Zihinde istenmeden sürekli kaygı ve endişe haline sebep olan ve bu endişeler sonucu tekrarlayan hareketler görülen obsesif-kompulsif bozukluk, kısaca OKB olarak adlandırılır. Kişi düşünmek istemese de gün boyu zihninde dolaşıp duran düşünceler, endişeler bu rahatsızlığın bir belirtisidir. Obsesif kompulsif bozukluk birçok nedenden kaynaklanabilir ve tedavisi mümkündür. Peki obsesif-kompulsif bozukluk nedir ve nasıl tedavi edilir? İşte tüm detaylar...
Obsesif kompulsif bozukluk, mantığa uymadığı bilindiği halde sürekli zihni meşgul eden, kontrol altına alınamayan düşünceler ve düşünce takıntılarının sebep olduğu rahatsızlıktır. Saplantı bozukluğu olarak da bilinen bu hastalık sürekli korku haline neden olur ve kişi hem kendisini hem de çevresindekileri rahatsız eder. Bu rahatsızlığı olan kişiler eğer kafalarını kurcalayan düşünceler doğrultusunda mantıksız bulunan tekrarlayıcı davranışlar sergilemezse saplantı bozukluğu dahada artar. Kişiler kimi zaman ütünün açık olup olmadığını defalarca kontrol eder, evden çıktığı zamanlarda sürekli ocağın açık kalmış olabileceğini ve evin yanabileceği ihtimalini düşünürler. Bu tür düşünceler takıntı haline gelmeye başlar. Kişi bu takıntıları kafasından atmak amacıyla bazı hareketleri defalarca yapmaktan kendini alamaz. Bu düşünceleri yok etmek için sürekli bir rutin haline getirir.
Kişinin istemeden aklına gelen düşünceler, kaygılar obsesyonlardan oluşur. Bu obsesyonlar ise yoğun sıkıntıları azaltmak için yineleyici davranışlara kompulsiyonlara neden olur. Obsesif kompulsiyon hastalığı olan kişiler bu düşüncelerin(obsesyon) mantıksız olduğunu bilir ama yineleyici davranışları (kompulsiyon) yapmaktan kendini alamaz. Saplantı bozukluğu bulunan kişiler çok farklı belirtiler gösterebilir.
Bu belirtilerin günlük hayatta akıldan geçmesi obsesif kompulsif bozukluğu hastalığının bulunduğu anlamına gelmez. Bunun hastalık olarak nitelendirilmesi için günlük işlevleri etkileyecek, kısıtlayacak, bozacak kadar şiddetli ve yoğun olması gerekir.
Obsesif kompulsif bozukluğun neden olduğu faktörler hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla beraber bu duruma sebep olabilecek bazı varsayımlar bulunmaktadır. Kişilik özellikleri, genetik nedenler, yaşanan travmalar gibi sebepler obsesif kompulsif bozukluğa neden olabilmektedir. Genellikle bu rahatsızlığı olan insanlar incelendiğinde ebeveynlerinde ya da birinci dereceden akrabalarında bu rahatsızlığın sık bulunması hakkındaki varsayımı destekler. Kişinin kişisel özellikleri de obsesif kompulsif bozukluğa neden olabilir. Titiz, mükemmeliyetçi, düzenli kişisel özelliklere sahip kişilerde obsesif kompulsif bozukluk daha fazla görülür. Çocukluk travmaları da bu hastalığa neden olabilir. Cinsel istismar, aile içi şiddet gibi durumlara maruz kalan çocuklarda daha sık görülür. Ayrıca beyin için çok önemli olan serotonin hormonunun işlevinde bir bozukluk olması obsesif kompulsif bozukluğa neden olabilir.
Kişinin psikolojisini, sosyal yaşantısını olumsuz etkileyen obsesif kompulsif bozukluk son zamanlarda görülme sıklığı artan bir rahatsızlıktır. Her 100 kişiden 2 - 3 kişide görülebilecek bir hastalıktır. Olağan bir şey olduğu ve tedavi edilebileceği unutulmamalıdır. Kişinin kendisi hakkında böyle bir tanı koyması güçtür. Bu yüzden belirli belirtiler hissedildiğinde psikiyatri uzmanına başvurarak obsesif kompulsif bozukluk testi uygulanmalı,bu konuda profesyonel yardım talep edilmelidir. Bu durumu yaşayan insanların aklındaki en önemli endişe “Obsesif kompulsif bozukluk nasıl geçer?” sorusudur. Tedavi edilmesi kişi için büyük önem taşır.
İlaç tedavisi ve bilişsel davranış terapisi gibi tedavi yöntemleri bulunur. İlaç tedavisinde uzman kişinin önerdiği obsesif kompulsif bozukluk ilaçları düzenli olarak kullanılır. Etkin dozlarda sürekli ilaç kullanan kişi ilacın olumlu etkilerini 3 - 4 ay içerisinde görmeye başlar. Tedavi sürecinde ilaçların belirli yan etkiler bulunabilir; fakat kolaylıkla kullanılan ilaçlardır ve başarılı sonuçlara ulaşılır. Bunun yanında yetişkinlere ilaç tedavisiyle beraber psikoterapi de alması önerilir. Davranışçı tedavide amaç kişinin kaygı duyduğu şeylerle yüzleştirmek ve tekrarladığı davranışı engellemeye çalışmaktır. Kişinin kaygısı yok edilerek, alışma durumu sağlanır. Hasta psikoterapisti ile haftada bir 20 dakikalık görüşmelere katılır. Bu tedavi yöntemleri ile kişinin kaliteli yaşamına, sağlığına kavuşması sağlanır ve sosyal çevresi ile olan ilişkisi büyük ölçüde düzelir.