Uzun süreli evliliklerin en büyük sorunu "aşkı kaybetmek" gibi görünse bile aslında bunun derinin de yatan sebep birbirine alışmak yada başka bir değişle birbirine cazip gelmemek.
10 yıl üzeri evli insanlara mikrofon uzatsak hemen hemen hepsi ilişkilerinin eskisi gibi olmadığından, eşinin ne kadar değiştiğinden bahseder.
Peki ya siz? Peki ya biz?
Siz değişmediniz mi? Yada acaba çok mu değiştiniz?
Karşımızdaki insanın- eşimizin- değişim veya değişemeyişiminden bahsederken hiç kendimize bakıyor muyuz acaba?
bundan 10 yıl önceki insan mıyız? Belki de bundan 10 yıl önceki insandan o kadar farklı bir insana dönüştük ki eşimiz ile bir türlü ortak noktada buluşamıyoruz.
Hal böyle olunca 10 yıl üzerindeki evlilikleri ne yapmak lazım? Çöpe mi atmak alzım?
Elbette hayır!
Ben işin uzmanı değilim ancak hem kendi 10+ (son bulmuş) evliliğime bakınca, hem de etrafımdaki evlilikleri gözlemleyerek dinlediğim hikayeleri değerlendirince fark ettiğim bir şey var ki, değişimi hep karşımızdakinden bekliyoruz. Her ne kadar dilimizde "elbette benim de hatalarım vardır" cümlesi olsa bile buna hiç birimiz yürekten inanıyor değiliz.
Yıllar geçtikçe birbirine alışmak, birbiri ile kaynaşmak keyifli olsa bile bir o kadar da riskli. Kadın ve erkek ilişkisinde özellikle cinselliğin rutinleşmesinin evliliğin ve aşkın devamı açısından tehlike çanlarını çaldırdığı gerçeğini artık cümle alem biliyor... biliyor da bu konuda kim ne yapıyor orası meçhul.
Şahsi fikrim olayın sadece cinselliğe bağlanmaması gerektiği yönünde. Bunun çok önemli olduğu aşikar ancak tek başına bu rutini yok etmek, iç gıcıklayıcı çamaşırlar giymek, kurlar yapmak, flört etmek ile falan düzelmiyor evlilikler. En azından bir süreliğine tekrar başlayan kalp çarpıntısı yine yerini rutine bırakabiliyor.
Haydi dürüst olalım ne kadar sıklıkta ve ne gibi değişiklik ve yenilikler yapabilirsiniz ki bu konuda ? :)
Peki cinsellik rutini geyiğini ortadan kaldırırsak geriye neler kalıyor?
Hiç düşündünüz mü?
Zaten yıllardır evli olduğunuz insana tekrar aşık olmak için neler olması gerekiyor acaba?
Onu farklı bir gözle görmek mi?
Onun hiç fark edemediğiniz bir özelliğini fark etmek mi?
Onu kaybetme ihtimaliniz ile burun buruna gelmek mi?
Hiç biri değil.
Hiç "sen değiş ki dünya da değişsin" diye bir laf duydunuz mu? Şimdi ben yazdım ve okudunuz işte.
Ne demek ki bu?
Hani dedim ya hep değişimi veya değişmeyişimi karşımızdaki insandan bekliyoruz da hiç kendimizde hata bulmuyoruz diye... işte bu o demek.
Eşimizden bir şeyleri beklemek yerine kendimiz ile biraz ilgilensek?
Bundan kastım elbette kuaföre gidip saç rengimizi değiştirmek değil.
Kendimzi sevmek, kendimizi beğenmek, kendimizi geliştirmek..
Bence herkesin kendine bi 10 dakika vererek kendini, kim olduğunu düşünmesi gerekiyor.
Yıllardır evli olduğunuz insanı tanımakta zorluk çekerken... kendinizi artık ne kadar tanımadığınızı fark ettiniz mi hiç?
Papatya Somer