Rusya-Ukrayna savaşı sürerken bir araya gelen NATO liderleri İsveç'in ittifaka katılmasında uzlaştı, Ukrayna'ya da yeşil ışık yaktı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile üçlü görüşmede Erdoğan'dan onay çıkmasıyla zirvenin "tarihi" boyut kazandığını dile getirdi. Peki tarihi NATO Zirvesi öncesi Erdoğan'ın AB çıkışının perde arkasında nasıl bir strateji yatıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin gerçekleştiği Litvanya'nın başkenti Vilnius'a yola çıkmadan önce İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yaptığı konuşmada "Önce gelin, Türkiye'nin AB'de önünü açın, sonra biz de Finlandiya'nın önünü açtığımız gibi İsveç'in önünü de açalım" diyerek zirveye kritik bir gündem daha katmıştı.
Erdoğan-Stoltenberg-Kristersson görüşmesinin ardından üçlü mutabakat yayımlandı. Mutabakata göre İsveç, Türkiye'nin AB'ye katılımı ve vize serbestisi konularında Türkiye'yi destekleyecek. Bu destek mutabakatta "İsveç, AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonu ve vize serbestisi de dâhil olmak üzere Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini yeniden canlandırma çabalarını aktif olarak destekleyecektir" sözleriyle ifade edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB çıkışıyla beraber İsveç'e onayını değerlendiren Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Tansi, ATV'ye yaptığı açıklamada "Bence Sayın Cumhurbaşkanı AB içindeki adaletsizliği sergilemeye çalıştı. 1963 Ankara Anlaşması'ndan beri bir sürecimiz var AB ile ilgili. Soğuk Savaş bittikten sonra, bizimle beraber NATO üyesi olan pek çoğuk ülke AB üyesi oldu. Bu anlamda bu adaletsizliğin sergilenmesi açısından önemli" diye konuştu.
Uzmanlar tarafından sürecin AB üyeliği için yeterli olmadığı görüşü hakim. Tansi, "Schengen vizesi ambargosu kalkabilir mi?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"TBMM olağanüstü toplantıya çağrılmazsa ekim ayını bulur. Biz İsveç'i hala test ediyoruz. AB ya da Schengen konuları doğrudan İsveç'in karar verebileceği bir konu olmasa da en azından İsveç'ten kaynaklanan Schengen vizeleriyle ilgili yumuşama söz konusu olabilir."
Öte yandan Erdoğan'ın İsveç hamlesinin ekonomide de yansımaları olacağı değerlendiriliyor. Tansi, konuyla ilgili "AB ülkeleriyle çok kopuk vaziyette değiliz ancak kendilerinden kaynaklanan niyet eksikliği var. Bunun aşılması ekonomik ilişkileri de doğrudan etkileyebilir, böyle bir potansiyel var." yorumunda bulundu.