Uzmanlar, kaçak geçişlerde kullanılan bu sözde can yeleklerinden bazılarının hiçbir standardı taşımadığına dikkat çekti.
Umut yolculuğuna çıkan kaçak göçmenler, Ege denizi kıyılarından bot, tekne ya da benzeri deniz araçlarıyla Midilli'ye doğru denize açılıyor. Bu yolculuk esnasında güvendikleri tek şey ise, 25-30 TL karşılığında kendilerine verilen ‘can yelekleri.' Ancak yaşanan deniz kazalarında, can kaybı sayısının fazla olması, aslında bu can yeleklerinin o kadar da güvenli olmadığını ortaya koyuyor.
Uzmanlara göre, merdiven altı bazı yelekler hayat karartıyor. Üzeri naylon kumaşla kaplı yeleğin içerisinde, muhtevası tam olarak bilinemeyen, beyaz eşya ambalajlarında kullanılan köpük benzeri yaklaşık yarım santim kalınlığında parçalar bulunuyor. Yeleğin göğüs kısmında ise bu parçalar üst üste konularak kalınlık ve dayanıklılık artırılıyor. Ancak bu katmanın suyu emdiği, bir süre sonra yeleği takanı korumak yerine tam tersi ekstra bir yük yapmaya başlayacağı iddia ediliyor.
Kaçak göçmenlerden çıkan can yeleklerinden bazıları görünüm olarak da standartlara uymuyor. Çanakkale'de faaliyet gösteren Özel Gülay Denizcilik ve Eğitim Merkezi Gemi Adamlarını Eğitim ve Belgelendirme Kursu Müdürü Sümer Sönmez, denizcilikte kullanılan can yeleklerinin bazı standartları taşıması gerektiğini söyledi. Açık denizlerde, can yeleklerinin kurtarıcı olduğu kadar arama-kurtarma faaliyetinde de önemli rolü olduğunu hatırlatan Sönmez, "Standartlara uygun can yeleklerinin ön yüzünde, ışığı ve radarı yansıtan reflektörler bulunmalıdır. Bunlar, hem gemi radarlarında kazazedenin yerini bulmayı kolaylaştırır, hem de ışığı yansıttığı için gözle tespite yardımcı olur. Can yelekleri, özelliklerine göre birkaç sınıfa ayrılıyor. Üzerinde mutlaka bu sınıfın yazdığı, kullanma talimatnamesi ve diğer bilgilendirmelerin olduğu bir etiket olmak zorunda. Bir de standart can yeleklerine, kazazedenin, arama kurtarma ekibi veya diğer gemilere sesini duyurabilmesi için bir düdük olmalı” dedi.
Kaçak göçmenlerin kullandıkları bazı yeleklerin bu şartlardan hiç birisini taşımadığını da söyleyen Sönmez, "Burada örnek olarak gördüğümüz, kaçakların üzerinde alınma bir can yeleğinde, ne reflektör, ne etiket ne de düdük var. Hiçbir standarda uymadığı gibi, çok kullanışlı değil. Standart can yeleklerinde 24 saatte yüzde 5 yüzdürme kaybı olması gerekir. Yani 24 saat denizde kalan bir can yeleğinin, yüzdürme özelliğinin sadece yüzde 5'ini kaybetmesi beklenir. Bunu sağlayan ise hem üzerindeki kumaşın su geçirmez yapısı, hem de içerisinde kullanılan mantar benzeri malzemenin su tutmamasıdır. Oysa göçmenlerin kullandığı yeleklerin üzerinde naylon kumaş olduğunu görüyoruz. İçerisindeki malzemenin özelliklerini tam olarak bilmiyorum. Bunun çeşitli testlerden geçirilmesi gerekir. Ancak ben örnek olarak aldığımız parçayı, su dolu bir kaba koydum. Sadece birkaç dakika durmasına rağmen suyu emdiğini gördük. Çok güvenli olmadığını söyleyebilirim” dedi. (İHA)