HABER

Öldürülen Suriyeli gazetecinin hikayesi: Naji Jerf

Suriye'den kaçarak Türkiye'ye gelen ve Gaziantep'te yaşayan Naji Jerf iki hafta önce sokak ortasında öldürüldü. Jirf'in hikayesini BBC Türkçe'den Rengin Arslan yazdı

Öldürülen Suriyeli gazetecinin hikayesi: Naji Jerf

Rengin Arslan

İstanbul, BBC Türkçe

Öldürülen Suriyeli gazetecinin hikayesi: Naji Jerf

"Emindi, kerimdi, çok iyi bir arkadaştı.”

İki hafta önce Gaziantep sokak ortasında silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Naji Jerf'in 12 yıllık arkadaşı ve meslektaşı Mohammed Mallak, Arapça ile Türkçenin ortak kelimeleriyle tarif ediyor arkadaşını.

Güvenilirdi, cömertti diyor.

Mallak Naji Jerf gibi aktivist ve gazeteci Suriye'de dağıtılan, Türkiye'de basılan Saiedet Souria dergisinin yayın yönetmeni.

İstanbul'da buluşuyoruz öldürülen arkadaşını konuşmak için.

"Güleryüzlü biriydi, enerjikti. Hep gülerdi” diye anlatıyor onu.

38 yaşında öldürülen gazeteci Naji, IŞİD'e karşı yaptığı belgesellerle biliniyor. Ayrıca buğday anlamına gelen Hentah isimli derginin yayın yönetmeniydi.

Gaziantep'te eşi ve çocukları için yemek almaya çıktığı sırada susturuculu silah ile öldürüldü. Gaziantep'te düzenlenen operasyonlar sonucu gazetecinin cinayetiyle ilgili üç şüpheli tutuklandı.

'Güvenliğimin sağlanması zor'Eğer öldürülmesiydi ertesi gün Fransa'ya giden uçağına binecekti eşi ve iki çocuğuyla.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler'in Naji'nin ölümünden sonra yaptığı açıklamaya göre aktivist ve gazeteci, Fransa'ya mültecilik başvurusunda bulunmuş ve Türkiye'nin Fransa Büyükelçiliği'ne yazdığı mektupta can güvenliği ile ilgili kaygılarını dile getirmişti.

Sınır Tanımayan Gazeteciler'in aktardığına göre Naji mektubunda şöyle diyordu: "Şu an Türkiye'de, Gaziantep'te yaşıyorum ve bana ve aileme yönelik tehditlerin artmasından sonra güvenliğimin sağlanması daha da zor, çünkü her şeyin ötesinde ben laik bir kişiyim ve cihatçıların da hedefinde olan İsmaili azınlığına mensubum.”

Türkiye'ye gelmeden önce Suriye rejiminin hedefindeydi. Arkadaşı Mohammed Mallak'ın söylediği biçimiyle: "Rejim onu istiyordu.” 2012 yılının Kasım ayında Türkiye'ye gelmesinin nedeni de buydu.

Naji ve arkadaşları Özgür Suriye Ordusu'nu destekliyor, Esad'a muhalefet ediyor ve her türlü radikal hareketin karşısında duruyordu.

Takma isimle yazılar yazar ve vatandaş gazeteciliği eğitimleri verirken, Suriye rejiminin onu ismiyle aramaya başlamasının ardından Türkiye'ye gelmeye karar verdi. Zira daha önce arkadaşları Suriye yönetimi tarafından tutuklanmış ve bazıları hayatlarını kaybetmişlerdi.

Arkadaşı Mohammed o dönemi şöyle anlatıyor: "2012 yılında arkadaşlarımız rejim tarafından öldürüldü. Eğer bir arkadaşımız rejim tarafından gözaltına alınırsa, birkaç gün sonra ailesi cesedini alın diye aranırdı” diyor.

12 milyon kişinin izlediği IŞİD belgeseliNaji ve ailesi içinse Türkiye'ye geldikten sonra her şey biraz daha kolay olmaya başlamış, kendini daha güvende hissetmişti. Suriye'deyken önce kendi memleketi Selimiye ile ilgili belgesel yapmıştı.

Türkiye'ye geldiğinde belgesel yapmaya devam etti. Ama artık Suriye'de her şey daha karmaşık hal almış ve IŞİD gittikçe daha fazla güç kazanmıştı.

Kendini laik bir Suriyeli olarak tanımlayan Naji, IŞİD'e karşı belgeseller çekmeye başladı. Arkadaşının deyimiyle "devrim” Naji'yi yorulmayan bir aktivist ve çalışkan bir gazeteciye dönüştürmüştü.

Geçen Eylül ayında yayımlanan ve Halep'te IŞİD varlığını anlattığı belgeseli Al-Arabiya televizyonunda en az 12 milyon kişiye ulaşmıştı.

Mohammad Mallak, bu belgeselin yayımlanmasından sonra ölüm, arkadaşına yönelik ölüm tehditlerinin arttığını söylüyor.

Mohammed'e, Naji'nin bu tehditler karşısında korkup korkmadığını soruyorum. "Korkuyordu. Onu öldürmeyi planladıklarını biliyordu. Ama bunu yapabileceklerine inanmıyordu. Yine de onu silahla öldüreceklerini bildiğini söylüyordu. Bir gün, ‘ama yine de silahın sesi korkutucu' demişti.”

Naji IŞİD yönetimi altındaki Rakka ile ilgili bir belgeseli henüz bitirmişti ancak bu belgesel henüz yayımlanmadı.

Suriye'deki savaşı ilk belgeleyenlerdenGazeteci ve aktivist aynı zamanda IŞİD'in Rakka'daki faaliyetlerini aktaran Raqqa Sessizce Katlediliyor (Raqqa Is Being Slaughtered Silently-RBSS) isimli gruba eğitim veriyordu.

Mallak, neredeyse her gün görüştüğü ve birlikte çalıştığı arkadaşıyla birlikte neler yaptığını şöyle anlatıyor: "Naji binden fazla kişiyi vatandaş gazeteciliği yapmaları için eğitmiştir. Yüz yüze eğitim de verdik, Skype ile de eğitim verdik. Suriye'deyken savaşı takip edebilmek için onlarca gazeteci komitesi kurduk. Onlara nasıl televizyon için neyi nasıl yapmaları gerektiğini, radyo gazeteciliğini, nasıl haber yazılacağını öğrettik.”

Mohammed, Naji'nin "Suriye'de olan biteni belgelemeye çalışan ilk kişilerden biri” olduğunu ve Türkiye'yi terk etmeye pek de hevesli olmadığını söylüyor.

Naji Türkiye'de vatandaş gazeteciliği eğitimi veriyor, bir değişim yaratıyor ve 300 bin Suriyelinin yaşadığı Gaziantep'te kendi milletinden insanlarla irtibat halinde kalabiliyordu.

Mohammed, Naji'nin eşinin şöyle dediğini aktarıyor. "Eşi, Naji'nin onları uçağa bindirip geri kaçıp, Türkiye'de kalacağını düşünüyordu. Yaptığı şeyi yapmaya devam etmek istiyordu. Bu devrim içinde kendini buldu. Bunun için hem çok hem de çok dürüst bir şekilde çalıştı.”

Türkiye bugüne kadar Suriyeli basın kuruluşları için güvenli bir liman oldu. Yüzlerce gazete, dergi, radyo Suriye'de savaş başladığından beri Türkiye'den ve özellikle sınıra yakın illerden yayın yapıyor.

CPJ: Suriyeli gazeteciler tedirginAncak Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi Naji Jerf'in öldürülmesinin ardından yaptığı açıklamada Türkiye'deki Suriyeli gazetecilerin, "Türkiye hükümetinin gazetecileri, Suriye'den gelebilecek tehlikelerden korumak için yaptıklarının yeterli olmadığından kaygı duyduklarını” aktarıyordu.

Mohammed ise sohbetimizde bu durumu hatırlatıyordu bana. Türkiye'ye buranın güvenli olduğunu düşünerek geldiklerini ancak "ne orada ne burada” güvende olmadıklarını söylüyordu.

Türkiye'nin Suriye sınırı 900 kilometre. Bu sınır 4 yılı aşan savaş döneminde hem düzensiz göçe hem de militanların geçişlerine sahne oldu.

Geçen Ekim ayına kadar Türkiye'de hiçbir Suriyeli militan gazetecilere yönelik bir tehdit teşkil etmedi. Ancak Ekim ayında RBSS grubundan İbrahim Abdel Kader ve aktivist Fares Hammadi bir apartman dairesinde öldürüldü ve bunu IŞİD üstlendi.

Naji Jerf'in cinayetini ise şu ana kadar hiçbir grup üstlenmedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ise geçen hafta yaptığı açıklamada, Naji Jerf'in adını Türkiye'de öldürülen gazeteciler listesine aldı ve Suriyeli gazetecilerin güvenliğinin önemini vurguladı.

Naji'nin ölümüyle ilgili şüpheliler tutuklanmış olsa da Suriyeli gazetecilerin kendilerini Türkiye'de artık daha güvende hissettiklerini söylemek zor. Bu haber için görüşmek istediğim pek çok gazeteci isimlerinin yazılmaması kaydıyla bile olsa bu konuda yorum yapmak istemedi.

Savaşın içinde ya da savaşa komşu bir ülkede... Suriye üzerine yazmak ve gazetecilik yapmak sınırın iki yakasında da tehlikeli bir iş olmaya devam ediyor.

En Çok Aranan Haberler