Davutoğlu, Alman gazetecinin IŞİD sorusuna "Türkiye'nin IŞİD dahil herhangi bir terör ya da şiddet örgütüyle ilgili ilişkisi olduğuna dair bir belgesi olan, onu ortaya koymalıdır." şeklinde cevap verdi.
Toplantının ardından, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier bir araya geldi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile bir araya geldi. Çırağan Sarayı'nda Türkiye-Almanya Stratejik Diyalog Mekanizması 2. Toplantısı kapsamında yapılan görüşme basına kapalı gerçekleşti. Davutoğlu ile Alman mevkidaşı Steinmeier'ın görüşmesi yaklaşık 20 dakika sürdü. Daha sonra, Bakan Davutoğlu ile Steinmeier'ın eşbaşkanlıklarında heyetler arası bir görüşme gerçekleştirildi. Toplantı ve görüşmelerin ardından, iki bakan kameraların karşısına çıktı. Davutoğlu, bir soru üzerine, "Türkiye'nin IŞİD dahil herhangi bir terör ya da şiddet örgütüyle ilgili ilişkisi olduğuna dair bir belgesi olan, onu ortaya koymalıdır. O belgeyi ortaya koyamadan Türkiye'ye dönük böyle iddialarda bulunmak hiçbir ittifaklık ilişkisine yakışmadığı gibi, herhangi bir şekilde siyasi ya da medyada yansıması bakımından bir zemine dayanmaz. Biz bunu Türkiye'ye dönük 'psikolojik medyatik operasyon" olarak algılarız" dedi.
"İLİŞKİLERİ GELİŞTİRME YOLUNDA GÜÇLÜ ADIMLAR ATTIK"
Davutoğlu, Steinmeier ile Türkiye-Almanya Stratejik Diyalog Mekanizması 2. Toplantısı'nı gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Bugün 5 ana çalışma grubuyla bu ilişkileri daha da geliştirme yönünde güçlü bir adım attık. Birincisi ikili ilişkiler, ikincisi Avrupa Birliği çerçevesinde ve Avrupa Ortak Çalışma Grubu, üçüncüsü Terörle Mücadele Çalışma Grubu, dördüncüsü Uluslararası Güvenlik Çalışma Grubu, beşincisi de Bölgesel ve Uluslararası Sorunlar Çalışma Grubu. Biz iki bakan olarak, bu çalışma gruplarının dün ve bugün yaptığı çalışmaların raporlarını ele aldık. Raporlarını dinledik. Her şeyden önce bu çalışma gruplarında bir araya gelen diplomatlarımızın geliştirdikleri dostluktan büyük kıvanç duyuyoruz. Türk-Alman dostluğunun bir nişanesi olarak, bu karşılıklı olarak geliştirilen dostluğun da gelecekteki ilişkilere büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE İÇİN AVRUPA BİRLİĞİ STRATEJİK BİR HEDEFTİR"
İkili ilişkiler bağlamında siyasi, ekonomi, kültürel altyapının daha da güçlendirileceğini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlişkiler daha sağlam temellere oturtulacak. Karşılıklı anlayış içinde, saygı içinde bu ilişkileri en kapsamlı şekle dönüştüreceğiz. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin, ekonomik dinamizm ve stratejik etki bakımından büyük bir değer taşıdığına inanıyorum. Türkiye için de Avrupa Birliği üyeliği stratejik bir hedeftir. Bu hedef hiçbir zaman şaşmamıştır. Bütün dış politika önceliklerimizin başında Avrupa Birliği gelmektedir. Avrupa Birliği'nin en önemli kurucu, öncü ülkesi olarak Almanya'dan, Türk-Avrupa Birliği ilişkilerine katkı sağlamasını bekliyoruz ve bu katkıda da Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Özellikle değerli dostumuzla bu çalışma esnasında, vize diyalogu çerçevesinde ve yeni kabul anlaşması çerçevesinde atılan adımlarla ilgili ele aldığımız hususlar gerçekten memnuniyet vericidir. Yeni fasılların açılması, Türk-Avrupa Birliği ilişkilerinin derinleşmesinde Almanya'nın öncü bir rol üstlenmesi bizim dileğimizdir."
"PETROİTLER İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Hangi nitelikte olursa olsun terörün herkesin ve uluslararası toplumun ortak düşmanı olduğunu belirten Ahmet Davutoğlu, “Terörü herhangi bir din ya da kültürle ilişkilendirmeden, ortak mücadele kararlılığı, azmi içindeyiz. Birimlerimiz bu konuda çok yoğun bir faaliyet içerisinde. Bugün de çalışma grubundan aldığımız raporda bunun daha da güçlenmiş olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz. Uluslararası güvenlik bağlamında ise NATO'daki işbirliğimiz, Türk-Alman işbirliği bir ittifak ilişkisidir. Stratejik bir ittifak ilişkisidir. Ortak güvenlik anlayışlarına ve ortak güvenlik tehdit algılarına sahibiz. Almanya'nın Suriye'den gelebilecek muhtemel riskler karşısında petriotları göndererek Türk savunmasına yaptığı katkı, iki ülke arasındaki tarihi dostluğun da bir yansıması oldu. Türk halkı ve hükümeti adına bu katkı için teşekkür ediyorum. NATO içinde her zaman omuz omuza, işbirliği içerisinde bulunuyoruz. Uluslararası güvenlik ve enerji arzı güvenliği konusunda da Türkiye ve Almanya ortak perspektiflere sahiptir. Nihayet bölgesel ve uluslararası sorunlar konusunda ekiplerimiz çalışıyor" diye konuştu.
"BARIŞ İÇİN ALMANYA İLE OMUZ OMUZA ÇALIŞMAYA HAZIRIZ"
Davutoğlu, çok dinamik bir uluslararası konjonktürde yaşanıldığına işaret ederek, “Şubat ayında Suriye'ye yoğunlaştık, Montrö'de birlikte Suriye sorununu nasıl çözeceklerine ilişkin çalışma yürüttük. Ancak mart ayında tüm dikkatler Ukrayna'ya çevrildi. Şu an dikkatler Irak'a çevrildi. Bütün bu ülkeler Türkiye'nin komşusu olan ülkeler ve Avrupa Birliği'nin komşuluk politikaları içinde de Almanya'nın yakın ilişkide olduğu ülkeler. O bakımdan, bu dinamik konjonktürde ve krizler arasında Türkiye ile Almanya'nın birlikte, Balkanlara, Doğu Avrupa'ya, Karadeniz'e, Ortadoğu'ya, Hazar Havzası'na dönük istişarelerle ortak bir perspektif geliştirmesi, hem Türkiye'nin ve Almanya'nın çıkarları açısından önemlidir, hem de Avrasya ve Ortadoğu'daki kalıcı barış ve istikrar bakımından hayatidir. Biz bütün bu konularda Almanya ile şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da uluslararası barış ve istikrar için omuz omuza çalışmaya hazırız" görüşünü ortaya koydu.
"NATO'DAN YARDIM TALEBİMİZ OLMADI"
Basın toplantısı sırasında iki bakan gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Davutoğlu, Türkiye'nin NATO'dan yardım talebinin ilerleyen günlerde söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine, bugüne kadar böyle bir talebin söz konusu olmadığını söyledi. Bakan Davutoğlu, "Genel bir uygulamadır, bir güvenlik tehdidi durumunda her ülke kendi etrafındaki güvenlik sorunları ile ilgili NATO'yu bilgilendirir. Ancak şu aşamada Irak ile ilgili olarak NATO'dan herhangi bir talebimiz söz konusu olmamıştır. Şu anda Irak'ta iç savaş sürüyor. Onların ve hepimizin sorumluluğu, bu iç savaşı durdurmak, terör tehdidini bertaraf etmek ve Bağdat'ta herkesi kuşatan Sünni, Şii, Arap, Kürt, Türkmen, bütün unsurları barındıran kuşatıcı bir hükümet ile siyasi sonuca ulaşmak. Suriye'nin aksine Irak'ta böyle bir zemin vardır. Irak'ta Sünni Arapların sistem dışına itilmesinin önüne geçilmesi ve haklı taleplerinin karşılanması..." dedi.
"TÜRKİYE TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNE KARŞI ÇIKMIŞTIR"
Davutoğlu, bir Alman gazetecinin, "Türkiye'nin de IŞİD'in ilerlemesinde suçu olduğu ve İslamcı militanların sınırı aşarak Irak'a gelmelerine izin verdiği... Bu suçlamalara ne diyorsunuz?" şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
"Türkiye'nin IŞİD dahil herhangi bir terör ya da şiddet örgütüyle ilgili ilişkisi olduğuna dair bir belgesi olan, onu ortaya koymalıdır. O belgeyi ortaya koyamadan Türkiye'ye dönük böyle iddialarda bulunmak hiçbir ittifaklık ilişkisine yakışmadığı gibi, herhangi bir şekilde siyasi ya da medyada yansıması bakımından bir zemine dayanmaz. Biz bunu Türkiye'ye dönük 'psikolojik medyatik operasyon' olarak algılarız. Türkiye her yerde, kökeni ne olursa olsun terörün her türlüsüne karşı çıkmıştır. Ama şuna da karşı çıkarız: Herhangi birisi terör ile İslam'ı yan yana kullanırsa, bunu kullananlar ister doğuda olsun ister batıda, El Kaide benzeri terör örgütlerine yardımda bulunmuş olurlar. İslam terör ile adlandırılamaz, terör İslam ile adlandırılamaz. Mesela Neo-nazi hareketine biz herhangi bir yerde Alman, Hıristiyan ya da Katolik terörü diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Bu Almanya açısından da Hıristiyanlar açısından da kabul edilemez. Peki kim sorumludur bu terör yapılanmasının ortaya çıkmasından? Birinci sorumlu kendi halkına karşı her türlü saldırı aracını kullanarak kendi halkını katleden Esed rejimidir. İkinci sorumlu da saldırılar karşısında Suriye halkını korumak yerine hiçbir tedbir almayan ve 300 bin Suriyeliyi kimyasal silahlar karşısında sahipsiz bırakan BM Güvenlik Konseyi'dir."
Davutoğlu, Türkiye'nin hiçbir yerde teröre destek vermediğini belirterek, "Bu tür yayınların bazı yayın organlarında son dönemde sık sık neşredilir olması, herhangi bir zemine dayanmadığı gibi, maalesef hedef saptırmadır. Bunu şiddetle reddediyoruz" ifadesini kullandı.
Bölgesinde yaşanan olumsuzluklardan en fazla Türkiye'nin etkilendiğini anlatan Ahmet Davutoğlu, "Irak'ta yeni siyasi yapılanma konusunda Iraklı liderler karar verecekler. Ama maalesef son dönemde Maliki ve diğer yöneticilerin politikaları mezhep ayrımcılığını çözücü politikalar olmadığı için, ciddi risklerle karşı karşıya kaldık. O bakımdan yeni dönemde yeni parlamento açılırken ve hükümet yapılanması konuşulurken, mutlaka bütün tarafların etkin şekilde içinde olduğu bir çözüme yönelinmelidir. Böyle bir çözüm terör ve şiddet yanlılarının, aşırıların da hareket alanını daraltacaktır" ifadesini kullandı.
"MUSUL'DA KAÇIRILAN TÜRK VATANDAŞLARI İÇİN KAYGILIYIZ"
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de, Musul'da kaçırılan Türk vatandaşları ile ilgili kaygılı olduklarını ve yaşanan endişeleri paylaştıklarını belirtti. Steinmeier, Irak'ta yaşanan krizin önemli olduğunu vurgulayarak, "Barış için bunu aşmalıyız. Kimse Suriye'de süren savaşın Irak'a taşınmasını isteyemez" dedi.