Öfke, stresin çıktısı hatta dışavurumudur. Korku, üzüntü, sevinç gibi temel duygulardan bir tanesidir. Yaşamımızı sürdürebilmemiz için adaptif davranış geliştirmemizi sağlar. Öfke sayesinde esasında kendimizi alarm moduna alarak, bir takım sorunlarla kolayca başa çıkabiliriz. Bununla birlikte öfkenin fazlası kişiye zarar vererek, durdurucu, engelleyici tepkiler vermesine yol açabilir.
Öfke, dibi başka duygularla dolu olan bir durumdur. Öfkenin altında fark edilmemek, reddedilmek, engellenmek, kısıtlanmak ve kurallar tarafından boğulmak gibi farklı hisler yatmaktadır. Bundan dolayı, öfkeyi incelerken, öfkenin altındaki kök duyguları analiz edip kişiye başa çıkma yollarını kazandırmak gerekir.
Öfke durumunda vücudun verdiği tepkiler genellikle fizyolojik ve psikolojik tepkiler olmak üzere iki kategoride incelenir. Bu tepkiler dikkate alındığında öfke ve korkunun reaksiyonlarının birbirine benzerlik gösterdiği görülür. İki duygu durumunda da vücudun birden yükseldiği hissini taşıdığı ortaya konulur.
Kişi öfkelendiğinde nefes alışverişinde hızlanma, vücudun her yerinde yanma, kızarıklık hissi, yumrukları sıkma, kaş çatma, tüm kasların geriliminin hızla artması, kalp atış hızının birden bire yükselmesi gibi reaksiyonlar kendini gösterir. Psikolojik tepkilerde ise, aniden dikkat kaybı, el ve ayaklarda koordinasyon bozukluğu, dalgınlık hissi ve kararsızlık görülebilmektedir.
Erkekler sıklıkla saldırganlık, çatışma, yumruk atma ve bağırma gibi yöntemlerle öfkelerini dışa vurmayı tercih eder. Kadınlar ise öfkelendiklerinde bu hissi daha çok arkadaşlarıyla bir araya gelerek, terapiste giderek, yürüyüşe çıkarak ve bakımlarıyla ilgilenerek atmayı dener. Bununla birlikte psikoterapi, yoga, hipnoterapi, farmakoterapi ve çeşitli nefes çalışmaları, öfke kontrolünde etkili yöntemlerdir. Yürüyüşe çıkmak ve soluk alma hızıyla kalp ritmi normale dönene kadar rahatlamak, sorunları alan dışına taşımak öfke kontrolünde yapılabilecek metotlardan bir tanesidir.
Öfkeyi kontrol edememeye başladığımızda ilişkilerimiz temelden sarsılmaya başlar. Bunlardan en temeli bizi ani kararlara itmesidir. Ani kararlara ittiği için fevri davranarak ilişkileri sonlandırmaya yönelebiliriz. Günümüzde evliliğin ilk birkaç yılında boşanmaların hızla artmasının temelinde olan şey ani öfke ataklarıdır. Bununla birlikte işten hemen ayrılma veya uyum sağlamakla ilgili sorunlar olduğu dönemlerde öfke ataklarında aniden parlamalara yol açabilmektedir.
Öfke; aktif ve pasif öfke şeklinde kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Tedavi açısından aktif öfke daha fazla tedavi edilirken, pasif öfke ise düşük farkındalığa yol açmaktadır. Aktif öfke, daha çok dışa vurumu yapılmış olan öfkedir. Saldırganlıkla, çatışmalarla kendini gösteren aktif öfke, buz dağının görünen kısmı olarak karşımıza çıkar.
Pasif öfke; unutma, kaçınma, erteleme gibi davranışlarla kendini gösteren öfke biçimidir. Kişisel iyilik halinde ciddi bir bozulma mevcutsa yani ilişkiler artık bozulmuş, uyku ve yeme düzeninde ciddi sorunlar mevcutsa bu durumda kişi mutlaka tedaviye başvurmalıdır. Erteleme, unutma, dalgınlık, kaçınma gibi bir takım pasif öfkeleriniz varsa, uzun sürede daha büyük sorunlar olarak karşınıza çıkacaktır. Öfkeyi bir arkadaşınız gibi düşünüp, onun gerçekten neye ihtiyacı olduğunu analiz etmeye çalışırsanız, kendinize yardımcı olmak adına yeterince yol katetmiş olursunuz.