Sürekli Ağlayan, Tırnak Yiyen, Uyumayan Yeni Okullu Çocuklar İçin Danışmanlık Alın!
Yapılan araştırmaların her beş çocuktan birinin okula uyum sürecinde desteğe ihtiyacı olduğunu ortaya çıkardığını belirten uzmanlar, çocuğu okula yeni başlayan ebeveynlerin çocuklarının tepkilerini dikkatle gözlemlemesi, sebeplerini tespit etmesi gerektiğine dikkat çekti. Uzmanlar, okulların açılmasının üzerinden 2-3 hafta geçmesine rağmen ağlayan, tırnak yiyen, uyumayan çocuklar konusunda da psikolojik danışmanlık hizmeti alınması gerektiğini açıkladı;
Yeni eğitim-öğretim dönemine başlanmasıyla ilk kez okul sıralarına oturan çocuklarda okula uyum sürecinde sıkıntılar yaşanmasının doğal olduğuna dikkat çeken uzmanlar, yapılan araştırmaların her beş çocuktan birinin bu süreçte desteğe ihtiyacı bulunduğunu ortaya çıkardığını açıkladı.
Son yıllarda okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesiyle ve her çocuğun en az bir yıl anaokuluna gitmeye başlamasıyla okula uyum sağlamakta zorlanan öğrencilerin azaldığını ama yine de her sınıfta ağlayan birkaç çocuğun olduğunu vurgulayan Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikolojik Danışmanı Belin Güner Nas, "Bazen birkaç saat bazen de birkaç gün süren bu durum son derece normaldir ve çocuğun ileriki yıllarda sosyal, duygusal, akademik gelişimini etkilemez" dedi.
[
****](gebelik-aile/fikrini-soyle.html)
2-3 hafta ağlıyor, tırnak yiyor, uyumuyorsa dikkat!
Uzman Psikolojik Danışman Nas bir de uyarı yaptı: "Bu durum okulların açılmasının üzerinden 2-3 hafta geçmesine rağmen devam ediyorsa, ağlamalara, alt ıslatma, tırnak yeme, tik, uykusuzluk gibi duygusal tepkiler de ekleniyorsa hemen psikolog ya da psikolojik danışmana başvurulmalı, okul yönetimi ve rehberlik servisiyle de işbirliğine gidilmeli."
2012-2013 eğitim-öğretim döneminde yaşanan sistem değişikliğiyle birlikte hem beş hem de altı yaşındaki çocukların 1'inci sınıfa başladıklarını bunun da aileler ile öğrencilerde heyecanı ve endişeyi artırdığını aktaran Belin Güner Nas, "Çocuğun okula başlaması önemli bir olaydır ama velilerin bu konu üzerinde çocuklarını kaygılandıracak kadar çok durması onların okula uyum sağlamalarını zorlaştırabilir. Burada önemli olan çocukların tepkilerini doğru gözlemlemek sebeplerini tespit etmek ve gerekirse uzmanından destek almaktır" diye konuştu.
Kaygılı anneler, içedönük kişilik yapısı uyumu zorlaştırıyor
Belin Güner Nas, bazı çocukların okula uyum sürecinde zorlanmalarının nedenlerini ise şu şekilde sıraladı:
• Anne-çocuk arasında bağımlı bir ilişki olması, annenin kaygılı kişilik yapısı, ebeveynlerin aşırı koruyucu tutumu,
• Çocuğun özgüveninin eksik olması, kaygılı, içedönük bir kişilik yapısına sahip olması ve sosyal gelişim düzeyinin yetersizliği,
• Çocuğun çekirdek aile dışındaki yetişkinlerle çok fazla karşılaşmaması. Aile içerisinde ilk torun, ilk çocuk olması ve buna bağlı olarak ailede kendisine sınırsız fırsat tanınması,
• Okul öncesi yaşanan travmalar ve olumsuz deneyimler,
• Çocuğun veya ebeveynlerinin yaşamında taşınma, hastalık veya yakın birinin ölümü gibi önemli bir değişimin yaşanması,
• Ebeveynlerin boşanması ya da başkalarıyla evlenmeleri, yeni bir kardeşin olması, maddi sorunlar gibi etkenler, stresli ve dengesiz bir ev yaşamı sürme gibi olumsuzluklar.
Ebeveynlere altın öğütler!
Okula başlamanın çocuk için yepyeni bir deneyim anlamına geldiğini ve ailesinden sonra girdiği ilk sosyal kurum olduğunu anlatan Belin Güner Nas, şunları söyledi: "Çocuk okulda hem birey hem de bir grubun üyesi olmayı öğreniyor. Yaşamına anne ve babasının yanı sıra öğretmen, arkadaşlar gibi yeni kişiler, ders, ödev gibi yeni sorumluluklar giriyor. Tüm bu değişimle nasıl baş edeceği konusunda kafaları da karışık olacaktır. Bu yüzden kimi zaman ağlamalarına sabah mide bulantısı, kusma, ishal, diş, baş veya karın ağrısı gibi şikayetler eklenir. Ama okula gitmeyip evde kaldığında bir, iki saat içinde bu fiziksel sorunlar ortadan kalkar. Ama bazen ağlamaların devam ettiği çocuklar da olur."
Belin Güner Nas , ağlamaların devam etmesi halinde ise ebeveynlere altın değerinde önerilerde bulundu:
• Çocuğun okulla ilgili yaşadığı kaygıları anlamaya çalışın ve nedenleri konusunda bilgi sahibi olmaya çalışın,
• Anne ya da babasının onu okulda bırakırken kaygılandığını hisseden çocuk, kendi korkularının yerinde olduğunu düşünecek; okuldayken veya kendi başına ya da ebeveynlerinden birinin başına bir şeyler geleceği kaygısı yaşayacak ve onlardan ayrılmakta güçlü çekecektir. Bu yüzden tedirgin ve gergin olsanız bile sakin kalın,
• Çocuğun okulda kalmamak için geliştirdiği ağlama, mide bulantısı, annesinin kucağına atılma, kendini yerden yere atma gibi davranış kalıplarını anlayışla karşılamaya özen gösterin. Bu tip davranışları isteyerek sergilemediğini, kendini ifade etmek için farklı bir yol bilmediğini aklınızdan çıkartmayın,
• Çocuğunuza ne yaparsa yapsın, okula gideceğini ve birbirinizden ayrılacağınızı, gözyaşlarının hiçbirşeyi değiştirmeyeceğini kesin bir dille anlatın. Ağlamaya devam ederse de ders zili çaldığında okuldaki koridordan uzaklaşın,
• Okulda çocuğunuzla vedalaşma anını bir seremoniye çevirmeyin, defalarca arkanıza dönüp bakmayın, uzun uzun el sallamayın. Ama ayrılma anını çok kısa tutarak onu huzursuz etmeyin,
• Çocuğunuzla sınıfa girmeyin, derslerine katılmayın, onun sınıfta korkak, sulugöz gibi adlandırılmasına yol açmayın,
• Okulla ilgili 'Sadece iki ders kalacaksın, okul eğlence yeridir' gibi gerçek olmayan bilgiler vermeyin,
• 'Yemeğini yemezsen öğretmenini ararım', 'Dişlerini fırçalamazsan müdüre haber veririm' gibi söylemlerle evin içindeki kuralları da öğretmen koyuyormuş gibi davranmayın,
• Okulda bir problemle karşılaştığında kendi başına halledebileceği konuları ona bırakın,
• Okul, sınıf veya öğretmenle ilgili hoşunuza gitmeyen konuları çocuğunuzun yanında dillendirmeyin,
• Çocuğunuz onu bıraktığınız anda tedirgin görünmeye başlarsa, ona kendini iyi hissedeceğini, herşeyin yolunda gideceğini hatırlatın. Diğer çocukların dostça davranacaklarını, öğretmenin onun, kendi sınıfında olmasını sabırsızlıkla beklediğini söyleyin ve okul biter bitmez onu almaya geleceğinizi ya da servis aracıyla getirileceğini özellikle belirtin,
• Eğer çocuğunuza bir sonraki tenefüse kadar bahçede bekleyeceğinizi söylerseniz ama orada olamayacaksanız ona tutamayacağınız sözler vermeyin ve kaygılarını artırmayın,
• Çocuğunuzun attığı küçük adımları dahi övün,
• Çocuğunuza, öğretmenine güven duyduğunuzu hissettirin ve kendisinin de güvenebileceği mesajını verin,
• Çocuğunuzun okula koşulsuz devam etmesini sağlayın,
• 'Eğer ağlarsan giderim', 'Okula gitmezsen polisler bize ceza verir', 'Acaba bugün okula başlamasa mı?' gibi ifadelerden kaçının,
• Yaşıtlarıyla daha çok vakit geçirmesini sağlayın. Sınıf arkadaşlarını evinize davet edin veya ortak programlar ayarlayın onlarla okul dışında güzel vakit geçirmesini sağlayın,
• Anne-baba olarak aynı görüşte olmasanız dahi kararları ortak alın ve uygulayın. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlığın farkedilmesini ve bunun çocuk tarafından kullanılmasını engelleyin.