Türkiye’de suçlanan isimleri yıllardır tanıdığını belirten Arınç, “Sahip çıkmam. Kötü insanlar demem, diyemem. İnşallah aklanırlar. Bu olmayacaksa herkes yaptığı işin karşılığını görmelidir” dedi. Arınç, Srebrenica katliamının anma törenlerine katılmak için Bosna Hersek’e giderken uçakta şu açıklamalarda bulundu:
“Almanya’daki dava sonuçlandı. Onların mevzuatı gereği sanıklar bir şekilde olayı kabullendiler. Bunun Türkiye ile bağlantısı hukuki açıdan nedir bilmiyorum. Soruşturmanın ya da yargılamanın bir an önce bitmesi, Türkiye’nin tanıdığı bu isimlerin irtibatının yargı kararıyla ortaya çıkmasını istiyorum. Kim yapmışsa, ne şekilde yapmışsa cezalandırılmalı. Ben Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne eşimle birlikte katkıda bulunmuş bir insanım. Eşim arkadaşlarıyla Deniz Feneri’ne gider, ucuz kumaşlardan elbiseler diker, ihtiyaç sahiplerine dağıtırlardı. Meclis’teki ihtiyaç fazlası mutfak malzemeleri ve lojmandan çıkan bazı eşyaların dağıtılmasını istemiştim. Dağıttığımız mutfak malzemesi içinde Deniz Feneri’ne verdiğimiz de oldu. Bildiğim kadarıyla Türkiye Deniz Feneri bir şekilde tüm soruşturmalardan aklanmış oldu. Almanya ayağında bir yargı kararı var. O kişiler de bu işleri kabul etmişler, ikrarları var. Türkiye’de bu tip işler bir kadının itirafıyla ya da yeterli payı almayan ya da menfaat edilemeyen birilerinin itirafıyla çıkar. O karar ne kadar hukukidir değildir, hukuk tartışması yaparız. Bir netice var ve o neticeye rıza gösteren taraflar var. Bir pisliğin olduğu kesin. Almanya Deniz Feneri’nde bir şeylerin olduğu anlaşılıyor. Onun Türkiye’de kuryelerle vs. birilerine çıkar sağlayıp sağlamadığı incelenip araştırılacak. Bu isimleri yıllardır tanıyorum. Sahip çıkmam. RTÜK döneminde ‘artık bu işi bitir’ dedim. Mecburen başkanlıktan ayrıldı. Kötü insanlar demem, diyemem, ama soruşturma ve tutuklama var. En kısa sürede yargı görevini yapsın. İnşallah aklanırlar. Bu olmayacaksa tabii herkes yaptığı işin karşılığını görmelidir. Tutukluluğun yıllar sonra gelmesi işin kendi süreciyle ilgilidir. Normaldir. Neden şimdi diyecek halimiz yok.
Sporda olmamalı
Yargılama uzun sürecek ama Futbol Federasyonu’nun bir karar vermesi lazım. Şampiyonluk alınsa sonra beraat etseler ayrı bir sorun, şampiyonlar ligine gidip sonra mahkum olsalar ayrı bir sıkıntı. UEFA istediğine göre bir karar verilecek. Zor bir iş ama yapılmalı. Çok merak etmediğim için uzağında duruyorum. Türkiye de en çok taraftarı olan kulübün başkanı. FB ile özdeş haline gelmiş insan. Ama iddia edilen konular da sporda olmaması gereken konular. İşin içine futbolcular, menajerler kulüp başkanlarının girmesi komplike bir olay. Orda da yargı sürecinin süratli bir şekilde sonuçlanmasını isteriz. Türkiye’de kimsenin suç işleme imtiyazı yok. Bazı kişilerin tutuklanması ve bu işlere konu edilmesi dikkat çekiyor, ama gerçek hukuk devletinde olması gereken şeylerden diye düşünüyorum. Dünya bunu yaptı.”
YAŞ’ta sıkıntı olmaz
(Balyoz yargılamalarının YAŞ’a etkisi) YAŞ’ta mevcut kanunlar, gelenekler bir sıkıntıya yol açmadan terfi ve atamaları gerçekleştirir. TSK güçlü ve gelenekleri olan bir kurum. Biz burada bir eksikliğin ya da zaafa uğratacak bir gelişmenin yaşanmayacağını biliriz. Başbakan, Milli Savunma Bakanı bu konuda gerekli çalışmaları yapıyorlardır. Şûra’ya katılan 25’e yakın general, amiral var. Birlikte silahlı kuvvetlerin onuruna geçmişine yakışan kararlar alacaklardır. Krizle sonuçlanacağını düşünmüyorum. Tutuklanan açığa alınan isimler var. Yargı süreci devam ediyor. TSK mevzuatında o kişilerle neler yapılacağı öngörülmüş. Bu konunun ilgili ilgisiz kişilerce tartışılması da kuruma zarar verir. Demokrasiye inanmış komuta kademesi bu durum karşısında mutlaka gereğini yapacaklardır.
BDP, Meclis’e gelmek istiyor
BÜLENT Arınç’ın, yemin krizi konusundaki görüşleri de şöyle: And içmeme konusundaki tavırları ne siyasete ne hukuka ne anayasaya ne de parlamentonun geleneklerine uyuyor. CHP yaptığı hatanın farkına vardı. BDP belki bu tavrını en azından ekime kadar sürdürmeyi düşünebilirler. Ama ‘bizi denklem dışı bıraktınız’ sözleri bir an önce Meclise gelmeyi arzu ettiklerini gösteriyor. Ankara’dan uzak kalınca siyasetten uzak kaldılar. Siyasetten uzak kalınca şiddete daha çok bulaştılar. BDP, şiddetle, terörle varlığını duyurma ihtiyacı hissediyor. Bir partinin ‘grup toplantısını Diyarbakır’da yapacağım’ demesi anayasal suçtur. Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki dokunulmazlık, Meclis çalışmalarındaki sözlerinden ve oylarından sorumlu olmamalarıdır. Grup toplantısı Meclis çalışmasından sayılır. Grup toplantılarındaki her konuşma suç teşkil etmez ama böyle bir grup toplantısı yerine başka bir yerde milletvekilleri toplayarak yapacakları toplantı sadece bir sohbet, konferans olur. Çay içme toplantısı olur, kendilerini aldatmasınlar. Bugün her istediklerini söylüyorlar her tehdidi savuruyorlar, kişilere yönelik alçaltıcı konuşmalar yapıyor ama bunlar BDP’ye itibar kaybettirir.
Bu şehir hâlâ mahzun ve gözü yaşlı bir anne gibi
BOSNA-Hersek’te 11 Temmuz 1995 tarihinde 8 bin erkeğin katledildiği Srebrenica’da, soykırımın 16’ncı anma yıldönümü törenlerine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sosyal paylaşım ağı Twitter’a, “Katliamın üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen Srebrenitsa hâlâ mahzun ve gözü yaşlı bir anne gibi” yazdı. Anma törenlerine Türkiye adına katılan Arınç, Twitter’da şu duygularına yer verdi:
“Bugün Srebrenit-sa’dayım. On bine yakın Müslüman Boşnak’ın haince katledildiği, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı şehirdeyim. Birazdan soykırıma uğrayan masumların anısına düzenlenecek törenlere ülkemi temsilen katılacağım. Katliamın üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen Srebrenitsa hâlâ mahzun ve gözü yaşlı bir anne gibi. Sanki dünyanın her yerinden binlerce anne bugün koşup bu hüzünlü şehire gelmiş gibi. Kimileri mezar taşlarının başında dualar okuyor, kimileri bir mezar taşı bile olmayan yavruları eşleri ve kardeşleri için gözyaşı döküyor. 16 yıl önce büyük bir yara alan insanlık onurumuzu birazcık olsun onarmak için, buradaki şehitlerin aziz hatıraları için ve bir daha asla soykırımlar yaşanmaması için Srebrenitsa’dayız ve Srebrenitsa’yı asla ve asla unutmayacağız, unutturmayacağız.”