HABER

Olli Rehn, TÜSİAD'ın konuğu oldu

İSTANBUL (İHA) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) konuğu olan Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, açılış konuşmasına yazar Orhan Pamuk'un Kar romanından bahsederek başladı. Rehn ayrıca, gösteriler sırasında şiddetin her türlüsünü kınadıklarını, göstericileri polisin sert müdahalesinin Türkiye ile ilgili değerlendirmelere olumlu katkılarda bulunmadığını söyledi. Rehn, "Orhan Pamuk'un son romanı Kar, bana Kars'ı ziyaret etme ilhamını verdi, ancak karlar eridikten sonra gidebilirim" dedi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tekin Baran ise, "çalışmaya hazırız" mesajı verdi.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) ev sahipliğinde; TÜSİAD, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Yabancı Sermaye Derneği (YASED), İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) temsilcilerinin yer aldığı Türk iş dünyası heyeti, Ceylan Intercontinental Oteli'nde, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ile biraraya geldi. Toplantıda ilk olarak konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tekin Baran, "Türkiye'de son yıllarda çok gizli dönüşümler yaşanmakta. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olması çok daha geniş anlamlar taşıyacaktır. Türkiye'nin ekonomik ve politik gündeminde bir çok değişiklikler olmakta. Hepsi AB odaklı, çok önemli ilerlemeler kaydetmektedir. Son 45 yıl içinde Türkiye ve AB için müktesebat oluşmuştur. Bu konu hiç bir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde, ilişkilerin nasıl tamamlanabileceğini ortaya koymuştur. Bizler şüphe ile beklemekteyiz. Helsinki Zirvesi'ne ters düşen bir yaklaşım görüyoruz. AB Konseyi ve AB Parlamentosu raporlarının, dediklerimizden farklı yorumlanmasına yer bırakmayacak şekilde, Türkiye'nin objektif değerlendirmesine neden olacaktır. Türkiye tek bir ülkenin politik konjonktürüne bağlı olmamalıdır. Türkiye aynı anda diplomatik, diplomatik olmayan ve sivil toplum girişimlerini AB üyeliğinde daha yararlı olacağını öne sürmeli ve bunu ispatlamalıdır. TÜSİAD olarak Türkiye'nin AB tanıtımı için yeni bir komite kurduk. Biz sizinle çalışmaya hazırız" dedi.

Konuşmasında, Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak da açıklamalarda bulunan Baran, "Türkiye'nin bu konunun halledilmesi için girişimlerinin olduğuna inanıyoruz. Bu politik uzlaşma Annan Planı çerçevesinde ele alınabilir. Her iki tarafın da üzerine düşen mesuliyeti üstlenmesi gerekir. Rumlar'ın kendilerine yöneltilen programı reddetmesinden üzüntü duymaktayız" şeklinde konuştu.

Toplantıda daha sonra söz alan Olli Rehn, TÜSİAD'ın, Türkiye'nin AB yolunda çok önemli katkılarda bulunan kurumlardan biri olduğunu söyleyerek, konuşmasına Orhan Pamuk'un bir kitabından bahsederek başladı. Rehn, "Orhan Pamuk'un son romanı Kar, bana Kars'ı ziyaret etme ilhamını verdi. Ancak karlar eridikten sonra gidebilirim. Avrupa Konseyi'nin Türkiye ile müzakereleri başlatma kararı, AB kıtasının barışçıl bir şekilde birleştirilmesinin bir sonucudur. Türkiye'nin bölgedeki istikrara çok önemli bir katkı yapma potansiyeli var. Türkiye, laik, demokratik bir devlet ile çoğunluğu Müslüman olan bir nüfusu bağdaştırabilmekte. Üyelik süreci politik ve ekonomik dönüşüm için çok kuvvetli bir unsur. Türkiye'de bu süreç içinde zihniyet konusunda değişimler oldu. Hem Türkiye'de hem Avrupa'da herkesin bu dönüşüm sürecinin devamını istemesi gerekmektedir. Bu Türkiye için zorlu bir egzersiz olabilir. Her iki taraf da yolun engebeli ve uzun olacağının bilincinde. Türkiye'nin AB'ye ulaşmasındaki yol virajlı olacak. Bu müzakere prensiplerini ortaya koymaktır" dedi.

"İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS"

Bilgilendirme oturumları ve seminerler yapacaklarını belirten Rehn, "Avrupa yasalarının incelenmesi dediğimiz unsur, müzakerelerin resmen başlamasıyla başlayacak. Türkiye, Ankara Anlaşması protokolünü imzalayarak yeni ülkelerin üyeliğini teyit etmiş olacak. Politik reformlar çok önemli. Avrupa Konseyi, Türkiye'nin reform sürecinde yaptıklarını taktirle karşılamakta. Türkiye'nin reform sürecini devam ettireceğine inanmaktadır. İşkenceye sıfır tolerans Türk Devleti'nin her kademesinde uygulanmalı. Güney Doğu'daki durum normalleştirilmeli, sosyoekonomik durum iyileştirilmeli. Türk vatandaşları Türkiye'nin neresinde olursa olsun aynı koşullara sahip olmalı. Sendikaların konumları da önemli. Türkiye kendi ekonomisini daha da istikrara kavuşturmalıdır" açıklamasında bulundu.

1995 yılında, Gümrük Birliği Anlaşması'nın imzalanmasında Avrupa Parlamentosu olarak oy verenlerden biri olduğunu da kaydeden Rehn, "Gümrük Birliği bu sene 10. yılını kutlayacak. Büyük başarısına rağmen hala Türk tarafının yerine getirilmemiş bazı sözleri var. Bunlar tabii ki kabul edilemez. Türkiye bazı sözleri yerine getirmeli. Mesela mülki haklar. İlaç sektöründe ve telekomünikasyon sektöründe ithal lisanslar, bunların ticareti konusunda bazı olumsuzluklar var. Bir kaç yıldır et ithali de durdurulmuş durumda. Üyelik sürecinde bulunan ülkeden bunları görmek biraz şaşırtıcı. AB bir gül bahçesi değil, ama AB'ye üye ülkelerdeki şirketler için ortak özellikler oluşturmaya çalışır. AB somut ve ekonomik yardım olarak Türkiye'ye 1 milyon Euro'dan fazlasını ayırdı ve ileride de artışı beklenmektedir. AB'nin hali hazır yardımı 500 bin Euro'dur" şeklinde konuştu.

TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİK SÜRECİ

Kıbrıs meselesi konusunda açıklamalarda bulunan Rehn, "Avrupa'nın Türkiye ile müzakerelerinde yeni bir sayfa açılması, Kıbrıs ile ilgili ilişkilerle de ilintilidir. İş dünyası iki toplum arasında daha iyi ilişkilerin gelişmesine yardımcı olabilir. Bir kaç ay içinde yeni bir ivme, yeni bir hız kazanmak gerekir. Kıbrıs konusunun halledilmesi açısından ciddi müzakerenin Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde yürütülmesini desteklemektedir. Erdoğan'ın da dün geceki görüşmemizde söylediği gibi, Avrupa Komisyonu bu ciddi konuşmaların başlatılmasına yardımcı olmaya hazırdır. Bu sadece Türkiye için değil, bütün uluslar için hayırlı olacaktır. Türkiye'nin AB süreciyle ilgili olarak kimse umursamaz davranamaz. Hem AB'de hem Türkiye'de coğrafya, kültür, din, medeniyet gibi konularda sorular otaya çıkmıştır. Bu soruların büyük çoğunluğu bilinçsizlikten ve bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Bu soruları çağdaş Türkiye'nin konumunu bilmeyenler sorabilir. Birbirimizi daha iyi tanımaya ihtiyacımız var. Avrupa kamuoyunda Türkiye'nin üyeliği konusunda bazı tartışmalar olacaktır. Bunlardan biri, genç kuşağın tutumu. Türkiye'nin katılımına yaşlılara oranla gençler daha açık fikirli. Bu Avrupa liderleri açısından düşünülmesi gereken bir husus. Müslüman dünya ile ilişkiler Avrupa'nın en önemli konularından biri. Avrupa ve Türk gençliği için üyelik çok önemli olacak, bunun altını çizmek istiyorum. AB devletlerini ikna etme açısından biz Türkiye'yi değerlendirmeliyiz, ama eminim ki adil, ciddi müzakereler Türkiye'yi AB üyeliğine getirecektir. Helsinki Zirvesi'ndeki konuşmalardaki gibi, adaylar eşit olarak ele alınacaktır" dedi.

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Rehn, bir gazetecinin, "Kültür ve Turizm Bakanımız istifa etti. Bir televizyon kanalındaki programda ise spring süreci Nisan ayından Ekim ayına atıldı, bu doğru mu? Müzakere taslağı Haziran'da açıklanacak, bu bekleyiş neden?" şeklindeki sorusuna, "Sizin yerel politikalarınıza girmek istemem. Bu benim konumumda olan bir şey değil. Süreci ertelemiş değiliz. Müzakereler tam gaz başlayacak. Haziran ayı müzakerelerin getirdiği bir zorunluluktur. Konseyin 3 aydan fazla bir süresi olacak. Müzakere süresini çok dikkatle hazırlıyoruz. Biz teklifi Haziran'da sunacağız. Eminim ki konsey, müzakerelerden önce inceleme fırsatı bulacak"
dedi.

"Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle eylem yapan göstericilere polisin sert müdahalesi tüm Avrupa'da konuşuluyor. Avrupa'nın bir çok ülkesinde küreselleşme karşıtlarının eylemlerine de polis müdahale ediyor. AB aynı sertlikle onlara da yanıt veriyor mu?" şeklindeki bir soruya ise Rehn, "Evet. Biz gösteriler sırasında şiddetin her türlüsünü kınıyoruz. 2 gün önceki olaylarla ilgili aslında polisin kullandığı şiddet, göstericilerin coplanması pek çok Avrupa kanalında da gösterildi. Türkiye ile ilgili değerlendirmelere olumlu katkılarda bulunmadı. Yakın çevremden benim de cep telefonuma mesajlar geldi. Olayı Abdullah Gül ile konuştuk. Ciddi olarak araştıracağız" yanıtını verdi.

Olli Rehn son olarak, Türkiye'nin AB sürecini hızlandırması için yapması gerekenleri de söyleyerek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin AB sürecini hızlandırması için, Ankara Anlaşması imzalanmalıdır. Bu güven arttırıcı bir tedbir olacaktır. Reformların hızını belli bir hızda tutmak ve bütün ilgili alanlara yaymaktır."

Olli Rehn, daha sonra Ceylan Otel'den ayrıldı.

En Çok Aranan Haberler