ANKARA (İHA) - OECD tarafından yayınlanan 'Ekonomik Görünüm Raporu'nda Türk ekonomisinin olumlu gelişmeler gösterdiği, ancak sağlıklı bir yapıya kavuşmadığı tespiti yapıldı.
Raporda, herhangi bir iç ya da dış sebepten, mevcut durum ile ekonomideki kazanımların ve düşük faizlerin tersine dönebileceği, ekonominin istenmeyen bir yola girebileceği uyarısı da yer alıyor. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından yayınlanan aylık dergi Bilanço'da OECD'nin hazırladığı Ekonomik Görünüm Raporu'na yer verildi. Raporun Türkiye bölümünde, 2003'teki büyümenin güçlü olduğu ve 2004 ile 2005'te yüzde 5'in üzerinde devam edebileceği kaydedildi. Büyümenin ihracattan kaynaklandığı, tüketici ve iş dünyası güveni ile geliştiği, reel faiz oranlarının düşmesinde de makroekonomik gelişmelerin etkili olduğu belirtildi. Raporda, Türkiye'nin maroekonomik istikrarı korumak için mali politikalar ile para politikalarını devam ettirerek kalkınmayı sürdürmesi gerektiği tavsiyesinde bulunuldu. Ayrıca, kamu sektöründe olduğu kadar, finans, emek ve altyapı piyasalarında yapısal reformları güçlendirerek ve yürürlüğe koyarak, ekonominin potansiyelini tam olarak kullanmak ve geliştirmek için hareket edilmesi gerektiği ifade edildi.
Raporda, hükümet harcamaları ve yatırımdaki kısıtlama ve artan ithalat nedeniyle ticaretin net eksi katkısının büyümeyi engellemediği bildirilerek, "Mevcut cari açık Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'nın (GSYİH) yaklaşık yüzde 3'üne ulaştı, fakat kısa dönem sermaye akışları, hükümetin dışardan borçlanması ve dövizdeki düşüş ile kolayca finanse edildi. Buna karşın, yabancı direkt yatırımların akışındaki küçüklük, dış finansmanın yapısal zayıflığını olumsuz etkiledi" denildi. Paranın yeniden değerlendirilmesinin de yardımıyla, yıl sonu enflasyonunun yüzde 20'lik 2003 hedefinin altında kaldığının belirtildiği raporda, bunun para politikalarının güvenilirliğini güçlendirdiği ifade edildi. Raporda 2004 için yüzde 12 ve 2005 için yüzde 8 olan enflasyon hedefinin de ulaşılabilir göründüğü vurgulandı.
Merkez Bankası'nın, paranın yeniden değer kazanmasına rağmen sıkı para politikasını devam ettirdiği ve faiz politikalarını Mart 2004'te sadece yüzde 20, yani reel olarak yüzde 10 düzeyinde kesinti yaptığı belirtildi. Mali hedeflere, GSYİH'nın yüzde 6 üzerinde gerçekleşen ilk bütçe fazlası ile neredeyse ulaşıldığı vurgulanarak, hükümetin aynı performansa 2004 için de ulaşmaya kararlı olduğuna dikkat çekildi. Aralık ayında yapılan asgari ücret ve emekli maaşlarındaki artışın yüksek olduğu ifade edilerek, yılın ilk iki ayı için bütçenin üstüne çıkmasına neden olduğu ve bütçede erken bir revizyonu zorunlu kıldığı belirtildi. Raporda, akaryakıt, alkol ve tütün vergilerinin arttırılarak, yüzde 13 daraltılan altyapı yatırımları da dahil olmak üzere 2004 için bütçe disiplinine uyulacağının beyan edildiği de bildirildirilerek, bu tür bir mali revizyonun, nitelik olarak tatmin edici olmasa da hükümetin mali hedeflerine ulaşacağının sinyalleri olduğu kaydedildi. Raporda, "Sonuç olarak, iç piyasadaki faiz oranlarındaki düşüş gibi, Türkiye'nin uluslar arası piyasalardaki risk notu düşmüştür. Son yıllardaki tüketici kredilerindeki ivmeye ulaşılamamış olsa da düşük reel faizler ve reel ücretler ve karlardaki artışın etkisiyle, iş yatırımları ve harcama ivme kazanmıştır" denildi.
"İŞSİZLİK HALA SORUN" Raporda, güçlü para değerlenmesinin bir sonucu olan rekabetin korunmasına yardımcı olan kamu ve özel sektördeki yeniden yapılanma ve beraberinde reel ücretlerdeki üç yıllık düşüşün, 2003 yılında işsizliği azalttığı kaydedildi. Toplam işsizlik oranının yüzde 10 civarında sabit kaldığı, fakat bunun işgücündeki geçici azalmadan kaynaklandığı ifade edildi. Şehirlerdeki işsizlik oranı yüzde 15'e yaklaşırken, 2003 sonunda eğitimli gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 30'un üzerine yükseldiği belirtilerek, iş gücündeki her yıl en az yüzde 1.8'lik artış trendinin, iş sahası yaratma ihtiyacı üzerinde daha fazla reform yapma ihtiyacını ortaya çıkardığı vugulandı. Türk ekonomisinin geleneksel olarak işgücü piyasasındaki dengesizliklere, kayıtdışı istihdamın (yüksek vergiler ve sosyal güvenlik kesintilerinden kaçınma) payının giderek artmasıyla karşılık verdiğine dikkat çekilen raporda şu ifadelere yer verildi: "Yüksek vergi ve sosyal güvenlik yükü nedeniyle toplam istihdamın yarısından fazlası kayıtdışı. Bu yüzden, işgücü piyasasını düzeltmek ve yasal istihdamı teşvik etmek için işgücü piyasası ve işçi vergileri üzerinde acil reformlar yapılması gerekiyor. Sürekli sağlıklı büyüme beklentileri, hükümetin yapısal reform gündemindeki istekliliğinin devam edeceği varsayımına dayanıyor. Hem bütçe dengelerinin kısa dönemde istikrarı hem de vergi ve kamu harcamalarının sosyal eşitliği ve kalkınmayı desteklemesini sağlamak amacıyla şu anda başlamış olan mali kurumların yeniden şekillendirilmesi, hızla uygulamaya konulmalıdır. En iyi kalitede kamu hizmetlerine ihtiyaç duyulmakta ve harcamaların yeniden tahsisi gerekmektedir. Bankacılık, alt yapı ve özelleştirme reformlarının tamamıyla uygulamaya konulması, iş çevresini uluslararası ve yerli yatırımcılar için daha cazip hale getirecek ve bu da istihdam ve büyüme üzerinde pozitif etkiler yapacaktır. df0er kazanmasına rağmen sık
GSYİH'nın yüzde 5 üzerinde bir oranda büyümeye devam etmesi bekleniyor. Fakat bu oran, artan iş gücü hızıyla ve işsizlik sorunlarını karşılayabilecek bir ivmenin altındadır. Görünüm yükselme ve düşüş eğilimlerine göre değişecektir. Eğer otoriteler, makroekonomik ve yapısal reformları uygulamada tam anlamıyla başarılı olurlarsa, direkt yabancı yatırımcıların akışıyla özellikle de 2004 sonundan önce, AB ile müzakerelerin başlamasıyla ilgili pozitif bir sinyal ile artı bir büyüme sağlanabilir. Buna karşın, herhangi bir iç ya da dış sebepten aşarı zayıflık, mevcut değer artışlarını ve düşük faizleri tersine çevirip, ekonomiyi istenmeyen bir yola itebilir".