Tan Sağtürk, beş ay önce Rus asıllı Alona Ataberk ile nikâh masasına oturdu. İki ay sonra doğacak bebeklerinin heyecanını yaşayan çift, ilk kez GALA için birlikte objektif karşısına geçti, aşklarının nasıl başladığını anlattı.
Bu beraberlik, bu aşk nasıl başladı?
Tan Sağtürk: Birkaç yıl önce sahnelenen “Romantika” müzikali sırasında tanıştık Alona ile. O da oyunda rol alıyordu. O dönem ikimizin de farklı farklı hayatları vardı ama çok iyi arkadaş olmuştuk. Sonra müzikal bitti, herkes kendi yoluna devam etti. Müzikalden sonra hiç görüşmedik.
“Farklı farklı hayatlarımız vardı” derken?
Alona Sağtürk: Ben Türkiye’ye, bir Türk’le evlenerek geldim. Bir gün Türker İnanoğlu ile tanıştım. Bana “Romantika” müzikalinde oynamayı teklif etti, ben de kabul ettim. Benim asıl işim tercümanlıktı. Rusça-Türkçe tercümanlık yapıyordum. Fakat bu iş hoşuma gitti, denemek istedim. Yani o dönem evliydim ve Tan’ın da başka bir hayatı, bir sevgilisi vardı.
Tan Sağtürk: Ben de müzikalin koreografisini yapıyordum, bir arada çalıştık. Müzikalden sonra Alona boşanmış, ıstanbul’da bir süre tek başına yaşadıktan sonra memleketine dönmüş. Ben de o dönem özgür kalmıştım ama birbirimizden hiç haberdar değildik. Aradan çok uzun zaman geçti. Yeşim adında ortak bir arkadaşımız vardı, bir gün onu aradım ve “Alona çok güzel ve düzgün bir kız, acaba şimdi ne yapıyor?” diye sordum. Alona’nın Rusya’ya döndüğünü, orada bir hayat kurduğunu söyledi. O özgür ve rahat olduğum dönemde nedense içimden Alona’yı aramak, ona ulaşmak geldi. Böyle platonik bir aşk başladı bende. Yeşim’den Alona’nın telefonunu aldım.
Bu platonik aşk, bence o müzikal döneminde başlamış. Niye Ayşe, Fatma değil de Alona’yı aramak aklına gelsin, öyle değil mi?
Tan Sağtürk: Yok, öyle bakmamak gerek. Ben özgür ve yalnız kalınca şöyle geriye bir dönüp baktım, Alona’nın ne yaptığını merak ettim. Çünkü Alona o dönemde de duruşu çok özel bir kızdı. Bana göre Türkiye’deki en güzel kadın. Ne yaptığını merak ettim ve aramak istedim.
Yalnız ve özgür kalınca, ki o dönem Bergüzar Korel’den ayrılmıştın, aklına Alona geldi ve onu aramak istedin...
Tan Sağtürk: Evet. Ve Yeşim vasıtasıyla ona ulaşmaya karar verdim.
Alona Sağtürk: Bir gün Yeşim beni aradı ve “Tan numaranı istedi, seni arayacakmış, verebilir miyim?” diye sordu. Ben önce şaşırdım, sonrasında da numaramı vermesini söyledim.
Tan Sağtürk: Yeşim’e Alona’yı aramak istediğimi söylediğimde, “Çok iyi yaparsın, siz birbirinize çok yakışırsınız” dedi. Bu konuşma da beni çok cesaretlendirdi ve hemen aradım. Yılbaşına yakın bir zamandı. Ona “2009’a birlikte girelim mi?” diye sordum. Hiçbir şey söylemedi, takıldı kaldı. Bir şeyler söylemesine fırsat vermeden hemen bir program sundum.
Nasıl bir program sundun?
Tan Sağtürk: Ben Amsterdam’ı çok seviyorum. “Amsterdam’a gidelim, biraz dolaşalım. İstersen ben Moskova’ya gelirim” dedim. Hiç cevap vermedi. Bir süre sonra, “Düşünmem gerek” dedi. “Peki” deyip telefonu kapattım. Aramasını bekledim ama aramadı. Ben de bir kez daha aradım, o zaman “tamam” dedi.
Neden aramadın Tan’ı Alona?
Alona Sağtürk Durup dururken araması beni çok şaşırtmıştı ama bir o kadar da hoşuma gitmişti. Ben de onu çok beğeniyordum. Çok yakışıklı çünkü, beğenmemek mümkün değil! (Gülüyor) Aynı zamanda çok da iyi birisi. Farklı bir enerjisi var. Bir yere girince, herkesi büyülüyor. Neyse... İkinci arayışında ıstanbul’a gelmeyi kabul ettim. Çünkü ne olacağını, neyle karşılaşacağımı bilmiyordum ve denemek, görmek istedim.
Tan Sağtürk: Alona burada kısa bir süre kalacağı için Amsterdam planından vazgeçtik ve İstanbul’da kaldık. Ben yakın arkadaşlarımla beraber evde yeni yıl partisi yapmaya karar verdim. Yılbaşından birkaç gün önce de Alona geldi. Yeşim’le beraber onu havalimanından almaya gittik. Alanda görür görmez de ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. ılk bakışta bir heyecan olur ya, işte ilk temasımızda böyle bir şey yaşadım. Müthiş bir elektrik oldu aramızda. Mantık ile duygusallığın harmanlandığı bir şey yaşadım. Çok acayipti yani! O birkaç saniye bakışmamız sırasında inanılmaz bir bağlantı oldu aramızda. Neyse, bir arada yılbaşını geçirdik. Ondan sonra da şuna karar verdik; bizim çocuğumuz olmalı.
Bence sen o müzikal döneminden itibaren Alona’yı çok istemişsin...
Tan Sağtürk: Böyle bir enerji göndermiş olabilirim. Aradığımda, Alona’nın orada bambaşka bir hayatı olabilirdi. Onun da yalnız olması, sanki beni bekliyormuş gibiydi. Bizim bir araya gelişimiz çok tuhaf. Bir yandan tamamen tesadüfler zinciri, diğer yandan da olacak bir meseleymiş ki, oldu. Su aktı yolunu buldu. Her şey kendiliğinden, çok hızlı bir şekilde gelişti. Karım çok iyi birisi. Çok duru bir güzelliği ve asil bir duruşu var. Bunlarla birlikte inanılmaz bir otoritesi de var. Zaten ben ona “sessiz otorite” diyorum. Benim hayatımda gördüğüm en güzel kadın. Onu nasıl tanımlayacağımı bilmiyorum. Birçok arkadaşım bana, “Sizin sevginiz birbirinize eşit, bunu birçok ilişkide görmedik” diyor. Bizim aramızdaki sevgi yüzde 50, 50... Kimse kimseyi diğerinden fazla sevmiyor. Sevgimizin duruşu eşit. Eşim olduğu için, ondan bir çocuğum olacağı için gurur duyuyorum. Bu çok kişiye nasip olmaz.
Evet... iki ay sonra Ada Ariana dünyaya gelecek...
Tan Sağtürk: Ada da sanıyorum çok mutlu ve yaratıcı bir çocuk olacak. Çünkü “öz” öyle kuruldu.
Peki Alona, sen Tan’ı havaalanında görünce neler hissettin?
Alona Sağtürk Ben her şeye hazırlıklıydım. Eğer bir şey hissetmeseydim, burada hiç kalmadan Rusya’ya dönebilirdim. Ya da “Biz arkadaş kalalım” diyebilirdim.
Tan Sağtürk: Aynı şeyi ben de diyebilirdim.
Alona Sağtürk: Gelirken uçakta çok düşündüm, “Acaba beni ne bekliyor” diye. Görür görmez, onunla aynı şeyleri hissettim. Çok heyecanlandım. O benim için kusursuz erkekti.
Tan Sağtürk: Alona İstanbul’daki evini kapatıp Rusya’ya yerleştiğinde, kendine orada yeni bir düzen kurmuş. Yeni bir ev satın almış, dayayıp döşemiş. Bütün o düzenini bırakıp benim yanıma, İstanbul’a geldi. Biz gerçekten ilk görüşte aşk yaşadık.
Sen 40 yaşındasın, Alona 27 değil mi?
Tan Sağtürk: Evet. Ben çok şanslıyım. Böyle bir eşe sahip olduğum için...
Alona Sağtürk Ben de aşkım, ben de çok şanslıyım.
Tan Sağtürk: Alona’nın çok farklı, kültürlü bir ailesi var. Müzikle iç içe bir aile. Ailesiyle de çok iyi anlaşıyorum. Benim dansıma katkıda bulunacak geniş bir müzikal altyapıya sahipler. Alona da öyle. Mesleğimle ilgili fikirler sunuyor, ayrıca çok ortak noktamız var. Bunlar benim için önemli. Mesleki anlamda bu hazzı onunla yaşamak, aşkımızı da pekiştiriyor. ılk görüşte aşk, zamanla yerini dostluğa, belki başka bir şeye bırakacaktır. Bizim şu an heyecanımız yoğun bir şekilde sürüyor ama bu meseleler de önemli. Eşinizin mesleğinize katkısının olması, hobileri paylaşabilmek, uzun ömürlü bir ilişkiyi sağlıyor. Alona her heyecanıma ortak oluyor. Yarattığım bir koreografiyi anlatabileceğim ilk insan, benim eşim haline geldi. Beni her anlamda çok güzel yönlendiriyor. Bunu daha önce yaşayamamıştım. Konserlere gidiyoruz, tiyatro oyunlarını kaçırmıyoruz. Ayrıca çok güzel yemek yapıyor, yemekleriyle beni eve bağlıyor. Ütümü yapıyor, çamaşırımı yıkıyor, evde tek başına her şeyle ilgileniyor. Dört dörtlük bir kadın... Benim büyük bir evim var. O ev meğer bugüne kadar hiç ev gibi değilmiş, kulüp gibiymiş. Alona gelince, o ev “ev” gibi oldu. Yine gelen giden eksik olmuyor ama bir kadın elinin değdiği belli. Bir de Alona’nın çok düzgün bir dili var. Bir şeyi yapmamı istemediğinde bunu o kadar düzgün bir dille söylüyor ki... Bunlar erkeği bağlayıcı şeyler.
Alona’ya bakmaya doyamıyor gibisin Tan. Maşallah...
Tan Sağtürk: Doyamıyorum, doğru. ıncitmekten korkuyorum. Onu farkında olmadan da kırmamalıyım, çok dikkatliyim bu konuda. Yüzüne baktıkça şükrediyorum. Her sabah uyandığı zaman yüzünde güller açıyor. Beni de gülerek uyandırıyor. Ona artık anne yüzü de geldi. Bu bebek hepimizi olgunlaştıracak, yaşama isteği oluşturacak. Ama benim için ilk önce annesi geliyor, sonra çocuğum. Tabii ki ikisi de çok önemli, insan çocuğu için canını verir ama belirli bir sıralamada benim için önce annesi gelir.
Bu Ebru şallı’nın açıklaması gibi oldu. Ebru da “Önce kocam, sonra çocuğum gelir” demiş, ortalık karışmıştı...
Tan Sağtürk: Ama benim söylemek istediğim şu; anne iyi olmalı ki, çocuğu da iyi olsun. Belki Ebru da bunu söylemek istemiştir. Yanlış anlaşılmak istemem. ınsan çocuğu için her şeyi yapar. Anne ne kadar sağlıklı, huzurlu, mutlu olursa, bu çocuğa da aynı şekilde yansır. Alona giderek güzelleşiyor. Hamilelik çok yakıştı ona. Bu fotoğraflardaki kadar güzel bir kadın Alona. Kalbi de çok güzel. Allah nazarlardan korusun. Bizim hep balayında gibi bir halimiz olacak. Öyle görünüyor.
Hep sustun Alona?
Alona Sağtürk (Gülüyor) Ne diyeyim, Tan çok güzel konuştu... O da benim için çok kıymetli. O benim her şeyim. Ben onsuz asla yaşayamam. Neredeyse onunla nefes alıyorum. Her sabah ben de şükrediyorum, onunla evlendiğime, ondan çocuk sahibi olduğuma.
Kızınızın ismi Ada Ariana... Ariana ne demek?
Tan Sağtürk: “Çok kutsal kimse” demek. Ada, burada dünyaya gelecek. Ne Rusya’da doğacak ne de Amerika’da. Türk vatandaşı olacak.