Şırnak Uludere’de 34 köylünün, terörist sanılarak öldürülmesinin üzerinden 36 gün geçti, ancak yaşananların acısı ilk günkü gibi devam ediyor. Çocukları ölen aileler, olayla ilgili tartışmaları ve soruşturma aşamalarını yakından izliyor. Köylüleri en fazla üzen şey, “kan parası” adı altında tazminat ödeneceğine yönelik yetkili ağızlardan gelen açıklamalar. Aileler, “Önce failler ortaya çıkarılıp yargılansın, özür dilensin, ondan sonra tazminat düşünülür. Failler ortaya çıkarılmazsa trilyon da verseler kabul etmeyiz” diyor.
Aileler, failler bulunmazsa, Kuzey Irak’a göç edeceklerini kararlı bir şekilde vurguluyor. “Şefkat köprüsü” adı altında köylülerin acısını paylaşmak için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın bir grup kadınla birlikte köye yapacağı geziyi olumlu karşılayan aileler, “Emine hanım soframıza otursun, halimizi görsün; bir saat kalıp gitmesin. O’nu biz koruruz” diyor.
İki kardeş el ele
Ortabağ ve Ortasu köylerinde yakınlarını kaybeden aileler, Milliyet’e geride kalan 36 günü ve duygularını anlattı. Köylüler, uçakların bombalaması sırasında el ele ölen Orhan (13) ve Zeydan (23) kardeşlerin babası Halil Encü’nün evinde toplanarak o anları ve sonrasında yaşananları aktardı.
Halil Encü, bombardımanda ölen iki oğlunun fotoğrafını hiç bırakmadan “kanları yerde kalmasın” diye feryat ediyor ve para değil, oğullarının ölmesine neden olanların yargılanmasını istiyor. Encü, oğlu Orhan’ın bilgisayar almak için kaçağa gittiğini söylüyor.
Başımızın üstünde yeri var
Olayda oğlu Erkan (13), kardeşi Savaş (15) ve kardeşi Hüsnü’yü (26) yitiren, kendisi ise PKK operasyonu sırasında mayına basarak gözlerini kaybeden korucu Mehmet Encü, araya girerek, “Emine hanım gelsin başımızın üstünde yeri var” diyor. Mehmet Encü şunları söylüyor: “O’na anlatacağız ki, eşine anlatsın halimizi. Katillerin ortaya çıkarılmasını istediğimizi söyleyeceğiz. Emine hanımı biz koruyacağız, güvenliğini biz alacağız, korkusuzca gelebilir. Başımızın üstünde yeri var.”
Mehmet Encü, Ak Parti’nin olay karşısında kayıtsız kaldığını, bakanların ise köye geç geldiğini ileri sürerek, kırgınlığını şu sözlerle dile getiriyor: “Bakanlar aynı gece gelmeliydi, AKP ise geç kaldı. Bakanlar da hemen aynı gece BDP gibi gelseydiler, acımızı paylaşsaydılar biz de rahatlardık. Başbakanımızdan, Genelkurmay Başkanı’ndan bu olayı açığa çıkarmalarını istiyoruz. Biz devlete karşı hukuki yolu deneyeceğiz. Eğer Türkiye’de Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı bu olayın peşine düşüp aydınlatmazlarsa biz bu olayı mecburen AİHM’ye taşırız.”
Mehmet Encü kırgın ifadelerini şöyle sürdürüyor: “Vurulan çocuklar Başbakan’ın çocuklarıdır, hepimiz Başbakan’ın çocuğuyuz. Eğer bu olayı aydınlatmasalar demek ki bizim burada yerimiz yok, biz bu ülkenin insanı değiliz, o zaman göç edip gitmek zorundayız. Biz 3 köyü boşaltıp gidersek zararı devlet görür. Aydınlatmazlarsa hepimiz buradan göç ederiz, terk ederiz buraları. Kan parası değil adalet istiyoruz. Tek isteğimiz olayın aydınlatılması. On trilyon da verseler istemiyoruz.” Neçirvan Encü, “Geçim derdine düştük. Daha iki gün önce gençlerimiz kaçağa gitti, askerler yolu tuttu. Az kalsın bir facia daha yaşanıyordu” diyor.
Olayda 13 yaşındaki oğlu Muhammed’i kaybeden Ubeydullah Encü ise yaklaşık 15 gün önce Vali’nin Şırnak Tümen Komutanı ile birlikte kendileri ile görüştüğünü belirterek şunları söyledi: “Vali bize ‘Başbakan’la görüştüm. Size 123 bin TL verilecek’ dedi. Bu özür diliyorum manasına geliyor’ dedi. Valiye dedim ki, ben bu parayı alırsam eşim beni eve sokmaz. Oğlum daha 13 yaşındaydı, oğlumu parayla satmam, bunun failini, emir vereni, bu planı yapanı ortaya çıkarın ve yargılayın dedim.”