Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, sezonun sona ermesinin ardından gündeme dair Anadolu Ajansı'na konuştu. Okan Buruk, Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus'un "Türkiye Ligi masa başında kazanılıyor" sözlerine olay bir sözle cevap verdi. İşte Okan Buruk'un tüm açıklamaları...
Daha önce 'Okan Buruk hakemlerle ilgili konuşuyor, Jorge Jesus konuşmuyor' diyorlardı ama bu daha sonra değişti. Çok fazla lig görmüş bir adam değil. Avrupa'da hiçbir büyük ligde çalışmamış bir teknik adamın Türkiye'yi değerlendirmesi komik geliyor. Icardi, Mertens, Zaniolo değerlendirse anlarım ama Avrupa'da çalışmayan insanın, Türkiye Ligi'ni değersiz bulması komik geliyor. Sevilla maçlarına Fenerbahçe iyi oynadı, Türkiye Ligi'nde bu takım. Başarılı performans sergiledi. Sadece Jesus değil, Türkiye'ye gelen yabancı hocalar hep Türkiye'yi küçümsemiştir. Hiçbiri de başarılı da olamamıştır. Son 16 şampiyon Türk teknik adam! Türk teknik adamların başarısı da küçük görülmüştür. Bunu kırmamız gerekiyor. 16 şampiyonluk yeterli sayı. Premier Lig'i farklı bir yere koyalım. İspanya bile eski havasında değil. Bu sene belki 5-10 maç seyretmişimdir. İtalya Ligi aynı zevkte değil. Almanya aynı. Premier Lig ayrı. En çok para orada, en iyi hakemler orada, en iyi hocalar, oyuncular orada. Türkiye Ligi de bence Avrupa'nın değerli ve önemli bir ligi. Doğru kullanamıyoruz bunu.
Görüştükten sonra ben, sözleşmeyle ilgili hiçbir detaya bakmadım, sonra da bakmadım. Sözleşmemin ne kadar olduğunu bilmiyordum. Aslında artı bir varmış, kulübümüz kullanmış. Sonra bakacağız. Ankaragücü maçı öncesi Erden Bey söyledi. Şampiyonluk sonrası detaylara bakacağız demiştik, kulübümüze teşekkür ediyorum. Sözleşmemdeki opsiyonu kullandılar.
Uzun yıllar altyapı, A Takım, uzun yıllarda A Takım'da yaşadığım başarılar... Çok fazla kupa var. 7 tane şampiyonluk var içerisinde, UEFA Kupası, Süper Kupa var. Başarılar içerisinde bu ortama hazırlanan bir futbolcu oldum. Teknik direktörlük kariyerine başlayınca da aklınızda hep Galatasaray oluyor. Bunun bana nasip olması çok doğru bir zamanlama oldu. Yeni bir yönetim geldi, kafa olarak çok uyuştuk. Erden Bey, başkanımız, yönetim kurulumuz çok değerli insanlardan oluşuyor. Hep 'inşallah doğru zamanda olsun' derdim, oldu. Benim için çok büyük mutluluktu. Bekliyordum, ne zaman olacağını bilmiyordum.
Florya'da en üst kattaki teknik direktörlük odasında benim olmam çok büyük bir heyecandı. İlk konuşmada da hedefimizin şampiyonluk olduğunu söylemiştim. Galatasaray'ın başka hedefi olmaz. O dönemde transfer yok, kadro yok, takım ligde 13'üncü olmuş, psikolojik anlamda çökmüş bir takımdı. Değişim gerekiyordu, değişimi doğru yaptık. Getirdiğimiz oyuncular çok doğru ve karakterliler. Burada bir emek vardı. Benim değil, Galatasaray camiasının verdiği bir emek vardı. İçeride biz sportif anlamda kurduğumuz ortam değerliydi. Sadece saha içi değil, saha dışı ortamı da güzeldi. Gelen transferleri karşılamaya gidiş bile çok önemli. Pozitif ortamı başlatmak çok önemli. İlk geldiği andan itibaren Galatasaray'ın ne kadar değerli olduğunu bilebilen oyuncular geldi. Ortama girişleri açısından faydalı oldu. İyi bir program, iyi bir hazırlık. Transferler geç geldi aslında. Lig başladıktan sonra yavaş yavaş oyuncuları oynatabilmeye başladık. Hedef şampiyonluktu, şampiyonlukla bitti. Hedefimize ulaşmamın mutluluğunu yaşıyorum. İnsanların bize yüklediği sorumluluğunu, sokakta sevinmesini, bizle beraber her şeyi yaşamalarını gördüğüm için ayrıca mutluyum.
Birçok rekor kırdık. Her geçen gün bir şey öğreniyorsun. En etkileyici olanı 14 maçlık galibiyet serisi. Lig tarihinin en uzun serisi. 3 tane de kupa maçı vardı, 17 maçlık total bir seriydi. Bu çok etkileyiciydi. Bu yıllarda çok daha zor. 20-30 yıl önceye göre daha zor lig. Ligde bu puan ortalaması da 30 yılın en yükseği, öyle okudum. Puan ortalaması, galibiyet sayısı olarak bu yılların rekorunu net bir şekilde kırdık. Hedefimiz şampiyonluk bizim dedim. Rekorları kırmaya çalışmadık. Kazandıkça rekorlar kırdık. Bu rekorları da hep bana söylediler. Benim adımı söyleyerek söylediler ama çok doğru olan şey, benim sahiplenmem değil de Galatasaray camiası olarak kırdık. Yaşadığımız her galibiyette herkesin payı var. Tribündeki seyircinin, başkanımızın, yönetimin, camianın, taraftarın payı vardır. Biz bu rekorları hep beraber kırdık. Teknik adam olarak benim ismim, oyuncular yazılacak ama Galatasaray camiası kırdı bu rekoru. Bu rekorlar bizi mutlu etti, motive etti, bir sonraki maça daha yüksek performansla çıkardı."
Galatasaray - Fenerbahçe maçları çok önemlidir, değerlidir. Şampiyon takım bazen derbilerde yenilir, burukluğunu yaşar. Fenerbahçe'ye karşı içeride, dışarıda 6 gol atıp gol yemedik. Rakibimiz iki maçta da domine ederek kazandık. Daha farklı skorlarla da bitebilirdi. Şampiyonluk sonrası kutlama öncesi Fenerbahçe'yi yenmek, camiamızın sevincini 2 katına çıkarttı. Beşiktaş ve Trabzonspor'a karşı iç sahada kazandık. Tek mağlubiyetimiz Beşiktaş'a karşı deplasmanda oldu. Bu sene lige hükmeden, domine eden bir Galatasaray vardı. Şampiyon olabilirsiniz ama çok fazla zorlanıp, rakip hatasıyla şampiyon olabilirsiniz. Bu sene kimse hata yapmadı. Biz 88 puana ulaşıp şampiyon olduk. Bu Galatasaray'ın kalitesini, inanmışlığını, motivasyonunu gösteriyor. Lig de çok kaliteliydi. Rakiplerimizin kadrolarında da çok önemli oyuncuları vardı. Bu sene kalite olarak son yılların en iyi liglerinden biriydi. Galatasaray, bu sezon Süper Lig'e kalite ve fark kattı. Galatasaray'ın getirdiği oyuncular, ligin marka değerini çok yükseltti.
Şöyle zor; transferler geç geldi, adapte olmak, bizim oyuncuları oyuncuların bizi tanıması... İlk yarıdaki fikstür zordu. İlk 10 haftada 6 deplasman, 3 iç saha ve 1 hafta bay vardı. Zorlu bir fikstürdü. Biz o 10 haftayı aslında puan farkı 5 olarak geçtik. Genel olarak baktığımızda o döneme göre biz daha fazla puan toplayabilirdik ama genel olarak baktığımızda kötü bir senaryo değildi. Bizim için en zor fikstür, Dünya Kupası öncesi maçlarıydı. Karagümrük, Beşiktaş, Başakşehir maçlarıydı. O 3 maç kırılma anıydı. 3 galibiyet, oyun ve skor, gerçekten etkileyiciydi. Fenerbahçe de puan kaybetti, fark 2'ye düştü. Dünya Kupası arasına çok motive gittik. Lig genelinde çok sakatlık yaşamadık. Bu da önemliydi. Atletik performans ekibi, tüm heyet, doktor, sağlık ekibi... Onlar da gerçekten takıma çok büyük değer kattılar. Çok az sakatlık yaşadığımız bir sene. Bu da hem çalışma metodları, antrenman bilimi anlamında, sahada da yüksek tempoda ve baskıda oynadık, bu seneyi az sakatlıkla geçirmek önemliydi.
Dünya Kupası sırasında Sergio Oliveira ve Mauro Icardi'de oldu. Lig tekrar başladıktan sonraki birkaç hafta zorlandık. Ritme girdikten sonra yine takım olarak bu sefer ülkemizin yaşadığı deprem felaketi oldu. Bizi derinden yaraladı, psikolojimizi farklı bir yere götürdü. Zor haftalardı. Bu kadar uzun bölümde, performans olarak hep en üstü yakaladık. Bu da önemliydi.
TFF her zaman iyi niyetle bir şey yapmaya çalışıyor. MHK değişiyor, kısa sürede hakemleri rahat ettirecek bir model bulunalı. Eskiden 3-4 tane derbi yönetecek hakem çıkardı, bu sayı azaldı. Hakemlere şans verdikçe, genç isimler eklendikçe, inşallah hakemlik camiası iyi yere gider. Canınız yandığı için bağırıyorsunuz. Bir maçtaki hata, 3 puanını götürebiliyor. Başkanlar, teknik direktörler hakem hatasında görevini kaybedebiliyor. VAR teknolojisinin olduğu dönemde, hakemler sorumluluk almalı. Kendilerine güvenmeli. Yarı otomatik ofsayt sistemi de geliyor. Neredeyse yakında maçları robotlar yönetecek. Avrupa'daki hakemler kendilerine güveniyor, burada korkuyorlar. Biz telefondan görüyoruz, VAR görmüyor. Hakemler kötü niyetli değil ama hatalar kimsenin hoşuna gitmiyor.
İyi insanların olduğu bir ortam. Bu çok önemli. Birbirini seven, değer veren insanlar... Transferler de çok önem taşıyor. Transfer döneminde alacağımız her oyuncu için Erden Bey'in yurt dışında çalıştığı bir firma vardı. Karakter analizi de yaptırdık. Ayrıca, hepimizin Avrupa'da ve dünyanın her yerinde ulaşacağımız insanlar var. O insanlara karakter ve kişiliğiyle ilgili geri bildirim aldık. Sorunlu mu, sorunsuz mu, uyacak mı baktık. Beklediğimiz şeyler çıktı. Florya'daki ortam çok sıcaktı. Personel de sahip çıktı. Herkes birbirine yaklaştı, sahip çıktı. Öyle bir ortam oluştu. Ben kişisel olarak hayat felsefem saygı ve sevgidir. Oyuncum ve tesisteki herkes çok değerlidir. Ekibimi de çok yönlendirdim bu konuda. Başkanımızın yarattığı ortam, Erden Bey'in sürekli Florya'da olması ve yaptığı organizasyonlar oldu. Kazanmak da oyuncuları birbirine yaklaştırıyor. Kazandıkça da oyuncular birbirine yaklaşıyor. Beni en çok mutlu eden takım otobüsünde çalınan marşlar, tezahüratlar, camlara vurmalar, oradaki ortamdı.
Her şey sevgi değil tabii. Taktikler de var. Antrenmanda çalışmadığınız hiçbir şeyi oyuncudan istemeyezsiniz. Önde baskıyı hep çalıştık. Bunu en az yapabilecek oyuncu tiplemesi olarak Juan Mata, Mauro Icardi bile çıkardı. Kerem'in özellikle bu performansında iyice yükselen bir performans oldu. Bence oyunu çok doğru oynadı. Son bölümde Icardi ile olan iletişimi çok değerliydi. Kerem için de gol atmak veya gol attırmak değil, Galatasaray'ın kazanması ön plana çıktı. Dünya Kupası arasında Kerem'e kaptanlık verdik. Lige yaptığı etkide aldığı rol... Liderlerden biri oldu. Türk oyuncuları yönetmesi, diğer oyuncularla ilişkileri... Kerem kaptanlık rolünü doğru kullandı. İnşallah uzun yıllar kaptan olarak Galatasaray'a hizmet eder.
Galatasaray'ı tekrar Şampiyonlar Ligi'nde görmek en büyük hedefimiz. Lig başlayacak. Yine şampiyonluk hedefleyeceğiz. Lig, Avrupa ve kupa olacak; 3 kulvar. Daha yoğun tempo, daha çok maç. Ligde 20 takım 38 maç. Türkiye Kupası. Avrupa. Kadro genişliğini doğru planlamamız lazım. Hedefimiz Galatasaray'ı, bundan önceki yıllarda olduğu gibi Avrupa'da başarılara sürüklemek.
Elimizdeki kadroyu koruyabildiğimiz kadar korumak. Bazen mümkün olmuyor. Oyuncular gitmek istiyor, teklif geliyor. Ligi aynı 11'le devam ettirdik mümkün olduğu sürece. Kiralık oyuncular olan Rashica ve Icardi'yle yola devam etmek istiyoruz. Onlar bizim için ilk hedeflerimiz. Onları tekrar bu kadroda tutmak istiyoruz. Avrupa çok erken başlıyor. Elimizdeki en iyi kadroyla Avrupa'da olmak gerekiyor. Yapacağımız transferleri yetiştirmek gerekiyor. Bu maçlara bir arada çalıştıkça daha iyi oluyor. Türk futbolunun en büyük sorunlarından biri, kadro oluşmadan ön elemelere çıkmaktır.
İstediğimiz, belirlediğimiz oyuncular var. Görüşmeler sürüyor. Geçen seneden çok daha avantajlıyız. 24 Haziran, oğlumun doğum gününde imzayı atıp işe başladım. Haziranın başındayız. Bu sene işimiz daha kolay. Transfer işi kolay değil, zor. Her istediğiniz oyuncuyu buraya getiremiyorsunuz. Premier Lig'den, Serie A'dan oyuncuyla görüşüyorsunuz o ligde takım bakıyor önce. Oyuncuların kararları zaman alabiliyoruz. Lucas Torreira ilk istediğim oyuncuydu. Listemde ilk sıradaydı. 15 milyon eurolardan bahsedilirken 1 ay sonra çok daha uygun rakama aldık. Bu tip transferler, gecikebiliyor, beklemek gerekebiliyor.
Önce Icardi ve Rashica, sonra diğer mevkilerle ilgili çalışma var. Bütün mevkilere çalışma yaptık. Yarın öbür gün ayrılan, teklif gelen olur. Çok değişiklik istemiyoruz ama bazen elinizden bir şey gelmiyor.
Joao Felix, Tielemans, Aubameyang... Seviye bu mu olacak?
Net katkı sağlayacak önemli oyuncular alacağız. Önemli olan takıma katkı sağlayacak oyuncular. Hem fiziksel anlamda, hem de camiaya hava getirecek transferler yapmak istiyoruz. Bunu biz mantıklı bir şekilde yapıyoruz. Bu da çok önemli. Mantıksız paralarla önemli oyuncuları getirirsiniz, katkı sağlamaz. Erden Bey'in çalışmaları var. Bizim istediğimiz oyuncular üzerinden Erden Bey direkt görüşme yapıyor. Kulübe maksimum katkı yapacak, bütçeyi rahatsız etmeyecek oyuncular istiyoruz.
Şu an bir Suudi Arabistan rüzgarı var. Çok yüksek rakamlarla transferler başladı. Çin bunun 4-5 misli daha düşük fiyatlarla tüm futbol piyasasını etkiledi. Ora bitti, Suudi Arabistan başladı. Oyuncuların kafasında şu düşünce olabilir; 'Suudi Arabistan'dan ne kazanırım, oradan bir talip olur mu' var. Özellikle 'free' oyuncularda bu var. Tielemans, çok iyi bir oyuncu. Herkes ister. Oyuncuların kafasında Suudi Arabistan oluşmuştur.
Alt ligleri izliyoruz, takip ediyoruz. Bu sene Türk olarak ön plana çıkan oyuncu olmadı. Şu anki liste içerisinde düşündüğümüz bir oyuncu yok. Türk sayımız da çok iyi. Son maça ilk 11'de 5 Türk oyuncu vardı, 6'ıncı olarak kenardan Yunus geldi. Önümüzdeki sene bu oyuncularla devam etmek istiyoruz. Türk sayımız uygun. Mevkisel olarak çok oyuncu almak istemiyoruz. Bir yandan da benle yaklaşık 10-12 oyuncu, altyapımızdan antrenmanlara çıktı. Hep onları takım içinde tuttuk. Baran, Hamza, Efe, Ali Turap, Caner oynadı. Birçok oyuncu bizle birlikte hep. Tabii ki Türkiye'nin birçok yerinden oyuncu seyrediyoruz ama kendi akademimizden oyunculara öncelik veriyoruz.
Kiralıktan gelecek Taylan, Emre; yabancı oyuncu Mostafa Mohammed, Morutan, Cicaldau geri dönecek. Bu anlamda da hem genç hem de potansiyelli yabancılar geri dönecek. Değerlendireceğiz. Santrfor olarak Mostafa'yı değerlendirmek istiyoruz farklı bir şey çıkmazsa. Mauro geri döndü, Bafe ayrıldı.
Bafe bize katkı sağladı. Kişilik, karakter ve takım içinde aldığı rolle. Sezon başladığında attığı goller bize önemli puanlar kazandırdı. Şampiyonlukta rolü vardır. Türk futbolunda sevilen biridir. Hizmetlerinden ötürü teşekkür ediyorum. Son güne kadar çalışmayı bırakmadı ve bize hizmet etti.
5 futbolcuya teklif geldiğini söyledi başkan? Takımda kalmaları için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
İyi sezon geçirdik. Teklif gelmesi normal. Bazı mevkilerde oyuncu bulmak zor. Benim önceliğim oyuncularımın benle olması. Bir teknik adam kadrosunun bozulmasını istemez, takviyeler ister. Kulübümüzün alacağı, rolü, düşüncesi, menfaati. Avrupa'da başarı için oyuncularımızı tutmak istiyoruz.
Sacha Boey, bizle kampı geçirmedi. Devamında bizle oldu. Formayı aldı ve sezon sonuna kadar muhteşem performans sergiledi. Her antrenmanda çok çalıştı. İyi insan ve iyi karakter.
Sacha Boey, antrenman öncesi ve sonrasında ekstra çalıştı. Orta ile ilgili hep çalıştı. Nelsson ve Abdülkerim harikaydı. Barış Alper, Kazımcan, Berkan son maçı muhteşem oynadı. Yunus sezon içinde hep iyiydi. Az şans verebildik. Mevkisindeki oyuncular Rashica ve Zaniolo çok iyiydi. Sergio, Mertens, Oliveira çok iyiydi. Birçok oyuncuyu sayabiliriz ama aynı oyuncuların üstüne 3-4 takviye yaparak devam etmek önemli.
Yaşadığım duygusal anlar, gözyaşlarım Ali Yiğit içindi, onun mutluluğuydu. Onun sevinci benim için çok önemliydi. Onun için çok çaba sarf ettim. Ali Yiğit ile zor bir süreç geçirdik. Galatasaray seçimi olduğunda oyları sayardı, kim başkan olacak, kim bizle çalışır, onları hesapladı, onları konuştu. Transfer hazırlıkları yaptı, oyuncu seyretti. Bu sene onun takım içerisindeki oyuncularla iletişimi, tüm heyetle tesise enerji katması... Cenk Ergün'ün oğlu Efe hep orada oldu. Bafe'nin oğlu geldi. Bizim eski oyuncumuz Dany'nin, diğer oyuncuların çocukları geldi. Tesis içerisinde aile ortamı olması, çocukların gelmesi... Ben bunun her zaman pozitif kaktı sağladığını düşünürüm. Çocuklar önemlidir.
Başta oğlum için ve onun dışında tüm Galatasaraylıların çocukları için sevinçliyim. Takım tutma aşamasında olan birçok çocuk Galatasaray'ı tutacaktır. Bu sene önemliydi. Cumhuriyet'in 100. yılında 23. şampiyonluğu kazandık. 2024'te de 24. şampiyonluğu yaşarız inşallah.
Galatasaray camiası, özellikle son yıldaki birlikteliği sürdürdüğü takdirde başaramayacağı şey yok! Her şeyi başarabilir. Geçen seneki birlikteliğimiz, camianın, kongre üyelerinin, divandaki üyelerimizin, onun yanında taraftarımız her zaman stadyumu full şekilde doldurdu. Galatasaray taraftarının değerini çok net biliyoruz. Onlarla beraber çok iyi performans sergiledik. 2. haftadaki yenilgi dışında iç sahada hiç yenilmedik.