Türkiye'de yaşayan Ermenilerin okullarda izletilmesine tepki gösterdiği, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) da dağıtımının durdurulduğunu açıkladığı ‘Sarı Gelin-Ermeni Sorununun İç Yüzü Belgeseli' mahkemelik oldu. 10 yaşındaki kızının "Baba Ermeniler bizi kesti mi?" sorusuyla karşılaşan doktor Serdar Kaya, Bakanlık, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve çocuğunun gittiği okul hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kendi anlatımına göre, Kaya geçen cuma günü Acıbadem'de bir ilköğretim okulunda okuyan 11 yaşındaki kızını almaya gitti. Küçük kız babasına "Ermeniler bizi kesti mi:" diye sorunca şaşıran Kaya, bunu nereden duyduğunu sordu. Kızı da okulda kendilerine ‘Sarı Gelin' diye bir belgesel izletildiğini, oradan duyduğunu söyledi. Babası hemen kızına tüm insanların kardeş olduğunu anlatmaya çalıştı.
Ancak sorular kesilmiyor, kızı, ‘kimin kimi kestiğini' öğrenmek istiyordu. Doktor Serdar Kaya bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ile söz konusu ilköğretim okulu yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunmaya karar verdi. Kaya, dün Üsküdar Adliyesi'nde nöbetçi savcıya verdiği dilekçede sorumlular hakkında ‘Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' iddiasıyla dava açılmasını istedi. "Kızıma tüm insanların kardeş olduğunu anlattım. Sorularının arkası kesilmedi. ‘Anlamıyorum, birileri birilerini kesmiş' diyordu" diyen Kaya, şunları söyledi: "30 yıl önce de ben lisedeyken ‘Ermeniler, Yunanlılar düşmandır' mantığıyla karşılaşıyordum. Hâlâ devam ediyor. Ben evimde çocuğuma şiddet içerikli programlar izletmezken, emanet ettiğim okulda kızımın psikolojisini bozarak, kin ve düşmanlık duyguları geliştirmesine neden olan belgesel izletiliyor. Kişisel olarak mikro ve makro milliyetçiliği lanetlerim. Dünyanın bütün halklarının kardeş olduğunu düşünüyorum. Ermeni konusunda taraf değilim. Beni ilgilendiren çocuğumla ilgili kısmıdır."
Yönetmenliğini İsmail Umaç'ın yaptığı belgeselin MEB'in 25 Haziran 2008'den bu yana, aralarında Ermeni okullarının da yer aldığı tüm il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen emirle okullarda izletildiği, AKP Gençlik Kolları'nın da 22 Temuz seçimlerinden önce belgeselden 75 bin adet alarak dağıttığı ortaya çıkmıştı. Bu arada 500'e yakın Ermeni yurttaş belgeselin okullarda izletilmesine son verilmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup yayımlamış ve belgeselin izletilmemesini istemişti.
Çocuklara izletilen vahşet anılarında yok yok...
‘Sarı Gelin / Ermeni Sorununun İç Yüzü' adlı belgesel ASALA eylemlerinin görüntüleriyle başlıyor. 1915'teki tehcirden ‘yer değiştirme' diye bahsedilirken, ‘aynı kaderi yaşayan' Türklerin bu yaşanmışlığı unutmaya çalıştıkları halde Ermenilerin gündemde tuttuğu belirtilerek, "Bu bilinç, kin ve etnik kökene dayalı. İnsanı cinayete sevk ediyor" deniliyor.
Bir Ermeni akademisyenin, "Benim kardeşimi biri vursa mahkemeye gitmem, elimde tabanca olsa öldürürüm" demesi, Ermenilerin ‘caniliğine' örnek gösteriliyor. Erzurum, Kars ve Iğdır'da kimi silahlı Ermeni grupları tarafından kıyıma uğratılan köylerin görüntüleri aktarılıyor. Buradaki toplu mezarlardan görüntüler veriliyor, katliam anıları aktarılıyor.
Okullarda öğrencilerin de izlediği bu anlatımlara göre, bir gecede 800 Türk boğazlanarak çukurlara atıldı. İnsanlar evlere doldurup yakıldı. Beşikteki bebekler kazanlarda haşlanıp babalarına ‘Kuzu dolması yiyin' denildi. Kadınların ırzına geçildi. Türkler çarmıha gerilip derisi her gün parça parça kesildi. Çocuklar fırınlara atıldı. Kundaktaki çocuklar tavana atılıp beyinleri parçalandı. Camiler yakıldı. Ilıca'da çocuklar baltalarla kesildi. Bir gecede 3 bin Türk öldürüldü.
Dink Vakfı da davacı
Milli Eğitim Bakanlığı'nın dün "Eğitim kurumlarına dağıtımını yeni değil, sekiz ay önce 2008 yılı Temmuz ayında durdurduk" diye açıklama yaptığı belgeseli, Uluslararası Hrant Dink Vakfı da dava etmeye hazırlanıyor. Vakfın bu konuda hazırladığı dilekçede, "Önemli olan, bu vahşet ve şiddet görüntülerinin Ermenilerle özdeşleştirilecek bir duruma yol açılmış olmasıdır" eleştirisi yer aldı.