HABER

Okul öncesi eğitim zorunlu hale gelecek

Okul öncesi eğitim zorunlu hale gelecek

ANTALYA (İHA) - Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü Remzi İnanlı, Türkiye'de okul öncesi eğitimin 2013 yılına kadar kademeli olarak zorunlu hale getirileceğini bildirdi.

Özel Okullar Birliğince bu yıl 6.'sı düzenlenen Okul Öncesi Eğitim ve Öğretmen Eğitimi Sempozyumu bugün Antalya Sheraton Otel'de başladı. Sezpozyuma, Özel Okullar Birliği Temsilcilerinin yanı sıra akademisyenler ve öğretim görevlileri katılıyor. Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürü Remzi İnanlı burada yaptığı konuşmada, okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekerek, "Okul öncesi eğitimin önemi Türkiye'de çok geç anlaşılmıştır. Bu nedenle AB ülkelerinin çok gerisindeyiz" dedi. Türkiye'de özel eğitimin uzunca bir süre, "bakım ağırlıklı yer, çalışan anne babaların çocuklarının gittiği yer" olarak algılandığına ifade eden İnanlı, "Bu dönemde zoru başardık. Okul öncesi eğitimi Türkiye'nin gündemine oturttuk" dedi.

Türkiye'de okul öncesi eğitimde 0-6 yaş arası grupta 8 milyon çocuğun bulunduğu belirten İnanlı, 60-72 ayın kademeli olarak 2013 yılına kadar zorunlu hale getirileceğini bildirdi. İnanlı, okul öncesi eğitimde 17 bin 500 öğretmene ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, Maliye Bakanlığı'ndan bu kadronun alınmasının mümkün olmadığını bu nedenle usta öğreticilerle açığı kapatmaya çalıştıklarını söyledi. İnanlı, "Usta öğreticiler ana okullarında haftada 40 saat, ana sınıflarında 30 saat derse giriyor. Bu da ayda 600-700 YTL anlamına geliyor. Genç kızlarımız bu sayede kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Kız meslek liselerinin çocuk gelişimi bölümleri tam kapasite dolu. Uygulama ile bu bölümlerde bir canlanma da sağladık" şeklinde konuştu.

Sosyal Hizmetlere bağlı bin 400 yuva ve kreş ile faaliyette olan 5 resmi okulun bulunduğunu belirten İnanlı, bunların Milli Eğitim bünyesine alınması için hazırlanan tasarıya destek istedi. Okul öncesinde dil eğitimine de değinen İnanlı, şöyle devam etti:

"Okul öncesinde dil eğitimi yapılmalı mı, yapılmamalı mı? İlköğretimde dil eğitimi 4. sınıfta başlıyor. Biz okul öncesinde bu eğitimi versek, çocuklar, 1., 2., 3. sınıflarda ne yapacak. Zaten liselerde bile İngilizce öğretmen açığı var". Hayata geçirilen projeler hakkında da bilgi veren İnanlı, 36-72 ay grubunda müfredatın yenilenerek, ilköğretim müfredatı ile eşitlik sağlandığını dile getirdi. Özel Okullar Birliği Başkanı Rüstem Eyüpoğlu da konuşmasında sempozyumda bir günün okul öncesine ayrıldığını belirterek, "Türkiye'de okul öncesi eğitimimiz her yıl daha da önem kazanmaktadır.Okul öncesi eğitim bir ülkenin geleceğidir" dedi.

Eyüpoğlu, çocuk gelişiminde en hassas dilimin 0-6 yaş dönemi olduğunu, zeka gelişiminin yüzde 70'inin 7 yaşına kadar tamamlandığını söyledi. Bu yaş döneminde Türkiye'de 9-10 milyon civarında çocuk bulunduğunu kaydeden Eyüpoğlu, "Hızla değişen şartlar, çalışan annelerin oranının yüzde 30'ları geçmesi, bu gruptaki çocuklarımıza bakım ve eğitim gereksinimi yaratmaktadır.En önemli hususlardan biri ise, bu çocuklarımıza sadece bakım ve gözetim hizmeti verilmesi değil aynı zamanda iyi ve planlı bir eğitim programı uygulaması gerektiğidir. Bugün bütün dünyada bu gereksinim kabul görmekte ve 0-6 yaş grubunun okul öncesi eğitim dönemi olduğu kabul edilmektedir. Bu dönemde amaç sadece çalışan annenin çocuğuna bakım ve gözetim hizmeti vermek değil, eğitim yoluyla çocuğun zihinsel ve sosyal

gelişimini sağlamak ve hareket gelişimi ile ilgili çalışmalar yapmaktır" diye konuştu.

Eyüpoğlu, okul öncesi eğitime devam eden öğrenci oranının Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya'da yüzde 80, Ukrayna'da yüzde 60, Türki Cumhuriyetlerde yüzde 47, Hindistan'da yüzde 35, Güney Asya'da yüzde 30, Çin'de ve Filipinlerde yüzde 24, Brezilya'da yüzde 14, Kenya'da yüzde 11 ' olduğuna dikkat çekerek, Türkiye'de bu oranın son yıllarda yüzde 20'lere yaklaştığını dile getirdi. Eyüpoğlu, okul öncesi eğitimi vermeyi hedefleyen kurumların tümünün Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması gerektiğini söyledi. Eyüpoğlu, konuşmasında okul öncesi eğitim ile ilgili şu önerilerde bulundu:

"- Ülkemizde program birliği de yoktur. Okul öncesi eğitim kurumları daha önce Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF'in işbirliği ile sınıflandırılarak kreş, anaokulu ve anasınıfı programları hazırlanmıştır. Bu programlar elden geçirilmeli, yenilenmeli veya tamamen yenileri hazırlanmalıdır. Elde edilen programlar ülkemiz genelinde birlikte uygulanmalıdır.
- Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı anaokulu açmak ve işletmek oldukça zordur. Oysaki Sosyal Hizmetlere bağlı çalışan kurumlarda durum oldukça farklı olup kurucular bu yöne gitmektedir. Bu şekilde oluşan haksız rekabete son verilmelidir. Kurumlara aynı standartlara göre açılma ve işletilme şartları getirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı standartlarındaki haksız ve ağır hükümlerde yeniden düzenlenmelidir.
- Bu gün çeşitli kuruluşlarda Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Mezunu, Lise Mezunu veya lisans tahsili yapmış öğretmenler hizmet vermektedir. Üniversitelerimizdeki dört ayrı programdan öğretmen yetiştirilmektedir. (Anaokulu öğretmenliği bölümü, Çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmenliği bölümü, Çocuk gelişimi ve okul öncesi eğitimi öğretmenliği bölümü, Çocuk sağlığı eğitimi bölümü)Ülkemizde hangi kurumda olursa olsun Milli Eğitim Bakanlığının istihdam edeceği öğretmen statüsünde öğretmen çalıştırma zorunluluğu getirilmelidir.
- Bu alanda hizmet veren kurumların tümü Milli Eğitim Bakanlığınca ve eşit standartlara göre denetlenmelidir. Denetim, İlköğretim Müfettişlerince değil konuyu bilen ve özel olarak eğitilmiş müfettişler tarafından yapılmalıdır. Ayrıca özel sektörün ulaşamayacağı, yatırım yapamayacağı özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesindeki dev dir" dedi.
Eyüpoğlu tarafından, diğer bölgelerde de özel sektörün okul öncesi eğitim kurumu açması sağlanmalıdır.
- Kasım ayında yapılan 17. Milli Eğitim Şurası'nda 60-72 aylık çocukları kapsayan bölümün zorunlu hale getirilmesi, genel bütçeden okul öncesi eğitime aktarılan payın arttırılması gibi kararlar alınmıştır. Bu kararlar en kısa sürede hayata geçirilmelidir".

En Çok Aranan Haberler