ANKARA (ANKA) – İmralı’da hükümlü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan, Hakkari’de 9 vatandaşın ölümüyle ilgili patlama olayını değerlendirirken, bu olayla ilgili üç senaryo öne sürdü. Öcalan, bu olayın “PKK veya devlet” tarafından yapılmış olabileceği değerlendirmesinde bulunurken, bu olayda yabancı bir ülkenin parmağının da olabileceğini iddia etti. Bu devletler arasında İran’ı gösteren Öcalan, özetle bu patlamanın kendisiyle yapılan görüşmeleri de dinamitlediğini ifade etti. Öcalan, “Yapılan bu son patlamayla buradaki görüşmeler dinamitlendi, bombalandı. Bu görüşmeler oldukça verimli geçiyordu, umutluydum” değerlendirmesinde bulundu. Öcalan, Kürt sorunun çözümü ve eylemsizlik sürecini de değerlendirirken, bu süreçte Kürtlerin uzlaşması gerektiği ifade ederken, Kürtlerin uzlaşmaması halinde süreçten zararlı çıkabilecekleri uyarısında da bulundu.
Fırat Haber Ajansı ANF’nin haberine göre, Öcalan, avukatlarıyla görüştü. Görüşmede ağırlıklı olarak Hakkari’deki yaşanan patlamayı değerlendiren Öcalan, bu olaya kendisinin temkinli yaklaştığını, ihtimallere göre şartlı değerlendirmelerde bulunduğu söyledi. Öcalan, “Bu patlamaya ilişkin şöyle düşünüyorum. Bu, PKK içerisine sızmış jitem-kontra tarzı bir ekibin işi de olabilir. Yine PKK içinde yönlendirilen başıboş bir grubun işi de olabilir, bunlar iyi niyetli olabilir ancak kendileri durumdan vazife çıkarıp eylem yapmış olabilirler. Batman'da Salih Özdemirlerin olayı gibi olabilir de. Yine milislerin işi olabilir, köylü intikamcılığının bir sonucu olabilir. Köylü intikamcılığıyla kendilerince intikam almış olabilirler. Bakın ben ihtimaller üzerine konuşuyorum. Devlet içerisinde devletten kaynaklı bir olay da olabilir. Ben bu olayı duyduğumda şok oldum, şu andaki ruh halim kaos gibidir, anlamaya çalışıyorum” dedi.
Bu olayın mutlaka aydınlatılması gerektiğini ifade eden Öcalan, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Bu konuda herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. Benim burada görüşmelerim devam ediyor. Bu heyet ile yaptığım görüşmeler, anlamlı görüşmelerdi. Bu görüşmelerden oldukça umutluydum. Bu patlama, devlet içindeki birimlerin birbirleriyle kopukluk içinde olduğunun da göstergesi olabilir. Devlet içerisinde belli birimlerin birbirleriyle çelişki ve çatışmalarının sonucu da bu tarz eylemler olabiliyor. Bazı iyi niyetli birimlerin bu saldırılardan haberi olmayabilir. İyi niyetli bazı çabalar, bu tür saldırılarla sabote edilmeye çalışılabilir. Ben bu konuda bir tarafı da suçlamak istemiyorum. Sayın Başbakan'ın da bu konuda haberi olmayabilir. Burada hedef, benimle yapılan görüşmeler de olabilir. Burada oldukça anlamlı görüşmeler oldu. Çok anlamlı sonuçları da olabilirdi. Tam bu esnada Hakkari'de bu patlamanın olması oldukça düşündürücüdür. Bu olay çok yönlü araştırılmalıdır. Yine belirtiyorum, ben bu olayla ilgili ihtimallere göre şartlı konuşuyorum. Bir tarafı peşin hükümle suçlamıyorum, çünkü bir tarafa yüklenmek için elimde veriler yok, genel gelişmelere göre değerlendirme yapıyorum. Bu olayı PKK’nın içinde de, devletin içinde de birileri gerçekleştirmiş olabilir. Ben iki tarafa da şüpheci yaklaşıyorum. Yoksa tek başına bir tarafa yüklemiyorum. Bu patlama PKK’nın içinde bir grubun işi olabilir, içine sızmış bir ekibin işi olabilir, kendisince durumdan vazife çıkarmış başıboş bir grubun işi de olabilir, yine belirttim, eski tarz milislerin işi olabilir, milis gelip oraya bomba koymuş olabilir, köylü intikamcılığıyla hareket edilmiş olabilir.”
Öcalan, değerlendirmesinde sözünü ettiği “heyetle” ne zaman ne görüştüğüne ilişkin bir herhangi bir detay verdiği dikkati çekti.
-PATLAMA HÜKÜMETE DE MESAJDIR-
Hakkari’de patlamanın hükümete bir mesaj olabileceği değerlendirmesinde de bulunan Öcalan, “Genelkurmay ve hükümetin bilgisi dışında süreci provoke etmek isteyen grupların işiyse bu, şu anlama gelir: Biz istediğimiz zaman süreci sabote edebiliriz, bu gücümüz var. Burada verilen mesaj budur. Bu sadece bize değil, hükümete de bir mesajdır. ‘Bize rağmen hiçbir şey yapamazsınız’ mesajıdır. Benim burada yaptığım görüşmeler oldukça anlamlı bir görüşmelerdi, anlamlı sonuçları olabilirdi, buna inancım vardı. Bu görüşmeler sırasında hükümetten veya genelkurmaydan bağımsız bir şekilde böylesi bir eylemin yapılması, ‘sizin yaptığınız görüşmeler fasa-fisodur. Bak, ben istediğim zaman sizin çalışmalarınızı engelleyebilirim, sabote edebilirim, aldığınız kararları boşa çıkarabilirim’ mesajıdır. Burada amaçlanan, bu görüşmeleri sabote etmek olabilir” diye konuştu.
-İRAN’IN DA PARMAĞI OLABİLİR-
Öcalan, Hakkari’de yaşanan olayla ilgili tartışma yaratacak bir değerlendirmede de bulundu. Bu işin yabancı bir devletin işi de olabileceğini söyleyen Öcalan, bu devletler arasında İran’ı da gösterdi. Öcalan, şunları söyledi:
“Burada Hükümete, AKP'ye düşen görev, bu olayın üzerine kararlı bir şekilde gitmek ve sorumluları açığa çıkartmaktır. Önümüzdeki dönemdeki gelişmeler, hükümetin bu konudaki iradesine bağlıdır. Bu kadar önemli görüşmelerin olduğu bir aşamada Hakkari'deki bu patlamanın yaşanması düşündürücüdür. Bu patlama, cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir. Bu patlama devletten ve PKK'den kaynaklı olabileceği gibi başka devletlerden de kaynaklanmış olabilir. İran gibi devletlerin parmağı da olabilir, isim vermek istemiyorum, herhangi bir devletin PKK kılığıyla yaptığı bir eylem de olabilir. Hakkari konumu gereği, Hakkari'ye yakın bölgesel devletlerin, bölgesel güçlerin PKK kılıfıyla bu tarz eylemlerine uygun bir coğrafyadır. Bu saldırı, bölgesel hatta uluslararası güçlerin de içinde olduğu bir saldırı olabilir. AB ve ABD'nin bu mesele hakkındaki tutumları biliniyor.”
-PATLAMA İLE BURADAKİ GÖRÜŞMELER DİNAMİTLENDİ-
PKK lideri Öcalan, yapılan bu son patlamayla İmralı’daki görüşmelerin dinamitlendiğini, bombalandığını söyledi. Öcalan, Hakkari olay konusundaki değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Yapılan bu son patlamayla buradaki görüşmeler dinamitlendi, bombalandı. Bu görüşmeler oldukça verimli geçiyordu, umutluydum. Türkiye'de ne zaman bu konularda olumlu gelişmeler olsa, böylesi provokatif bir eylemle bu gelişmeler sabote ediliyor. Hatırlıyorum İlker Başbuğ'un meşhur 14 Nisan 2009 tarihli konuşması vardı. Başbuğ 14 Nisan 2009 tarihli konuşmasında olumlu ifadeler kullanmıştı ancak bu konuşmanın yapıldığı tarihlerde yine böylesi bir sabote eylemi olmuştu ve havayı tersine çevirmişti. Burada asıl hedefleri, yapılan ve yapılacak olan görüşmelerdir, bu görüşmelerde ulaşacağımız sonuçlardır. Yoksa belirtildiği gibi asıl hedef sadece BDP ile yapılacak görüşme değildir. Bütün bu tehditlere karşı herkes savunmasını almalıdır. Süreç her an sabote edilebilir. Bu süreci sabote etmek isteyen güçlerin eli çok uzun da olabilir, sanıldığının aksine güçlü de olabilirler. Süreci sabote etmek isteyen bu güç burada bana bile ulaşabilir, bilmiyorum, belki bu kadar güçlü de değiller. Ancak herşey ihtimal dahilindedir. Bana burada ulaşıp beni imha da edebilirler, o yüzden, herkes uyanık olmak zorundadır.”
-KÜRTLER UZLAŞSINLAR YOKSA ZARARLI ÇIKARLAR-
Öcalan, Kürt sorunun çözümü ve eylemsizlik sürecini de değerlendirirken, bölgedeki sanayicilere, işadamlarına, tüccarlara da seslenmek istediğini ifade etti. Öcalan, “AKP'li Kürtlere de seslenmek istiyorum. BDP'li Kürtlerle, diğer kesimlerdeki Kürtlerle biraraya gelip tartışsınlar, birbirleriyle uzlaşsınlar, hatta sadece AKP'li Kürtlere değil, diğer kesimlerdeki bütün Kürtlere sesleniyorum. Biraraya gelip tartışın, uzlaşın ve ortak çıkarlarınızı koruyun. Aksi taktirde bu ilişkisizlik, diyalogsuzluk ortamında karşılıklı birbirinizin provokasyonuna gelip, birbirinizin ekonomik çıkarlarına, ailelerinize, çoluk çocuğunuza zarar verirsiniz. Özsavunmaları için bu gereklidir. İki taraftan da karşılıklı provokasyonların önüne geçmek için bir araya gelip diyalog kurup uzlaşmayı esas almalıdırlar. Aksi taktirde üzerlerinde oynanan her türlü oyunun karşılıklı olarak kurbanı olurlar. Diyarbakır buna en iyi örnektir. Diyarbakır'ın yapısını biliyorum, bu tür provokasyonlara müsait bir zemini vardır” diye konuştu.(ANKA)