Bir film seti için özel olarak hazırlanmış havası veren Hillier Gölü tamamen pembe bir sudan oluşuyor. Hatta gölü ziyaret edenler genellikle bu pembe rengin göz yanılması olduğunu düşünüyor. Ancak gölden bir kova su aldığında pembe rengin korunduğu ve kalıcı olduğu fark ediliyor. İngiliz kaşif Matthew Flinders tarafından 1802 yılında keşfedilen göl, yaklaşık 600 metre uzunluğunda ve 250 metre genişliğinde olup kısa bir kumsala ve okaliptüs ile Hint defnesinden oluşan ormanlar ile çevrilidir.
Hillier Gölü’nün pembe rengi, tuzlu sularında Dunaliella salma türü bir su yosunu bulmayı uman bir grup bilimci tarafından 1950’li yıllarda inceleme yapıldı. Bu yosun çok tuzlu sularda kırmızı pigment üretiyor ve anakaradaki Esperance Gölü gibi Avustralya’nın diğer pembe renkli göllerine renk katıyor.
Hillier Gölü'nün pembe renginin kaynağı kesin olarak kanıtlanmamış olmasına rağmen, bölgedeki diğer tuz göllerinin pembe rengi Dunaliella salina ve Halobacteria mikroorganizmalarının barındırdığı bir pigmentten kaynaklandığı düşünülüyor. Göl suyunun, suda yüzen kişilere karşı herhangi bir olumsuz etkisi olmadığı fark edildi.
Middle Adası’ndaki pembe göl Hillier’e ait ilk kayıtlar ise 1802 yılına kadar uzanıyor. İngiliz denizci Matthew Flinders Sidney’e doğru giderken bu adaya uğrayarak aslında ilk adım atan insan olmayı başardı. Flinder’ın ziyaretinden sonra adaya ticari amaçlarla kısa süreliğine gelip gitmeler oldu. Özellikle 1820-1840 yılları arasında bölgede fok ve balina avcılığı için adaya yerleşim oldu.