Türkiye’de tarafsız basına uygulanan baskının en belirgin ve yakın örneği, geçtiğimiz ay Hürriyet’e yapılan insanlık dışı saldırı ile iyice ayyuka çıkmıştı.
Tarafsız basın özgürlüğünü, demokrasiyi ve milli iradenin çok da ciddiye alınmadığını düşündüren bir tavır ortaya koyan AKP vekilinin bu açıklamaları sonrasında, ne Boynukalın şahsı adına, ne de AKP, kendi vekili olan şahıs adına bire bir özür dilemedi. Son durumda ise Boynukalın, Hürriyet’e yapılan saldırı sonrasında hala vekil maaşı almaya (doğal olarak AKP seçmenini temsil etmeye) devam ediyor.
Ahmet Alkan saldırı sonrası katıldığı bir canlı yayında; ‘Sen kimsin? Eşkiya mısın?’ diye sormuştu.
Halkın büyük tepki gösterdiği Boynukalın’ın yeni bir tehdit görüntüsü daha internete sızmıştı. Bu görüntülerde, AKP İstanbul Vekili Boynukalın; ‘Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak oldu’ demişti.
Star gazetesi yazarı Cem Küçük, 9 Eylül tarihli ‘Şizofrenik ve PKK’lı bir hırsız portresi’ başlıklı köşe yazısında, Ahmet Hakan için; ‘İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hala hayatta kalabiliyorsun’ ifadelerini kullanmıştı.
AKP, Boynukalın’ı 1 Kasım seçimlerinde vekil adayı göstermedi ama AKP’nin olağan kongresinde divan kurulu üyesi seçti.
Ahmet Hakan gelen tehditler üzerine avukatları aracılığı ile koruma talebinde bulunmuştu ancak talebe ‘Bayram var önümüzde, dilekçenize ilişkin karar verilecek’ yanıtı almıştı.
Acaba, ‘perşembeyi, çarşambadan hazırlayanlar kimler’ sorusu daha mı doğru olur?
Olayların gelişimi bu şekilde ilerlerken, Ahmet Hakan’a saldıranlar mı asıl suçlu, yoksa olayın arkasında yatan şahıslar mı?