8 Ocak Cuma günü korucu babasının Kalaşnikof tüfeğiyle intihar etti. Okul ve mahalle arkadaşlarının iddialarına göre, sınıf öğretmeni Resul Keleş, 7 Ocak’ta Meryem’in hoşlandığı bir erkek öğrenciye yazdığı mektubu yakaladı. Meryem’i bütün okula rezil etmekle kalmadı, okul müdürü ile aile birliğine de haber verdi.
Meryem, çalışkan, hırsları olan bir öğrenciydi. Derslerinde çok başarılıydı. “Öğretmen olacağım göreceksiniz” diyordu; annesine, yengelerine, arkadaşlarına. Evin en küçük kızıydı. Babası Muzaffer Sökmen (55) söz vermişti. 8’inci sınıftan sonra lise eğitimi için Doğubayazıt’taki ağabeyinin yanına gönderecekti. Bir sorunu yoktu. Birçok arkadaşına göre ayrıcalıklı da sayılırdı. Arpa ve buğdayın kaderinin o yıl yağan yağmura bağlı olduğu bu çorak köyde, düzenli geliri olan 20 korucu aileden birine mensuptu.
Meryem yaşasaydı, 1 Nisan’da 12 yaşına girecekti. Ama o kadar çok utandı, o kadar çok korktu ki intiharı seçti. Tıpkı 1997 kurban bayramında henüz sekiz yaşındayken ahırda kendini asan kardeşi Necla gibi. Annesi, babası, ağabeyleri, Necla gibi kendisinin intihar nedenini söylemiyor. “Bilmiyoruz, hiçbir sebep yoktu” diyorlar.
Herkes susuyor
Ailesi gerçek nedeni söylemese de arkadaşları, komşuları söylüyor. Meryem, çocuk kalbinden geçen aşk duygularını bir kâğıda yazmıştı. Sınıf öğretmenin yakalaması, okulun ve köyün namus meselesi haline getirmesi Meryem’i intihar ettirdi. Ailesinin namusuna halel getirdiğini düşündü. Öyle ya, mektup okulun, köyün namus meselesi olmuştu. Ödü kopuyordu, babasının, ağabeylerinin kulağına gidecek diye. 8 Ocak Cuma günü okula gitmedi utancından. Annesi Elif Sökmen’e (54), “Bugün ev işlerinde yardım edeceğim. Çamaşır yıkayıp temizlik yapacağım” dedi. Saat 11.00 civarında odaları temizliğe başlamıştı. Evin bahçesinden, okulun önünden geçen babasını Okul Müdürü’nün çevirdiğini, konuştuklarını gördü. Misafir odasına koştu. Altı kat döşeğin altındaki Kalaşnikof’u çıkardı. Mindere oturdu.
Korucu tabiriyle “Ayarı seriye verdi.” Yani tek atışta üç merminin namluya sürülmesini sağladı. Kendini başından üç mermiyle taradı.
Öldüğü odada taziye
Meryem’in öldüğü sırada yengesi ve annesi evdeydi. Ağabeyi Hakan, Cuma namazı için camide, babası da komşu eve başsağlığı ziyaretindeydi. Meryem’in öldüğü odanın kanlı halıları ve minderleri değiştirilmiş, taziye ziyaretine gelenler oturuyor. Babası üzgün ve ketum: “Sekiz çocuğum vardı. İkisi kendini öldürdü, altı kaldı: İki kız, dört erkek. Okutacaktım, söz vermiştim. Geçim sıkıntımız yoktu, bir eksiği yoktu. Mektup meselesinden haberim yok. İftira atıyorlar. Kimse bana söylemedi.”
Ablası da 8 yaşında intihar etmişti
Öğretmen olma hayalleri kuran Meryem Sökmen, geçen hafta korucu babası Muzaffer Sökmen’in silahıyla intihar etti. Nedeni ise korku, utanç, baskı... Anlatılanlara göre hoşlandığı bir arkadaşına yazdığı sevgi notunu, okul müdürü babasına verdi. Meryem’in ablası da 8 yaşında intihar etmişti.
Okul müdürü, öğretmeni savundu
Meryem’in ölüm nedenini araştırmak için gittiğim köyünde, ailesi büyük bir olgunluk ve sükunetle karşılasa da, aynı şeyi Okul Müdürü Harun Türkşen için söylemek mümkün değil. Kendimi tanıttığım anda öfkelendi. Babasını Meryem ile ilgili uyardığı iddiasını reddetti. Etrafımıza toplanan köylülere, öğrencilere dönerek, “Kardeşi Necla’yı da mı biz öldürdük?” dedi. İntihara neden olduğu iddia edilen öğretmen Resul Keleş’in derslere girmeye devam ettiğini, etmemesi için bir neden olmadığını da sözlerine ekledi. “Ne yapmış ki? Ben bu okulun amiriyim. Tabii personelimi savunurum” dese de, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, öğretmen ile ilgili soruşturma başlattı.