kalecisi Lopes için inanılmaz bir fırsat oldu... Biz turu Fabri‘nin ellerinden beklerken, tur Tosiç ve Mitroviç‘in ayaklarından çıkıp Lopes‘in ellerinde eriyen kurtarışlarla Lyon‘un oldu...

EN AZ GÖRÜNEN ADAM

Niye bu baskıyı yedik... Takımın defansif anlamdaki “herşeyi“ Atiba, en fazla görünmesi gereken maçta belki de enaz görünen adamdı... Oğuzhan etkili olamadı, Talisca daha çok hücumda kalınca, orta sahada geniş boşluklar oluştu , Lyonlu oyuncular en ufak bir dirençle karşılaşmadan Beşiktaş ceza alanının içine kadar gelebildiler...

ALDIRMA KARTAL

Biliyorum, bugün herkes “yazık oldu“ diyecek... Finale bir adım kalmışken, Beşiktaş büyük bir şansı yakalamışken, sezon başından bu yana finali çok fazla hak etmişken “yazık oldu“yu bile az bulurum... Beşiktaş kalitesiyle, seyircisiyle, yönetimiyle bu finali gerçekten hak etmişti... Ama futbolda her zaman hak edenler kazanamıyor... Bir maç, bir yanlış, bir penaltı, bir sezonunuzu götürebiliyor... Beşiktaş‘ın başına gelen budur... “Aldırma Kartal“ diyeceğim ama gel de aldırma...

JİLET GİBİ (ALİ ECE)

LACAZETTE tam anlamıyla bir komple forvet. Klas bir açık oyuncusu kadar iyi dripling yapabiliyor, adam eksiltebiliyor; ofansif merkez orta saha gibi oyun kuruluşunda pasörlüğe soyunabiliyor. En fenası uzaktan veya yakından, ayak içiyle plase ya da gelişine sert vurabiliyor. Böyle bir oyuncuyu etkisizleştirmek için birebir pozisyon almak yetmez. Kompakt bir anlayışla Lacazette’in oynadığı alanı kolektif kademeyle savunmak gerekir. Misal çift bıçaklı jilet gibi yapmak gerek: 1. bıçak kılı koparacak 2.si kalanı kökünden kazıyacak!

İFTİRA ATAR GİBİ

Beşiktaş’ın ilk yarıdaki en önemli eksiği bu oldu. Bu yüzden Lacazette rahat dripling ve verkaç yapabilecek boş alanlar buldu, topu sürdü şut pozisyonlarına girdi, defalarca tehlike yarattı. Bunlardan biri direkten döndü, diğeri maalesef gol oldu. İlk yarıda bir başka eksik, oyun kurulumu aşamasındaydı. Marcelo savunma kademesi organizatörlüğü dışında ilk topları pozitif çıkarma konusunda da mumla arandı. Tosiç bazı pasları düşmanına iftira atar gibi attı!

RESETLE TALISCA’YA AT!

2. yarıda Beşiktaş bu asıl takım kimliğini yansıtmaya başladı. Talisca oyun kurucu özelliğiyle de sahada pırıl pırıl parladı. 2. golünde bir başka çok değerli özelliğiyle fark yarattı: Cenk’in kafa vuruşları bu sezon çok gelişti lakin Talisca’nın kafa vuruşları Les Ferdinand eksi 1 kalitede! Kalan sürede de Beşiktaş’ın en büyük hücum kozu Talisca oldu. İlk uzatmada kaçırdığı pozisyonda 2 golündeki yeteneğinin kırıntısını gösterse, tur gelmişti.

ADETA EZİLDİ (ATİLLA GÖKÇE)

İster UEFA’nın ceza kararı deyin, ister büyük umutlar ve beklentilerin yarattığı ağır baskıya yorumlayın. Beşiktaş dün adeta ezildi. Lyon karşısında bırakın ilk maçta ortaya koyduğu oyunu, onun da gerisinde pasif, edilgen bir rolle sergiledi dramını. Lyon ise kendi evinde 70 dakika mağlup oynadığı maçtan dersler çıkarmıştı. Teknik Direktör Genesio küçük dokunuşlarla değişik bir onbir belirlemiş, bu arada Lacazette, Corne, Tolisso, Valbuena, Toussart ve Gonalon’la 6’lı bir blok oluşturmuştu.

EN DİRİ ADAM

Baskı altındaki Beşiktaş’ta ayakta kalan en diri adam Gökhan Gönül’dü. Savunma-hücum rolünü “mekik” futboluyla üstlendi. Quaresma ile yardımlaştı, çaldığı toplarla oyunu atağa dönüştürdü. Mitroviç - Tosiç UEFA seviyesindeki bir maç için çok “netameli” bir ikili oluşturdular. Atiba bildiğimiz Atiba’ydı da Oğuzhan kendinden beklenen -fazladan- katkıyı verirken zorlandı. Cenk Tosun çok talihsizdi. Harcadığı onca enerjiye üç harika şutuna rağmen golü bulamadı. Quaresma ve Babel de ilk yarıda verimli olamadılar.

FABRI'YE YAZIK OLDU

Seri penaltılardan yedincisini Tosiç kaçırdı. Neyse ki Jalet de kaçırdı. Ama Mitroviç’in kaçırdığına karşılık Lyon son penltıyı atıp 7-6 ile yarı finale uçurdu takımını. İlk maçta Fabri’nin hatasıyla Beşiktaş’a yazık olmuştu... Dün gece hem Fabri’ye hem Beşiktaş’a yazık oldu. Kalbimiz kırıldı. Yine de üzülmeyin... Taraftarlar pırıl pırıl, onurumuz sağlam!

HÜCUMCULARIN MAÇI (METİN TEKİN)

Harika bir maçtı... Sadece 90 dakikası değil, 120 dakikası, hatta penaltıları... Pozisyon ve heyecan dolu bir mücadele yaşandı dün Vodafone Arena'da. Savunmaların, orta sahaların değil sadece hücumcuların maçıydı... Ben bu maç için tekniği, taktiği değil sadece yaşadığım büyük heyecanımı anlatabilirim.

KUPAYI HAK ETTİ

Belki Beşiktaş yarı finali göremeden elendi ama takım kalitesi ve oyun gücü olarak baktığımızda kupayı alacak takım kadar hak ettiğini söyleyebiliriz. Bu maçın buraya gelişindeki oyuncu performanslarından bahsedersek iki tane öne çıkan isim vardı. Biri Talisca diğeri de Fabri'ydi.

TAFFAREL'İ ANDIRDI (MURAT ÖZBOSTAN)

Eminim ki evindeki insanlar da tarihe geçen bir maça tanıklık ettiler. Sonuca üzülsek de Beşiktaş'a bu sevinci bu heyecanı bize yaşattığı için teşekkür etmeliyiz. Topun bir Beşiktaş kalesinde, bir de Lyon kalesine gittiği o kadar çok an vardı ki.. Golü kim atacak diye nefesler tutuldu. İlk maçta büyük bir hata yaparak Beşiktaş'ın yenilmesine neden olan kaleci Fabri, olağanüstü kurtarışlar yaptı.. 2000'de Arsenal'i dize getiren, Henry'nin o unutulmaz kafa vuruşunu çıkaran Taffarel'i andırdı bazı anlarda.

EZİLDİKLERİNİ HİSSETTİK

Hele ikinci uzatmada Ghezzal'in vurduğu topu çıkarışı… Bir de bu kurtarışlardan bir tanesini penaltılar sırasında yapabilse bu iş bitmişti.. Çok yaklaşmıştık.. Canımız yandı açıkçası.. Penaltı atışları sırasında ilk tur sonrası Tosiç ve Mitroviç'in yerine kimler penaltı atabilirdi diye sorası geliyor insanın.. Elbette maçtan sonra konuşmak kolay ama baskı altında ezildiklerini o kadar hissettik ki… Herhalde kimse atmak isteyince bu iki isim bu şansı kullandı.

SENEYE KUPA

Şenol hoca da maçtan bir gün önce aynen şu sözleri söylüyordu, "Sonuç ne olursa olsun oyuncularımla gurur duyacağım." Gurur duy hocam, biz gerçekten duyuyoruz çünkü. Bu sene olmaz, öbür sene olur. Galatasaray 1999'da Athletic Bilbao'dan bir beraberlik koparamadığı için hem grup liderliğini, hem de Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini kaçırmıştı. Çok üzülmüştük. Aynı takım bize bir yıl sonra UEFA Kupası'nı getirdi. Şimdi üzülüyoruz, belki de seneye kupa gelecek. Belli mi olur?

ADALETLİ DEĞİLLER (BİLAL MEŞE)

UEFA’nın da adaleti olmadığını bir kez daha gördük! Olaylar Lyon’da yaşanıyor, faturanın büyük bir bölümü ev sahibine kesileceğine, Beşiktaş ortak ediliyor! Bu ne biçim adalettir arkadaş? Adamların lobisi var, harıl-harıl çalışıyorlar, istedikleri kararı çıkarıyorlar! Böylesi kritik maç öncesinde bu skandal kararın temelinde Beşiktaş’ı moral-motivasyon açısından çökertmekten başka ne olabilir ki!

BEŞİKTAŞ'A YAZIK OLDU

Evet, yazık oldu Beşiktaş’a... Onca emek, onca kaçan fırsatlar, insanın içi acıyor... Lyon turu geçti, bize üzüntüsü kaldı. Olsun, canları sağolsun, en azından ülkemize böylesi bir heyecanı yaşattılar, Avrupa’daki gururumuz oldular. Oturup karalar bağlayacak halimiz yok, neticede bir oyun bu... Onlarla ne kadar gurur duysak azdır.

YAPMASI GEREKEN... (OKTAY DERELİOĞLU)

UEFA Avrupa Ligi'nde ilk kez yarı finale yükselme şansını yakalayan Beşiktaş'ın yapması gereken şey belliydi. Lyon'u gol yemeden yenmek veya en az 2 farklı yenmek. Beşiktaş'ın dün geceki futboluna baktığımızda bunu başarabilirdi. Yeterli fırsatı eline geçirmişti. Ama ilk maçta yenildiği skor olan 2-1 ile Lyon'u yendiği için maç uzatmaya gitti. Fakat Lyon'un hem 90 dakikalık bölümde hem de uzatmada Beşiktaş'tan daha net pozisyonlarının olduğunu itiraf etmek zorundayız..

70'TEN SONRA YORGUNLUK

Özellikle Beşiktaş'ın yorulduğu 70 dakikalık bölümden sonra Fransız ekibi çok fazla sayıda ve organize olarak kalemize geldiler. Babel ve Cenk ile kaçırdığımız gollere yanmamak da elde değil. Rakip de kaçırmış olsa da bizim aklımızda kendi kaçırdığımız kalıyor..

PENALTILAR ŞANS İŞİ

Beşiktaş'ın 2 golünü atan Talisca yine çok özel bir oyuncu olduğunu gösterdi. Gücünün bittiği yerde yüreğiyle oynadı. Quaresma da Lyon'a korku dolu anlar yaşatan bir diğer futbolcumuz oldu ama iş penaltılara kalınca biraz da şansa bakıyor... Fabri faktörüyle Beşiktaş'ı avantajlı görsem de kağıt üstünde olan görüşüm yine kağıt üstünde kaldı. Normal sürede beceriksiz davranan Lyon'lular bu kez ustalaştı. Üzgünüz ama hayat devam ediyor. Beşiktaşlılar takımlarıyla gurur duymalı..

SPORDA SON 24 SAATTE NELER OLDU?

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler