Terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasıyla kendisini tehdit ettiğini öne sürdü ve “Direneceğim, kimliğimden, onurumdan taviz vermeyeceğim, son nefesime kadar onurumla direneceğim. Ben burada açıkça şunu söylüyorum. Benim gördüğüm kadarıyla devlet barış yapmaktan korkuyor, PKK de devrim yapmaktan korkuyor” dedi.
ANF’nin haberine göre, avukatlarıyla görüşen Öcalan AKP hükümetinin Kürt sorunu karşısındaki tutumuna değindi. Öcalan, “Buradaki pozisyonumun barış ve demokratik çözüm olduğunu, bu konuda ciddi adımlar atılması halinde bu rolümü oynayacağımı ama Hükümetin böyle bir yaklaşımı olmadığını söyleyebilirim” dedi. Kamu Güvenliği Müsteşarlığının kurulduğunu anımsatan Öcalan, “Muammer Güler bu hafta bu konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanıyla birlikte İngiltere’ye gitmiş. Bunlar yine icazet almaya gitmişler. Yeni konsept uygulamaya konacak. Aynen ‘90’lı yıllarda Doğan Güreş’in İngiltere’ye gidip 'yeşil ışık' alması gibi. Ne yazık ki yüz yıldır Kürdistan’ın kaderini İngilizler belirliyor. Sadece İngiltere demek de doğru değil, Anglo-Sakson siyasetidir bu. Buradan Müsteşara bir uyarım olacak. Eski politikalarında, imha temelindeki politikalarda ısrar ederlerse, geçmişte yaşandı, görüldü, bu çok kötü sonuçlara yol açacaktır” diye konuştu.
“ABD, İNGİLTERE ÇÖZÜMÜ ENGELLEDİ”
Öcalan, Başbakan Erdoğan’ın grup konuşmasına değindi ve şunları söyledi:
“Başbakan da benimle ilgili açıklamalar yapmış, beni suçlamış, bu yüzden cevap hakkım doğuyor, ona cevap vereceğim. Benim geçen haftalarda söylediklerim basında işleniyor, Ecevit, Erbakan, Özal meseleleri tartışılmış. Ben tekrar uzun uzun o süreçleri anlatmayacağım. Ama 2002’de ne olduğunu anlatayım. Buraya ilk getirildiğimde hem Ecevit adına gelip görüşenler hem Kıvrıkoğlu adına gelip görüşenler bana şunu söylediler. 'Bu Kürt meselesinde bölücülükten ve şiddetten vazgeçilirse siyasal yöntemlerle her türlü çözümün gündeme gelebileceğini, tartışılabileceğini' söylediler. Bu benim de anlayışıma zaten uygundu, ‘90’lı yıllardan beri bu konudaki görüşlerimi defalarca ifade etmiştim zaten. Ben de onlara 'olur' dedim, hatta bunun için silahlı güçlerin tamamını sınır dışına çektik. Bu süreç yıllarca devam etti. Ama bu süreç değerlendirilmedi ve hiç bir adım atılmadı. Ecevit bir şeyler yapmak istedi, işte bu Rahşan Affı falan tartışıldı. Aslında o daha geniş bir af olarak düşünülüyordu, ama olmadı. Buna içeriden siyaseten Bahçeli engel oldu, Bahçeli net bir şekilde demokratik çözümün önünü tıkadı. Dışarıdan da Anglo-Sakson politikalar bu çözüme engel oldu. İngiltere ve Amerika, Anglo-Sakson siyaseti Irak’a müdahaleyi önlerine koymuşlardı, Ecevit buna karşı çıkıyordu, Kürt meselesinin çözümünde de atmak istediği adımlar vardı, bu nedenlerle Ecevit’i tasfiye ettiler. Bu güçler Güney’de kendilerine bağlı bir Kürt federe devleti karşılığında Kuzey Kürtlerinin ve PKK’nin ezilmesine, tasfiyesine onay verdiler. Kuzey’deki Kürtler bu şekilde Anglo-Sakson’a bağlı Güney oluşumuna feda edilmiştir.”
“ERDOĞAN KÜRTLERE KARI GÖZÜYLE BAKIYOR”
AKP’nin bu Anglo-Sakson politikalar için iktidara getirildiğini iddia eden Öcalan, “AKP’nin çözüm için hiç bir projesi yoktur. Başbakan Erdoğan’ın dünkü konuşmalarını da dinledikten sonra kesin olarak bu sonuca vardım. AKP tamamen Anglo-Sakson politikaları uyguluyor, bu açılım projesi de aslında Anglo-Sakson politikasıdır, onlara aittir” dedi. Öcalan değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Şimdi Erdoğan’a cevap vermek istiyorum. Erdoğan son grup toplantısında yaptığı konuşmalarında çok sert BDP’yi, bizi suçluyor. İşte burada tecavüz, zor kültürü var. BDP de Erdoğan’ın neden böyle bir şey yaptığını tam olarak anlayamadı. BDP’nin Erdoğan’a vermesi gereken cevabı şöyle olmalıydı; 'Evet ben küçük bir parti-grup olabilirim, senin içinde de Kürtler var, sana destek olan Kürtler de var ama bana destek veren, kendi iradesiyle özgür bir şekilde varolmak isteyen beş milyona yakın Kürt de var' demeliydi. Erdoğan burada belki ifade edilmesi hoş değil ama Kürtleri 'karı' olarak görüyor. Bu benzetmeyi kullanmak çok uygun olur mu, ama durum budur. Erdoğan Kürtlere bu gözle bakıyor. Binlerce yıllık ataerkil tecavüz kültürünün şekillendirdiği bir zihniyetle Kürtlerle zorla ilişkiye girmek istiyor. Bir evlilik ilişkisinde bile zorla ilişki olmaz. Bir evlilik ilişkisinde erkek eşiyle zorla ilişkiye girebilir mi? Bunun için eşlerin karşılıklı rızası olmalı, bu iş özgür iradeyle olur.”
“ERDOĞAN BENİ TEHDİT ETTİ”
Öcalan, KCK’nin Özerk Kürdistan açıklamasını da değerlendirirken, “Özerk Kürdistan, Kürdistan’ı yönetmekten bahsediyor. Bu çok ciddi bir iştir, Kürdistan’ı yönetmekten bahsediyorsunuz. Yapmayın demiyorum, kararı siz vereceksiniz, daha önce zaten söyledim bunu. Ben savaşın ya da savaşmayın demiyorum. Benim koşullarım ortada, kimse bana güvenerek, bana dayanarak iş yapmasın, kendi kararlarını kendileri versinler. Ayrıca burada ne olacağım da belli değil, beni burada yarın bile öldürebilirler. Erdoğan(Salı günü) konuşmasında beni tehdit etti. Ama ben direneceğim, kimliğimden, onurumdan taviz vermeyeceğim, son nefesime kadar onurumla direneceğim bütün halkımız bunu böyle bilsin. Devlet barış istiyorsa ben buradayım. Ben burada açıkça şunu söylüyorum. Benim gördüğüm kadarıyla devlet barış yapmaktan korkuyor, PKK de devrim yapmaktan korkuyor” diye konuştu.(ANKA)