HABER

Öcalan'dan PKK'ya çağrı: 'Silah bırakmak için toplanın'

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Çözüm süreciyle ilgili Başbakanlık Ofisi’nde kritik toplantı yapıldı. Hükümet-HDP görüşmesinden sonra çok önemli ortak bir açıklama geldi...

İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya gelen HDP heyeti, Öcalan'ın PKK'ya yönelik çağrısını okudu.

Dolmabahçe'deki başbakanlık çalışma ofisindeki toplantıda HDP adına hazırlanan metni okuyan Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yönelik çağrısını açıkladı. Öcalan çağrısında, "Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi karar vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır." ifadelerine yer verdi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Çözüm Süreci'ne ilişkin gelişmeleri değerlendirmek üzere Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde HDP heyeti ile bir araya geldi.

Saat 11.00 sıralarında başlayan ve 45 dakika süren görüşmeye Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken katıldı. Toplantıda İçişleri Bakanı Efkan Ala da yer aldı. Görüşme sonrası ortak açıklama yapıldı.

ÖNDER: TARİHİ BİR KARAR SÜRECİNİN EŞİĞİNDEYİZ

Görüşmenin ardından bir açıklama yapıldı. İlk olarak konuşan Sırrı Süreyya Önder, uzun bir sürecin önemli bir aşamasına gelindiğini belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana süre gelen demokratikleşme sorunları ve son 30 yılda 40 binden fazla insanımızın yaşamına mal olan Kürt meselesinin çözümü için yürütülen Çözüm Süreci çalışmalarında tarihi bir karar sürecinin eşiğinde bulunmaktayız" dedi.

"TARİHİN BİZLERE YÜKLEDİĞİ BÜYÜK SORUMLULUK"

Önder, başlagıcından bu güne bu sorun devletin dönüşümüyle ilişkili olduğunu dile getirerek, "Bugüne kadar ki egemen devlet zihniyeti bu meseleyi salt iktidarlaşma aracı olarak düşünülmüş ve kör şiddetin kurbanı haline getirilmekten çekinmemiştir. Dolayısıyla çözümün barış ve evrensel demokrasiyle bağı sağlıklı kurulmadıkça, kurmaya çalıştığımız demokratik barışın devlet ve toplum yarışında; haktan, adaletten ve eşitlikten bir yana dönüşüm sağlaması düşünülemez. Bu itibarla süreç, cumhuriyet tarihi boyunca varlıkları yadsınan ve dışlanan tüm unsurların özgür ve eşitçe tanınması ve yeni norm sisteminde kendileri olarak yer almalarıyla gelişmek durumundadır. Tarihin bizlere yüklediği büyük sorumluluk; çözümünde, çözümsüzlüğünde salt bizim toplumlarımızla ilgili olmayıp, tüm bölgeyi hatta dünyayı etkileyen bir muhtevası olmasıdır. Bölgenin 100 yıllık dengeleri alt üst olurken, küresel ve bölgesel zorbalıkların yol açtığı algısal ve iradesel yaklaşımlar, evrensel insani değerler ölçüsünce geliştirilerek aşılmalıdır" diye konuştu.

"ÖCALAN'IN TEMEL BELİRLEMESİ"

Sırrı Süreyya Önder, muhtevası gereği çok hareketli ve dinamik bölgesel koşullar göz önüne alınarak, sürece de dinamik bir yaklaşım gerektiğini ifade ederek, "Bütün bu belirlemelerin ışığında zaman zaman aksamalar ve kırılmalarla yürütülen diyalog süreci, resmi, ciddi ve sorumlu bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Süreçte gelinen aşamaya ilişkin Öcalan'ın temel belirlemesi şudur; Bu 30 yıllık çatışma sürecinin kalıcı barışa götürürken demokratik bir çözüme ulaşmak temel hedefimizdir. Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelin, stratejik tarihi kararı vermek için PKK'yi bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. bu davet silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır" dedi.

10 MADDEYİ SIRALADI

Sırrı Süreyya Önder, "Hem gerçek bir demokrasinin hem de büyük barışımızın omurgasını teşkil edecek olan olgusal başlıklarımız şunlardır" diyerek şu başlıkları sıraladı:

  1. Demokratik siyaset tanımı ve içeriği
  2. Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması
    3.Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri
  3. Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar
  4. Çözüm sürecinin sosyo ekonomik boyutları
  5. Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması
  6. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri
  7. Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi
  8. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması
  9. Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa

"BÜTÜN DEMOKRASİ GÜÇLERİNİ SELAMLIYORUZ"

Önder, "Tüm bu hususlarda beklenen tarihi gelişmelerin hayata geçebilmesi için tahkime edilmiş bir çatışmasızlığın elzem olduğuna şüphe yoktur" diye konuştu. Önder, "Biz de Hakların Demokratik Partisi heyeti olarak tüm demokratik çevreleri ve barıştan yana olan kesimleri gelinen bu demokratik müzakere ve çözüm aşamasına güç katmaya davet ediyoruz. Barışa her zamankinden çok daha yakın olduğumuzu bilerek, emek veren ve verecek olan bütün demokrasi güçlerini selamlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı.

YALÇIN AKDOĞAN: SİLAHLARIN DEVRE DIŞI KALMASI DEMOKRATİK GELİŞİME HIZ KATACAKTIR

Daha sonra ise konuşan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, çözüm sürecinde önemli bir aşamaya gelindiğini belirtti. Akdoğan, "HDP heyeti dün İmralı'ya giderek bir görüşme gerçekleştirdi. Biz de Sayın Başbakanımızın başkanlığında çözüm süreci kurulunda gelinen aşamayı tüm boyutlarıyla kapsamlı bir şekilde ele almıştık. Silahların bırakılmasına yönelik çalışmaların hız kazanması, tam anlamıyla bir eylemsizliğin hayata geçmesi ve demokratik siyasetin bir yöntem olarak öne çıkartılması konusunda ki açıklamayı önemli görüyoruz" dedi.

"SİLAHLARIN DEVRE DIŞI KALMASI, DEMOKRATİK GELİŞİME HIZ KATACAKTIR"

Yalçın Akdoğan, "AK Parti iktidarı olarak 12 yıldır akan kan dursun, analar ağlamasın diyerek sessiz devrim niteliğinde adımlar attık. Her türlü sorunun çözüm yeri olarak siyaset kurumunu gördük. Demokrasimiz sorunları konuşabilecek, tartışabilecek, çözüm yoluna koyabilecek imkan ve kabiliyete ulaşmıştır. Demokrasimizin daha ileri noktalara ulaşması için bütün toplum kesimlerinin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının el birliğiyle gayret göstermesi gerektiği de açıktır. Silahların devre dışı kalması, demokratik gelişime hız katacaktır" diye konuştu.

"SÜRECİ NİHAİ SONUCA ULAŞTIRMAKTA KARARLIYIZ"

Bir kısım konu başlıklarının uzun yıllardır konuşulduğunu ve tartışıldığını dile getiren Akdoğan, "Bundan sonrada öz güven içinde tartışmaktan, konuşmaktan geri durmamamız gerekiyor. Aslında gök kubbe altında konuşulmadık bir şey kalmadı. Demokrasilerde halkın desteğini alan düşünceler, görüşler politikalar değer kazanır. Biz de milletimizin hayır duası ve desteğiyle süreci nihai sonuca ulaştırmakta kararlıyız" dedi.

"SAMİMİYET, CESARET VE KARARLILIKLA SONUCA ULAŞACAĞIMIZA DA İNANIYORUZ"

Yalçın Akdoğan, yeni anayasayı bir çok kronik ve köklü sorunun çözümünde önemli bir fırsat olarak gördüklerini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi uygulama önem taşıyor. Sürecin ete kemiğe bürünmesi, somut gelişmelerin yaşanması önemlidir. Bu çerçevede iyi niyetli, samimi kararlı şekilde sürece sahip çıkılması, tüm kesimlerin katkıda bulunmak için taşın altına elini koyması zorlukları kolaylaştıracaktır. Sorunlara demokratik çözümler bulmak, bölen ve ayrıştıran değil, birleştiren ve güçlendiren bir etki yapmaktadır. Temel hak ve özgürlükleri daha da geliştirmek, hakça ve kardeşçe bir ortam hazırlamak ancak bütünlüğe katkı sağlar. Vatandaşlarımızın aidiyet duygusunu daha da geliştirir. Temel sorunlarını geride bırakan Türkiye küresel ve bölgesel bir güç haline gelecektir. Çözüm sürecinin zor, meşakkatli, akşamdan sabaha bitmeyecek bir süreç olacağını biliyoruz. Ancak samimiyet, cesaret ve kararlılıkla sonuca ulaşacağımıza da inanıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi biz birlikte Türkiye'yiz ve her şey Türkiye için."

Son görüşme 11 Şubat'ta olmuştu

Meclis'teki iç güvenlik paketi tartışmaları nedeniyle hükümet ile HDP arasında temasların kesildiği bir dönemde sürecin son somut gelişmesi, HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Ceylan Bağrıyanık'ın üç gün önce Kandil'e gitmesi olmuştu.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Salı günü yaptığı açıklamada HDP'yi eleştirmiş ve "Top bir süredir HDP’nin sahasında. HDP 4 Şubat’tan beri top çeviriyor. Kandil’de topu patlatmaya çalışıyor" demişti.

HDP ile Akdoğan arasındaki son görüşme 11 Şubat'ta gerçekleşmiş, görüşmede iç güvenlik paketi ve çözüm sürecinde müzakere aşamasına geçilmesi ele alınmıştı.

TOPLANTIYA İLK TEPKİLER

SELAHATTİN DEMİRTAŞ - HDP Eş Genel Başkanı

Bugün yapılan ortak açıklama bir müddettir. HDP ymönetimi olarak üzerinde çalıştığımız ve Türkiye’de müzakarelerin sağlıklı bir noktaya geldiği konusunda önemli gördüğümü bir çağrıydı. Müzakerelerin başlaması, özgürlüklerin genişlemesi konusunda kritik bir sürece gelinmiş oldu. Hükümetin somut adımlara karşı ilerlemek gerekir. PKK’nın da silahsızlanma konusunda hazırlığını yapması gerekir.

"HÜKÜMETİ KURTARMA OPERASYONU DEĞİL"

Hayırlıra vesile olur, barış için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir diye temenni ediyorum. Parlomentoda görüşülen güvenlik yasasının da gözden geçirilmesi gerekir, barış getirecek bir yasa tasarısı değildir. İktidar köşeye sıkışmışsa bunun nedeni nedir? Bizim mücadelemizdir böyle algılanması lazım. Silahsızlanma, ateşkes gibi durumlar konuşuluyor geliyorsa bu AKP'nin lütfu değildir, barış isteyenlerin çabasıdır. Bu hükümeti kurtarma operasyonu da değil, lütfu da değil. Güvenlik paketini göreceğiz, izleyeceğiz. Hükümetin üzerine düşen görevleri, topluma verdiği sözleri yerine getirecek adımlarla ilerlemedi.

"UMUT VERMİYOR"

Akdoğan'ın açıklamalarına karşılık olarak: Barışa uzaklaşacağım diye çalışmıyoruz, Barışı çok arzuluyoruz. Hükümet yürüttüğü politikayla, zerre kadar umut vermiyor, barışa yaklaşmıyor.

MHP'Lİ OKTAY VURAL:

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bunun silah bırakma çağrısı değil; AKP’nin cumhuriyeti, vatanı, milleti PKK’ya peşkeş çekme anlaşması olduğunu söyledi. “Bu vatana ihanet belgesidir” dedi. Vural şöyle konuştu:

“İMZAYI ATAN ERDOĞAN İLE ÖCALAN MI?”

“Silah bırakma değil PKK’ya teslimiyet anlaşmasıdır. Yapılan açıklamada utanmadan vatan, millet, cumhuriyet tanımlarının yeniden yapılacağı söyleniyor. Bu ihanetin belgesidir. Bunun arkasında yatan PKK’nin silahla yapamadığını AKP silah bırakma kılıfıyla millete hazmettirmeye çalışmaktadır. Kiminle imzalanmıştır? İmzayı atan Erdoğan ile Öcalan mıdır

ÖCALAN’A AF, ÖZERKLİK DEMEK

PKK’ya paralel KCK devleti oluşturmak, Öcalan’a, PKK’ya af , özerklik sözü verildiği anlaşılmaktadır. Milletin adını,kimliğini, vatan, cumhuriyet, millet kavramlarını değiştirme vardır. AKP, PKK’nın, Öcalan’ın çözüm modelini kabul etmiştir. Bu ihanetin belgesidir.”

CHP: ÇÖZÜMÜN ADRESİ TBMM

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Silah bırakma çağrısı keşke daha önce olsaydı. Silahların gölgesinde barış olmaz. Barışın birinci koşulu PKK nın silah bırakmasıdır.Ne olacaksa TBMM çatısı altında ve iradesinde olmalıdır çözümün adresi TBMM'dir." dedi.

Altay, öne sürülen 10 maddelik şartın tamamının kabul edilmesi diye bir şey olmadığını belirterek, "Bu talepler oturulup konuşulur elbette Türkiye'de Kürt sorunu vardır ve çözülmelidir. 30 yıldır akan kan durmalıdır."

MEHMET METİNER - AK PARTİ ADIYAMAN MİLLETVEKİLİ

Çözüm sürecini barışa ulaştırmak için çalıştı Cumburbaşkanımız... Bu açıklamayı çözüm süreci taçlandıracak bir açıklama olarak selamlıyorum. Demokratik siyasette çözüm yöntemleri bellidir. Demokratik diyoloji dediğimiz bir yöntemdir. HDP seçime gireceğini ilan etti. Barajı aşabilir, aşmayabilir. AK Parti'yi de çözüm partneri olarak da görüyorsa Pensilvanya'nın yanında durarak bunu yapması güveni zayıflatır. Kendi başına seçime girip kazanamazsam sokaklar karışır mesajı benimsememesi gerek bir dil olmalıdır... Barajın altında kalırsa tekrar ben parlomentoya giremedim, çözüm süreci yürümez anlayışına yaslanması kabul edilemez. Yeni bir siyasal tarzda karar kılmalı.

KURTULUŞ TAYİZ - YAZAR

40 bin insanımızı teröre kurban verdik. Artık bunda sona geldik. Tahkim edilmiş bir ateşkesin anlamı eylemlere son verildiği anlamına geliyor... Bu süreç başladı. Silah bırakma süreci başlamış durumdadır, büyük başarıdır. Sürecin mimarı Cumhurbaşkanımızın kararı, azmi olmasaydı bugün burada olamazdık. O kadar engellerle karşılaştık ki, hükümet barışı sağlamakta çok kararlı davrandı. Türkiye için hayal edilmesi çok zor bir gün, tarihi bir gün. Türkiye için büyük bir başarı hikayesi.

HÜSEYİN YAYMAN - Yazar

HDP'nin bu çağrısı şartlı bir çağrı. Kandil'le görüşülmemiş olsaydı, olumlu yanıt alınmamış olsaydı böyle bir çağrı yapılmazdı. Bundan sonra örgütün Kandil’de bir kongre toplayıp Öcalan ve HDP'nin çağrısına uyarak silahı bırakacağını ilan edeceğini söyleyebiliriz. Silah bırakılırsa Türkiye tarihinde yeni bir açılımdır. Seçimlere de etkisi büyük olacaktır. Süreçte sona gelindiği görülüyor. Provakasyonlar olabilir, süreç şeffaf bir şekilde ilerlediği için bu saatten sonra çok büyük bir provakasyon olmadığı sürece Türkiye’de yeni bir kapının aralandığını düşünüyorum

Silah bırakma çağrısı dış basında

PKK'ya yapılan silah bırakma çağrısı uluslararası basın tarafından da dünyaya duyuruldu.

Söz konusu gelişmeyi ilk duyuran haber ajansı Reuters oldu. "Abdullah Öcalan, destekçilerini bahar aylarındaki bir silahsızlanma konferansına katılmaya çağırdı" ifadesini kullanan Reuters, bunun Türkiye'nin PKK'yla 30 yıllık mücadelesinde çok önemli bir adım olduğunu belirtti.

Haberde, HDP'li vekil Sırrı Süreyya Önder'in canlı yayında Öcalan'ın açıklamasını okuduğu ifade edildi.

Reuters, "Öcalan'la 2012 yılı sonundan bu yana sürdürülen görüşmelerin; 1984'ten beri çoğu Kürt, 40 binden fazla kişinin öldüğü çatışmaların sonlandırılmasını amaçladığını" belirtti.

Reuters'ın geçtiği haber, dünya genelinde birçok haber sitesi tarafından kullanıldı.

İşte Türkiye'nin ağır faturası

1984 yılından bu yana süren terör saldırılarında ise 30 bin kişi hayatını kaybetti.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun bünyesinde kurulan “Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı İhlallerinin İncelenmesine Yönelik Alt Komisyon” raporu 2013 yılının Ocak ayında yayımlandı. İşte 1984 yılı ile 2013 yılı arasında terörün Türkiye’deki bilançosu:

30 BİN 576 KİŞİ ÖLDÜ

*Terör nedeniyle son 30 yılda 7 bin 918 kamu görevlisini şehit oldu.

*1984-2012 yılları arasında ölen PKK’lı sayısı 22 bin 101.

*1984-2012 arasında 5 bin 557 sivil hayatını kaybetti.

*PKK’nın iç infazlarının sayısı ise bilinmiyor.

*Faili meçhul cinayetlerin sayısı da tam olarak bilinmiyor. Ancak iki binin altındaki rakamlar ile 17 bin arasında olduğu tahmin ediliyor.

*İstatistiklere geçmeyen ölüm olayları hariç, toplam 35 bin 576 kişinin terör nedeniyle yaşamını kaybetti.

386 BİN 360 KİŞİ GÖÇ ETTİ

*18 Kasım 2011 itibarıyla er statüsünde 8 bin 543, iştirakçi statüsünde 6 bin 483 ve köy korucusu statüsünde 5 bin 34 olmak üzere toplam 20 bin 60 kişi Sosyal Güvenlik Kurumundan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alıyor.

*20 Ağustos 2012 tarihi itibarıyla toplam 82 bin 724 kişinin genel sağlık sigortası primleri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından ödeniyor.

*İçişleri Bakanlığının 2011 rakamlarına göre Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında İçişleri Bakanlığına toplam 5 bin 34 başvuru yapıldı. Bunlardan 760’ı reddedildi, 4 bin 274’ünün ise kabul edilerek 18 milyon 755 bin 197 TL tazminat ödendi.

*Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun çerçevesinde 2011 itibarıyla toplam 359 bin 249 başvuru yapıldı. Bunlardan yüzde 82,7’ine tekabül eden 297 bin 143’ü hakkında neticeye ulaşıldı. Bunların arasında yüzde 56,1’ine tekabül eden 166 bin 754’ü olumlu karara bağlanırken yüzde 43,9’una tekabül eden 130 bin 389’una ise olumsuz yönde karar verilerek toplam 2 milyar 659 milyon 967 bin 285 TL ödenek kullanıldı.

*14 ilde 62 bin 448 hanede 386 bin 360 kişinin köylerinden göç etmek zorunda kaldı. Bunlardan 28 bin 384’ü (yani yüzde 45,4’ü) hanede 187 bin 861’inin (yani yüzde 48,6’sı) KDRP sayesinde köylerine geri döndü. Bu amaçla 1999-2011 arasında 128 milyon 360 bin TL ödenek aktarıldı.

Rakamlarla Öcalan'ın İmralı'daki 15 yılı

İmralı Adası'nda çarptırıldığı ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan, hapiste 15 yılını doldurdu. Öcalan, bu süre içinde 215 kez görüşe çıktı, 600 kez avukatlarıyla görüştü ve cezaevinde 4 müdürün değiştiğini gördü.

Kenya’da 15 Şubat 1999 günü yakalandıktan sonra getirildiği İmralı Adası’nda ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Abdullah Öcalan, İmralı Adası’nda bulunan Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde kalıyor. Abdullah Öcalan bu süre içerisinde kardeşleri Fatma Öcalan, Mehmet Öcalan, geçtiğimiz günlerde 83 yaşında ölen dayısı Süleyman Arslan ve Fatma Öcalan’ın kızı Dilek Öcalan ile toplam 215 görüşme yaptı. Öcalan, 150’den fazla avukatıyla 600’den fazla görüştü. Ancak avukatlarıyla görüşmesine 2.5 yıldır izin verilmiyor.

Çözüm sürecinde Öcalan’ın ziyaretçileri arasında başta MİT görevlileri olmak üzere resmi heyetler de yer aldı. Son 13 ay içerisinde ’Çözüm sürecinde’ aralarında BDP , HDP milletvekillerinin bulunduğu 16 ayrı heyet ziyaret etti. Bu ziyaretlerde çekilen bazı fotoğraflar son dönemde servis edilmeye başlandı.

4 MÜDÜR DEĞİŞTİ

Abdullah Öcalan yakalanıp getirildiğinde İmralı Cezaevi Müdürü Mustafa Koçer’di. Kısa süre sonra Koçer, başka yere atanıp ardından emekli oldu.

Koçer’den sonra İmralı Cezaevi’ne müdür olarak Ahmet Ercan atandı. Yaklaşık 5 yıl görev yapan 49 yaşındaki Ahmet Ercan, 2004 yılı Ağustos ayında yıllık iznini geçirmek için gittiği Giresun’da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

Bunun üzerine Amasya Cezaevi Müdürü Ünal Şaşmaz, İmralı Cezaevi Müdürü oldu. Yaklaşık 6 ay bu görevde bulunan Şaşmaz, yeniden Amasya Cezaevi’ne gönderildi.

İmralı Cezaevi’nde 2005 yılından bu yana Ahmet Duzman görev yapıyor.

CEZAEVİ YENİLENDİ

Yaklaşık 700 asker tarafından korunan İmralı Adası’ndaki bulunan Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde 11 yıl boyunca tek başına kalan Abdullah Öcalan, 2009 yılında yaptırılan yeni binaya nakledildi.

Ardından da çeşitli cezaevlerinde bulunan PKK ’lı Bayram Kaymaz, Cumali Karsu, Hasbi Aydemir, Şeyhmuz Poyraz ve TİKKO’cu Hakkı Alkan bu cezaevine nakledildi. Öcalan burada 4 yıl kaldı.

Ancak yeni bölümdeki koğuşunun küçük ve havasız olmasından şikayet eden Öcalan, ’Çözüm sürecinin’ de başlaması ardından, yenilenip buraya koridorla bağlayan eski binaya nakledildi. Öcalan avlusu daha geniş olan bu koğuşta kalıyor. Üç bölümden oluşan koğuşta yatak odası, oturma odası ve kitaplık ile banyo ve tuvalet bulunuyor.

Adalet Bakanlığı personeli ve askerler için hazırlanan yemekten yiyen Öcalan, havalandırma saatlerinde diğer koğuşlardan gelenlerle sohbet edip zaman zaman voleybol oynuyor. Haftanın belli günlerinde diğer mahkumlarla hobi odasında bir araya geliyor, zaman zaman da masa tenisi oynuyor.

Cezaevinde 24 saat doktor bulunuyor. Astım ve prostat rahatsızlığı bulunduğu belirtilen Abdullah Öcalan 15 günde bir dahiliye mütehassısı, kardiyolog ve psikologlar tarafından muayene ediliyor.

En Çok Aranan Haberler