HABER

Omurganızın sağlıklı yaşlanmasının yolları

Bilinçsiz spor, sigara ve masa başı çalışma omurgayı vuruyor…

Omurganızın sağlıklı yaşlanmasının yolları

Yaşlanma kaçınılmaz ama sağlıklı omurga ile yaşlanmak mümkün. Örneğin düzenli fitness yapmanın, kemik kitlesini artırdığını biliyor muydunuz? Ya da haftada en az 3 gün ikişer saat tempolu yürümenin yeterli bir kas- iskelet gücüne faydalı olduğunu?

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdemir, yaşlanma ile omurgamızda çok büyük değişiklikler oluştuğunu, kas liflerimizde 20-80 yaşları arasında % 40 azalma olurken, kemik yoğunluğundaki kaybın da % 50’lere ulaştığını belirtiyor. Prof. Dr. Özdemir, 18-24 Mart Yaşlılar Haftası kapsamında mynet.com’a yaptığı açıklamada, bilinçsiz spor, sigara ve masa başı çalışmanın omurgayı vurduğuna dikkat çekerek, omurganın sağlıklı yaşlanmasının önemli kurallarını anlattı.

Pek çoğumuz büyükanne ve büyükbabalarımızdan duymuşuzdur o özlü sözü “Gençlik kuş gibi, yaşlılık kış” gibi diye. İlerleyen yaşla birlikte daha da belirginleşen sağlık sorunlarına bel, sırt, boyun derken bir de o çekilmez ağrılar eşlik edince ‘gençlikte kuş gibi uçup giden’ günler geçmek bilmez hale geliyor. Yaşlanma kaçınılmaz olsa da aslında yaşlılıkta omurgamızda meydana gelen bozulmaları geciktirmemiz mümkün. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdemir, yaşlanma ile iskelet sisteminde ve omurgamızda çok büyük değişiklikler oluştuğunu belirterek “Genel olarak tüm reflekslerimizde % 20 azalma olurken 50 yaş sonrasında her 10 yılda bir kas kitlemiz % 15 azalır. Bu oran 70 yaş sonrasında % 30’a kadar çıkar. Kas liflerimizde 20 ile 80 yaşları arasında % 40 azalma meydana gelir. Bu arada kemik yoğunluğumuz yaşla birlikte giderek azalır. Erkeklerde kemik yoğunluğunda % 30, kadınlarda ise % 50 kayıp oluşur. Menopoz sonrası bu kayıp daha da hızlanır” diyor. Yaşlanmaya bağlı oluşan değişiklikler ile bozulmalar yakından ilişkili. Tüm bunlar bel, sırt, boyun hatta kol, omuz, kalça ve bacak ağrıları olarak karşımıza çıkabiliyor. Prof. Dr. Özdemir bel, boyun ağrısına basit bir disk probleminin yol açabildiği gibi, omurga eklemlerinde kireçlenme, omurgada ‘skolyoz’ olarak tarif edilen eğrilikler, bel kaymaları ve omurilik ile sinirlerin geçtiği kanalların daralmasının da eklendiği oldukça ağır omurga hastalıklarının da neden olabildiğini söylüyor.

Yanlış yaşam tarzı sorunu artırıyor

Yaşlanmaya bağlı omurga hastalıkları tüm ülkelerde görülüyor. Genetik farklılıklar bu hastalıkların seyrini etkilerken, yanlış yaşam tarzı da omurga yaşlanması ve bozulmasını hızlandırabiliyor. Prof. Dr. Özdemir “Günlük yaşamdaki yanlışlıklar sonucu omurgamızda meydana gelen değişikliklere ikincil yaşlanma denilebilir. İşte bu noktada kişinin daha evvel var olan omurga hastalıkları (doğuştan veya gençlik çağında oluşmuş eğrilikler, kırıklar, enfeksiyonlar gibi), yaşam tarzı ve şekli, iş hayatı ve zorluğu, sigara içiciliği gibi durumlar her şeyi değiştirip hastalığın seyrini etkilemektedir” diyor. Örneğin ülkemizde coğrafi özellikler ve yaşam tarzı dikkate alındığında Doğu Karadeniz’de dar kanal ve omurga eğriliklerinin daha sık görüldüğünü belirten Prof. Dr. Özdemir “Bu arada büyük şehirlerde masa başı mesleğe sahip vatandaşlarımızda ise boyun omurgası ile ilişkili hastalıklara çokça rast gelinmektedir. Bu arada ağır işlerde çalışan genç yaş gruplarında ise disk problemleri sıktır. Tüm yaş gruplarında ağır sigara içicileri (günde 20 taneden fazla) kişiler ne kadar omurga sağlığına dikkat etseler de omurgada ağrılı dejenerasyon ve yaşlanma erken yaşlardan başlamaktadır” diyor.

Düzenli fitness ve yürüyüş çok etkili

Ülkemizde fizyoterapi ve obeziteyle mücadelenin öneminin halen yeterince dikkate alınmadığını belirten Prof. Dr. Özdemir, yapılan araştırmaların bilinçli spor, fizyoterapi ve omurga sağlığına dikkat edilmesi halinde ileri yaşlarda daha az ağrılı bir omurgaya sahip olunacağını ortaya koyduğunu söylüyor. Düzenli fitness yapmanın kemik kitlesini artırdığını, bunun özellikle menopoz sonrasında çok daha önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdemir “Tempolu olarak haftada en az 3 kez ikişer saat yürümek veya yüzmek de yeterli bir kas-iskelet gücüne faydalı olacaktır. Fiziksel olarak kondisyonun artırılması bel ağrılarının tedavisinde oldukça önemli olduğu gibi beyin sinir sisteminin kontrolünü de artırmaktadır” diyor.

Bel ağrısı psikolojiyi de bozuyor

Kronik bel ağrısı olan hastalarda görülen hareket ve aktivite azlığı bilinç altında, ağrıların geçmeyeceği gibi bir duruma neden oluyor, bu ise aktiviteleri iyice kısıtlıyor. Böylece hastalık iyice kronikleşiyor, buna bağlı olarak da anormal şekil bozukluğu ve psikolojik problemler baş gösteriyor. Omurgaya ait rehabilitasyon programlarının, tipik olarak sırt, boyun ve karın kaslarının kuvvetlendirilmesinin, esnekliğin artırılmasının ve bu arada kalp-akciğer egzersizlerinin tüm bu kısır döngüleri kırmada oldukça önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdemir “30 yaşını geçmiş hemen herkeste radyolojik inceleme yapıldığında şikayet vermeyen en azından bir disk problemine rastlanmaktadır. Ağrıların bir haftadan uzun sürmesi halinde mutlak surette ileri inceleme gerektiği için doktora başvurulması gerekir. Ne yazık ki bu duruma yeterince önem verilmediğinden, bunun sonrasında tedavisi güç veya imkansız tablolar oluşabilmektedir” diyor.

Ofiste egzersiz, sigaraya son, bilinçli spor

Ofis çalışanlarının iskelet sistemi ve boyunları için ofiste pratik egzersizler yapabileceklerini, uzun süre araç kullananların iki saatte bir mola vererek iskelet sistemini hareketlendirmesi gerektiğini, çalışmayanların da gün içinde iki veya üç kez omurga egzersizleri yapmasının şart olduğunu belirten Prof. Dr. Özdemir, aşırı kilo ve sigaranın zararlarını vurguluyor. Sigaranın omurga dejenerasyonu yaptığını, omurga dondurma ve implant kullanılmış ameliyatlardan sonra kemik kaynamasını bozduğunu belirten Prof. Dr. Özdemir, gençlik çağında yapılan bilinçsiz sporların da uzun süre devam etmesi halinde ileri çağlarda daha erken yaşlanma ve bozulmuş omurgaya yol açtığını belirterek “Bu kişilerde 30’lu yaşlardan sonra sorunların klinik olarak ortaya çıktığını görmekteyiz. 40 yaş sonrasında ise şiddetlenmektedir” diyor.

En Çok Aranan Haberler