HABER

Öcalan'ın vasisi avukatı

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Abdullah Öcalan'a, Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 8 Nisan 2004 tarihli kararıyla bir avukatın vasi olarak tayin edildiğini söyledi.

ANKARA (ANKA)- CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek soru önergesinde, "Kısıtlı olmak demek bir kişinin hukuki ehliyetinin elinden alınması demektir. Kısıtlı kişi kendiliğinden hiçbir iş ve işlem yapamaz. Yasaya göre teröristbaşı Abdullah Öcalan da kısıtlıdır. Kısıtlı olduğu için hukuki ehliyeti yoktur. Vasisi olmadan devletle ilgili hiçbir işlem yapamaz. Kendisine ait, ev, arsa, tarla satamaz, oy kullanamaz, vekalet veremez, bankadan kredi alamaz vs. Abdullah Öcalan'a vasi atanmış mıdır? Atandıysa Öcalan'ın vasisi kimdir? Hükümlü olduğu için kısıtlı olan Öcalan'la MİT'in ve devletin yaptığı görüşmelerde vasisi de bulunmakta mıdır?" diye sordu.

Soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Özgürlüğü bağlayıcı ceza" kenar başlıklı 407. maddesinin birinci fıkrasında, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanacağının hüküm altına alındığı; kısıtlıların tam bir fiil ehliyetine sahip olmadığını ifade etti.

-ÖCALAN'IN VASİSİ AVUKATI-

Adalet Bakanı, "Öcalan'ın vasisi kimdir?" sorusuna da, "Bakanlığımız kayıtlarının incelenmesinden, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilen ve cezası İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda

infaz edilmeye devam olunan, soru önergesinde adı geçen hükümlüye, Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin8 Nisan 2004 tarihli kararıylabiravukatın vasiolaraktayinedildiği anlaşılmıştır" dedi.

-YANITLANMAYAN SORULAR-

Adalet Bakanı, Anayasanın 98. maddesinin ikinci fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yollarından biri olan "soru"nun, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibaret olduğu; aynı maddenin son fıkrasında soru ile ilgili önergelerin verilme sekli, içeriği ve kapsamı ile cevaplandırılma, görüşme ve araştırma yöntemlerinin Meclis İçtüzüğü ile düzenleneceğinin öngörüldüğünü kaydetti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İç tüzüğünün "Soru" kenar başlıklı 96. maddesinde "soru"nun kısa, gerekçesiz ve kişisel görüş ileri sürülmeksizin, kişilik ve özel yaşama ilişkin konuları içermeyen bir önerge ile Hükümet adına sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere, Başbakan veya bir bakandan açık ve belli konular hakkında "bilgi istemek"ten ibaret olduğunun belirtildiğini kaydeden Adalet Bakanı, "Sorulamayacak konular" kenar başlıklı 97. maddesinde de, başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular ile tek amacı istişare sağlanmaktan ibaret konuların ve konusu evvelce Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan soruların sorulamayacağının hükme bağlandığı dikkate alındığında, soru önergesine konu edilen hükümlünün yaptığı ifade edilen görüşmelerin yorumu yoluyla ve kişisel görüş ileri sürmek suretiyle düşünce öğrenmeyi amaçladığı anlaşılan sorulara cevap verilmesine yasal imkân görülmediğini söyledi.

En Çok Aranan Haberler