Dünkü duruşmada Ahmet Şık, “Kitabımı yanımda getirmedim, belki patlar” derken, Nedim Şener de “Adaletin kestiği parmak acımaz ama polisin kestiği parmak acıyor” dedi.
ERGENEKON soruşturması kapsamında açılan odatv davasının İstanbul Özel Yetkili 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde dünkü 8’inci duruşmasında savunmalar yapıldı. Tahliye talepleri reddedildi.
İlk kez savunma yapan gazeteci Ahmet Şık, davada gazetecilik mesleğinin yargılandığını söyledi. Şık, savunması için kitabını yanında getirmediğini söyleyerek, “Belki patlar” diye konuştu.
Öz, dokundu ve yandı
Tahliye talep etmediğini söyleyen Şık, “Gözaltına alındığımızda savcı, polis; gazeteciler, gözaltına alınan gazeteci değil terörist denildi. İddianamede baktım 251 haber ve yorum, 247 telefon konuşması, 37 elektronik posta ve 1 haber gündemi toplantısı yer alıyor. İddianameyi bu deliller oluşturuyor” dedi. 251 haber ve yorumun 80’inin Ulusal Medya 2010 belgesinden önce odatv’de yayınlandığını, 74’ünün alıntı olduğunu, davada yargılanan 7 kişiye ait sadece 31 yazının olduğunu söyleyen Şık, “Savcı hiçbir incelemeye gerek duymamış. Ciddiyetten uzak araştırma yapılmış” dedi. Gözaltına alındığında “savcıya (Zekeriya Öz) dokunma” dediğini anlatan Ahmet Şık, “Dokundu ve yandı” diye konuştu. Tutuklandığı ilk günlerde birisinin “Elimizde açıklayamayacağım çok gizli deliller var” dediğini söyleyen Şık, “6,5 ay sonra iddianame ortaya çıkınca gördük ki o çok gizli açıklanamaz denen deliller malum medyaya servis edilen polis andıçlarından, yani yalanlardan ibaretmiş” dedi.
Yazmadıklarımdan yargılanıyorum Gazeteci Nedim Şener ise 20 yılda 1000’den fazla haber ve 10 kitap yazdığını söyleyerek, “Tüm yazdıklarımı yargılandığım 100’e yakın davada savundum ama ilk kez yazmadığım şeyler nedeniyle tutukluyum ve yargılanıyorum” dedi.
Kendisine verilecek en büyük cezanın utanmak olabileceğini söyleyen Şener’in, gazeteci Sedat Simavi’nin “Kalemini kır, ama satma” sözünü hatırlattıktan sonra duygulandığı görüldü. Şener’in bir süre sessiz kalması üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, “İsterseniz kısa bir ara verelim” dedi. Şener de “Evet, iyi olur” deyince, duruşmaya ara verildi. Daha sonra savunmasına devam eden Şener, cemaatle ilgili herhangi bir sorunu olmadığını belirterek, “Biz cemaatten nefret etmedik. Sadece merak ettik, sonra da kitap yazdık” diye konuştu.
Terörist ya da teröre yardım, yataklık ettiği iddiasının bir yakıştırma olduğunu belirten Şener, “Bu yakıştırma tamamen polis kaynaklıdır. Bizde bir söz var, ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ diye. Günümüzde ‘Adaletin kestiği parmak acımaz’ diye söyleniyor. Evet, adaletin kestiği parmak acımaz, ama polisin kestiği parmak acıyor” dedi.
Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı da savunmasında “Haliç’te Yaşayan Simonlar” isimli kitabının odatv tarafından yazdırıldığı iddialarına “Odatv’nin ne benimle ne de kitabımla bir alakası yoktur. Kitabımın bana nasıl yazdırıldığına dair iddianamede hiçbir delil yoktur” yanıtını verdi.
Tahliye çıkmadı
Talepleri aldıktan sonra duruşmaya üç saat ara veren mahkeme, 12 sanığın tutukluluk halinin devamına oy birliğiyle karar verdi. Dijital verilerin şüphelilerin bilgisayarlarına virüs yoluyla gönderildiği iddiaları için bu kez de TÜBİTAK’ın önerdiği 3 bilirkişinin rapor hazırlamasını isteyen mahkeme, sanık Doğan Yurdakul’un Adli Tıp Kurumu’nda muayene edilerek cezaevi için sağlık durumu hakkında rapor düzenlenmesine de hükmetti. Adliye bahçesinde uzun süre tahliye kararı bekleyenlerden şüpheli yakınlarından bazılarının ağladığı görüldü.