Manisa'nın Soma İlçesi’nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 46 sanıklı davanın bugünkü duruşmasında mağdur olarak dinlenen Cüneyt Sualp’in, "İki yıldır işsizim. İki çocuğuma bakıyorum. Ödünç para alıp buraya, duruşmaya geldim. O yüzden şikayetçi olmaktan vazgeçiyorum" sözleri damga vurdu.
301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma Maden Faciasının nasıl sonuçlanacağını düşünüyorsunuz?
— Mynet (@mynet) December 18, 2015
Sözleriyle salonda üzüntü yaşatan Sualp ifadesinde ayrıca, bant durduğu için bir madencinin vardiya amiri tarafından, dövüldüğünü gözleriyle gördüğünü de anlattı.
Soma’da geçen yıl 13 Mayıs’ta meydana gelen faciada, 301 madencinin ölümüyle ilgili olarak, haklarında, ’Olası kastla öldürme’, ’Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ’Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde kaldığı yerden devam edildi. Somalı işçilerin aileleri, polisin arama noktasından geçip duruşmayı izlemek üzere salona girdi.
MEGAFON SİSTEMİ OLSA BU KADAR İNSAN ÖLMEYEBİLİRDİ
Yoklamanın yapılmasıyla başlayan duruşmada ilk olarak, tamir tarama ekibinde görev yapan Cüneyt Sualp, dinlendi. Mağdur işçi olarak ifade veren Sualp, 4.5 yıldır madenci olarak çalıştığını, olay günü de, saat 14.20’de tamir için gerekli malzemeleri hazırladıkları sırada amirlerinin talimatıyla, temizlik işine geçtiklerini söyledi. Temizliği başladıktan kısa süre sonra yaşanan olay anlarını da anlatan Cüneyt Sualp, "Saat 15.45 gibi, 5’inci bant boyundan az miktarda duman gelmeye başladı. Bunun gelip geçici olduğunu düşünüp çalışmaya devam ettik. Ancak 5 dakika sonra daha yoğun biri duman gelmeye başladı ve elektrikler kesildi. Başlarımızdaki lambalarla idare ettik. Dumanın yoğunlaşmasıyla, temiz havanın olduğu bölüme geçtik. 10 dakika kadar orada bekledik. Sonra bulunduğumuz bölgeye gelen İsmail Adalı’nın talimatıyla, ocak dışına çıkmak içini yürümeye başladık. Bu sırada yol üzerinde dumandan etkilenen baygın haldeki arkadaşlarımızı gördük. Onların yoluna girip ayağa kaldırdık sonra da bantlara bindirip dışarıya çıkmalarını sağladık" dedi.
İş sağlığı ve güvenliği uzmanlarını görmediğini, var olup olmadıklarını bilmediğini vurgulayan Cüneyt Sualp, ocakta eskiden megafon sisteminin kullanıldığını ifade edip, "O sistem sonra kaldırıldı. Eğer megafonlar olsaydı. Olayı, kısa sürede daha çok arkadaşımız öğrenirdi. Böylelikle bu kadar insan ölmeyebilirdi" dedi.
BANT DURDU DİYE ARKADAŞIM DAYAK YEDİ
Müfettişleri ocakta hiç görmediğini, sadece yukarıda kalan bölümleri gezip üretim alanlarına hiç gelmediğini arkadaşlarından duyduğu öne süren Cüneyt Sualp, daha önce serin olan üretim alanlarının da, sonradan çok ısınmaya başladığını anlattı. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın nedeni konusundaki sorusuna da, Sualp, "bilmiyorum" yanıtını verdi. Olaydan önceki, son iki ayda, üzerlerinde yoğun bir üretim baskısı bulunduğunu da savunan Cüneyt Sualp, "Bizden fazla iş yapmamız istenirdi. Bir iş yapacağımız yerden 1,5, 2 kat daha fazla iş yapma baskısı vardı. Baskı çok fazlaydı. Hatta bir seferinde vardiya amiri, bant durduğu, çalıştırmadığı için kendi görevlisini dövdüğünü gözlerimle gördüm" dedi.
ŞİKAYETİNDEN NEDEN VAZGEÇTİĞİNİ ACI SÖZLERLE ANLATTI
İfadesinin sonunda ise, Cüneyt Sualp, duruşmaya damga vuran sözlerini söyledi. Mağdur olarak dinlenen Cüneyt Sualp, ifadesini tamamladıktan sonra Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’nın, "Şikayetçi misin?" sorusuna, "İki yıldır işsizim. İki çocuğuma bakıyorum. Ödünç para alıp buraya, duruşmaya geldim. O yüzden şikayetçi olmaktan vazgeçiyorum" dedi. Savcılıktaki ifadesinde sanıklardan şikayetçi olan Sualp’in sözleri salonda üzüntü yarattı.
Duruşmada tamir tarama ustası İsmail Hakkı Aksoy ise, tanık olarak dinlendi. Saat 14.30 gibi yanık bant kokusu aldıklarını saat 15.45 gibi de bantların durduğunu anlatan Aksoy, "Bandın çalışması için şalter görevlisi 4 ya da 5 kez girişimde bulundu. Bandın tambur bölümü dönüyordu ama lastik olan kısmı dönmüyordu. Bunun üzerine görevli, motora bakmak için aşağıya indi. Bu anda da yoğun bir duman geldi" dedi. İsmail Hakkı Aksoy, bant görevlisini de dumanın içerisinden kendilerinin kurtardığını söyledi. İfadenin tamamlanmasından sonra Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya öğle arası verdi.
AVUKAT, YALAN TANIKLIKTAN İŞLEM YAPILMASINI İSTEDİ
Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 46 sanıklı davada, işçilerin ifadelerinin alınmasına öğleden sonra da devam edildi. Duruşmanın bu bölümünde ilk olarak, ocakta emniyet ekibinde külcü olarak çalışan Mustafa Demir, dinlendi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı tarafından yemin ettirildikten sonra tanık olarak ifadesi alınan Mustafa Demir, 4’üncü bantta çalıştığı sırada, oranın görevlisi şaltercinin banda su tuttuğunu, ancak neden bunu yaptığını ise bilmediğini söyledi. Ocakta elektriklerin gitmesiyle, telefonların çalışmadığını anlatan Demir, "Aşağıdan duman geldiğini görünce temiz havaya kaçıp kurtulduk. Ocakta revir dışında bir yerde de yangın tüpü görmedim" dedi.
SORULARA SIK SIK HATIRLAMADIĞI YANITI VERDİ
Duruşmada tanık olarak daha sonra aynı birimde görevli Mesut Efe’nin dinlenmesine geçildi. Kül borusu altındaki taşı çıkartmaya çalıştığı sırada, duman gördüğünü, arkadaşlarıyla kaçmaya çalıştıkları yönde de, önlerine duman çıktığını ifade eden Mesut Efe, "Bu dumanın içinden geçip temiz hava bölümüne çıktık" dedi.
Faciadan sonra yaşadığı şokun etkisiyle, uyku problemi yaşadığını, psikolojik tedavi gördüğünü, konuya ilişkin birçok ayrıntıyı da hatırlamadığını savunan Mesut Efe’nin, kendisine yöneltilen sorulara sık sık "Hatırlamıyorum" diye yanıt vermesi, sanık avukatlarının tepkisini çekti. Tutuklu sanıklardan Ertan Ersoy’un avukatı Murat Yıldız, sorulara bu şekilde yanıt vermekten kaçındığını ileri sürdüğü Mesut Efe, hakkında ’yalan tanıklıkta bulunmak ve delilleri gizlemek’ suçundan savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, bu talebin ara kararda değerlendirileceğini, kaydetti.
Mağdur olarak dinlenen Mithat Özer ise, bant durduktan sonra koku ve dumanı hissettiklerini, dumanın artmasıyla da, temiz havaya geçtiklerini söyledi. Mithat Özer, sanıklardan da, şikayetçi olmadı. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı, duruşmayı 18 Aralık Cuma gününe erteledi. (DHA)
Soma Faciası
Soma Faciası, 13 Mayıs 2014'te Türkiye'nin Manisa ilinin Soma ilçesindeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin ölümüyle sonuçlan madencilik kazası. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. Soma Holding şirketlerinden Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında, patlamaya elektrikli ekipmanların sebep olduğundan şüphelenildi. Yangın, vardiya değişimi sırasında meydana geldi ve 787 işçi patlama sırasında yer altında kaldı. Enerji Bakanı Taner Yıldız, 17 Mayıs 2014 tarihinde yaptığı açıklamada, toplamda 301 kişinin hayatını kaybettiğini ve içeride kimse kalmaması sebebiyle kurtarma çalışmalarının sona erdiğini açıkladı.
Türkiye'de madenciler, 2013 yılı sonunda ülkedeki tehlikeli çalışma koşullarını protesto etti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, ilgili madenin güvenliğinin araştırılması teklifini facianın gerçekleşmesinden yalnızca yirmi gün önce reddetti. Facianın gerçekleşmesinden sonra Türkiye'de üç günlük ulusal yas ilan edildi. Ülke halkı faciadan dolayı çeşitli tepkiler gösterdi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Soma'da protestolara maruz kaldı. Ayrıca, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde iki gün ve Pakistan'da bir gün ulusal yas ilan edildi.