Öcalan'ın avukatları Zaman Gazetesi'nden Hüseyin Gülerce ile görüştü.
Öcalan avukatlarına daha önce şunu söylemişti:
“Ben kendilerini ne bir tarikat ne bir cemaat olarak görüyorum. Bana göre daha çok Türkiye ve Ortadoğu’da bir sivil toplum örgütüdür. Rolü önemlidir. Oldukça dinamik güçleri var, biz de dinamik bir güçüz. Bu iki dinamik gücün karşılıklı anlayış göstermesi ve dayanışma halinde olması durumunda Türkiye’de birçok temel sorun çözülecektir.”
GÜLERCE BULUŞMAYI ANLATTI
Bu açıklamanın ardından yeni bir haber verdi. Buna göre PKK ile Fettullah Gülen arasında ilginç bir diyalog kuruldu. Fetullah Gülen Cemaati'nin önde gelen isimlerinden Zaman Yazarı Hüseyin Gülerce, Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüştü.
Talep Öcalan'ın avukatlarından geldi. Görüşme Gülerce’nin yaşadığı Yalova’da yapıldı. Gülerce, buluşmayı şöyle anlattı:
“Geçtiğimiz pazar günü Abdullah Öcalan'ın avukatları ile Yalova'da bir görüşmemiz oldu. Daha önce Ali Bulaç'tan duymuştum. İki yıldan beri Öcalan'ın avukatları pek çok yazarla görüşüyorlarmış. Bulaç'la da iki defa görüşmüşler. Benimle görüşme taleplerini iletince, Yalova'da oturduğumu söyledim, randevulaştık. Bir alışveriş merkezinde kahvaltı eden yüzden fazla insanın arasında konuştuk.
Televizyon programlarında, gazete röportajlarında da en başta, "Gülen cemaati" olarak adlandırılan Gönüllüler Hareketi'nin bir sözcüsü olmadığımın altını çiziyorum. Çünkü bu hareket, bir cemaat, organizasyon değil. Bir sözcüsü, temsilcisi yok. Muhterem Gülen'in de, kimsenin sözcülüğüne ihtiyacı yok. Fikirlerini, görüşlerini internet sitesinden, Mehtap TV ve Samanyolu televizyonlarındaki sohbetleriyle açıklıyor, anlatıyor. Dolayısıyla Öcalan'ın avukatlarıyla Zaman Gazetesi yazarı olarak görüştüm.
Salı akşamı, Mehtap TV'deki Düşünce Günlüğü programımızda, bu görüşme ile ilgili geniş bir açıklamada bulundum. Dün de PKK'ya yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı'nda bu görüşme yer aldı. Haberde bizim görüşmemizin aktarılmasından sonra, Öcalan'ın değerlendirmesi, "Gülen Hareketi'ne önemli roller düşüyor" başlığı ile verilmiş. Dolayısıyla sanki kendisine bir mesaj iletilmiş, o da bu mesaja cevap vermiş gibi yanlış anlamalara neden olabilecek bir algı doğabilir. Belirtmek istediğim şudur: Görüşmemizde, ben Sayın Cumhurbaşkanımızın, aylardır, Türkiye'nin en önemli meselesinin "Kürt sorunu" olduğunun altını çizdiğini hatırlatarak, bu meselenin ülkemiz ve geleceğimiz için çözülmesinin şart olduğunu belirttim. İki hususu da çok önemli bulduğumu ifade ettim: Samimiyet ve üslup... Açıkladım:
PKK'nın İmralı'da, Avrupa'da, dağda temsilcileri, sözcüleri var. Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen ülkeler var. İçeride silah, insan, uyuşturucu ticaretinden rant elde edenler var. Karmakarışık bir durum söz konusu. Samimiyet onun için çok önemli. Türklerin ve Kürtlerin vicdanı devreye girmezse, çözüm giderek zorlaşır.
Üslup konusu da çok hayati. Efelenme, dayatma gibi tavırların rahatsız edici psikolojik bir engel teşkil ettiği bilinmelidir. Çözüm için makul insanların devreye girdiği sırada, bir BDP sözcüsü, bir çuval inciri berbat edecek laflar ediveriyor.
Sonra ilave ettim: Aslolan milletimizin kardeşliğidir. Bin yıldan beri bir arada yaşıyoruz. Kavga etmemizi gerektiren hiçbir sebep yok. Fakat yine de meselenin hissi tarafını bir tarafa koyup akıl ve mantık planında bir çözüm bulmalıyız. Bu çözüm de belli. Demokratik zemin. Yapılacak da belli; demokratikleşme... Hukukun üstünlüğü, eşit vatandaşlık, fikir ve ifade hürriyeti, din ve ibadet özgürlüğü temelinde, birbirimize saygılı olma... Çözümü parlamentoda arama.”
"BU MESAJIN MUHATABI GÜLEN HAREKETİ"-
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş , İmralı’dan Gülen cemaatiyle yakınlaşma mesajları olduğu, Öcalan’ın avukatlarının cemaate yakınlığıyla bilinen Hüseyin Gülerce ile görüştüğünün hatırlatılarak "Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, bundan bir mesaj çıkardınız mı" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Bu mesajın muhatabı Gülen hareketidir. Dolayısıyla Hüseyin Gülerce’ye sormak lazım. Burada BDP’ye yönelik bir mesaj biz algılamadık. Bizim ilkesel duruşumuz şudur; Türkiye’nin kurumsal gerçek bir demokrasiye kavuşması için ve Türkiye’nin iç barışı için samimi çaba sarf etme niyetinde olan herkesle şu ya da bu düzeyde dayanışma içinde oluruz.
Gönül ister ki Türkiye’deki bütün etkili güçler, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde katkı sunsun."