Hindistan'ın kuzeydoğusundaki Varanasi, Hinduların yedi kutsal şehrinden biri.
Varanasi'nin "Hinduların Ölmeye Geldiği Şehir" olarak da biliniyor.
Ganj Nehri kıyısına kurulmuş şehre her yıl binlerce Hindu ölümü beklemek için geliyor.
Hindular, Ganj Nehri kıyısında bulunan ve ghat olarak bilinen beton basamaklarda yıkanarak günahlarından arınmak ya da kaybettikleri yakınlarının bedenlerinin nehir kıyısında yakılması için bu şehre akın ediyorlar.
Ölümden sonra yakılarak Ganj'a bırakılacağını ümit edenler, ölüm-yaşam döngüsünden çıkarak nirvanaya ulaşacaklarına inanıyorlar.
İşte bu yüzden şehirde ölümü beklemek için buraya gelmiş kimsesiz yaşlılar da görmek mümkün.
Ghatların pek çoğu yıkanma işlemi için kullanılıyor, özellikle sabah saatlerinde pek çok Hindu bu basamaklarda Ganj'a kavuşuyor. Geri kalan az sayıda ghat ise yakım işlemi için ayrılmış.
Bazı özel durumlarda yakılmayan cenazeler de yine Ganj'ın sularına bırakılıyor.
Hindistan'ın kuzeydoğusundaki Varanasi, Hinduların yedi kutsal şehrinden biri. Ganj Nehri kıyısına kurulmuş şehre her yıl binlerce Hindu ölümü beklemek için geliyor. Ölümden sonra yakılarak Ganj'a bırakılacağını ümit edenler, ölüm-yaşam döngüsünden çıkarak nirvanaya ulaşacaklarına inanıyorlar. Sadece ölümü bekleyenlere hizmet sunan 'Kurtuluş Evi'ni Reuters fotoğrafladı.
105 yaşındaki Munna Kuvar, hiçbir lüksü olmayan Kurtuluş Evi'nde o günü bekliyor.
Munna Kuva'ın ailesi de onunla birlikte 'bekliyor.'
Hindu rahipler sabah ibadetlerinden sonra odalarında dinleniyor.
82 yaşındaki Kishore Pandey Hinduların kutsal kitabının yanından ayırmıyor.
38 yaşındaki Neelam Tiwari, babası Kishore Pandey'in refakatçisi.
97 yaşındaki Bhogla Devi acı içinde ve torunu onu rahatlatmaya çalışıyor.
49 yaşındaki Devki Rai, yerde cansız yatan annesinin bedeninin yanında oturuyor. Rai, üzgün ama annesi son nefesini Varanasi'de verdiği için huzurlu.
Devki Rai'nin 88 yaşındaki annesi Champa Devi'nin ölümünden birkaç dakika sonrası.
Kurtuluş Evi'nde akşam duası enstrümanlar eşliğinde devam ediyor.
Otelin çalıişanları da akşam duasını dinliyor.
Ganj Nehri'nde yıkanan kıyafetler, otelin avlusunda kurumaya bırakılmış.
Kurtuluş Evi'nin müdürü Bhairav Nath Shukla, otele gelenlerin, oteli ölerek ya da ölmeden terk edenlerin listesine bakıyor.
Camdan bakan Shukla'nın otelinde ölüm sessizliği her zaman hakim.
Ganj Nehri üzerinden Varansi'ye ulaşmaya çalışan yüzlerce Hindu. Arka planda görünen merdiven basamaklarına ise 'ghat' deniliyor. Hindular bu ghatlar üzerinde yıkanıyor, dua ediyor ve ölülerini yakıyor. Ölü bedenler yine ghatlar üzerinden Ganj'a bırakılıyor.
Hindu inancında ölünün yakılması bir nevi ruhun özgürleşmesi. Ancak yakılması yasak olan bedenler de var. Hamileler, bebekler, Hint münzevileri Sadhular, cüzamlılar ve yılan ısırığıyla ölenler yakılmadan, kumaşlarla sarılarak nehre bırakılıyor.
Her ölü beden yakılmadan önce Ganj'da yıkanıyor.
Yıkanmadan sonra fotoğraftaki bu adam gibi kurumaya bırakılıyor.
Ganj'a inen "ghat"lara götürülen bir başka beden daha...
Bir adam ölen bir akrabasıyla son fotoğrafı çektiriyor.