HABER

ÖNDER İmam Hatipliler Buluşması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2) - "(HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki eylem) O anaların yanındayız, devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz, takipçisiyiz, kovalamaya da devam ediyoruz. Bu terör örgütü kaçacak biz kovalayacağız. Er veya geç bu işin de hesabını soracağız" - "Şimdi Diyarbakır Belediyesinin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar? Çünkü bunlar iki yüzlü, bunlar dürüst değil" - "Taksim'de 12-13 ağacın yeri değiştiriliyor diye kıyametler koparanlar...Ormanlarımız yakıldı. PKK bu ormanların yakılışını üstlendi mi, üstlendi. Peki bu ormanların yakılışını üstlenen PKK'ya karşı acaba şu anda çevre dostları niçin kalkıp da bunlara karşı 'Durun' demiyorlar? Dürüst değiller, samimi değiller"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki eyleme ilişkin, "O anaların yanındayız, devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz, takipçisiyiz, kovalamaya da devam ediyoruz. Bu terör örgütü kaçacak biz kovalayacağız. Er veya geç bu işin de hesabını soracağız." dedi.

Erdoğan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya'da ÖNDER İmam Hatipliler Derneği tarafından düzenlenen 16'ncı İmam Hatipliler Kurultayı'na katılarak konuşma yaptı.

İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (İETT) ilişkin eleştirilerde bulunan Erdoğan, "Seçim döneminde inançlara saygıdan dem vuranlar şimdi milletin saçıyla, sakalıyla, kılık kıyafetiyle uğraşıyorlar. İstanbul'da İETT'de de şu anda sakallar... Bunlarla uğraşmaya başladılar. Bunu biz 12 Eylül'de yaşadık." diye konuştu.

Kendisinin de o zamanlar İETT'de de olduğunu anlatan Erdoğan, "Göreve o zaman bir albay getirilmişti. Ne kadar İETT'de de sakallı varsa hepsini çektiler, sakallarını kestiler. O zaman benim de sakalım vardı, en son ben kalmıştım. Beni de çağırdı, dedi ki 'Ya sakal ya istifa.' Ben de ertesi gün istifamı verdim ayrıldım." ifadesini kullandı.

Erdoğan, o dönemde 12 bin 500 lira aldığını aktararak, istifasının ardından özel sektörde işe başladığını belirterek, "Özel sektörde bir işe başladım, 4 kat fazlası maaşla işe girdim ve 50 bin lira... Bütün tasarruf sahibi olan rezzakul âlem olan Allah bir yerden kapılar kapatılıyorsa işte birçok yerden farklı kapılar açılıyor ve açıldı." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Seçim döneminde takılan özgürlük maskesi, yerini bugün baskıya, fişlemeye, faşizmi aratmayan bir tahammülsüzlüğe bıraktı. Seçim öncesinde 'hiç kimsenin aşıyla, ekmeğiyle oynamayacağız' diyenler, daha şimdiden binlerce insanı kapı dışarı etti. Sevgi ve kucaklaşma sözlerini Suriyeli yetimlere verilen bir tas çorbaya göz diken, kimsesiz çocukları kapı dışarı eden, bölücülere gösterdiği empatiyi evladı dağa kaçırılan analardan esirgeyen vicdansız, insansız, nobran bir zihniyet aldı.

Hatırlayın, cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray'a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar Galatasaray'a gitmiyorlar mıydı? Peki, cumartesi anneleri için oraya giden bu sanatçılar, yazarı, çizeri, şusu, busu vesaire... Şimdi Diyarbakır Belediyesinin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar? Çünkü bunlar iki yüzlü, bunlar dürüst değil. Aynısı Taksim'de '12-13 ağacın yeri değiştiriliyor' diye kıyametler koparanlar...Ormanlarımız yakıldı. PKK bu ormanların yakılışını üstlendi mi, üstlendi. Peki bu ormanların yakılışını üstlenen PKK'ya karşı acaba şu anda çevre dostları niçin kalkıp da bunlara karşı 'durun' demiyorlar? Dürüst değiller, samimi değiller ama biz elif gibi dimdik duracak ve yolumuza devam edeceğiz. O anaların yanındayız, devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz, takipçisiyiz, kovalamaya da devam ediyoruz. Bu terör örgütü kaçacak, biz kovalayacağız. Er veya geç bu işin de hesabını soracağız."

- "İdeolojik saplantı adeta devlet politikasına dönüşmüştür"

Şu anda bazı sanatçıların Diyarbakır'a gideceklerine ve gittiklerine ilişkin haber aldığını ifade eden Erdoğan, bazı köşe yazarlarının da gittiğini öğrendiğini söyledi.

Erdoğan, "Ben de şahsım ve milletim adına onlara teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Çünkü burada milletimizin uyanışı çok önemli. PKK terör örgütünü arkasına almış olan bu siyasi partinin bugüne kadar neleri nasıl istismar ettiğini milletimizin bilmesi lazım. Milletimize de bunları anlatmamız lazım. Bunlar, bizim üzerimizdeki büyük yüklerdir ve biz bu işin arkasını bırakmayacağız. Biz milletin değerlerini, kurumlarını hedef alan saldırılarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Modern Türkiye'nin tarihi azgın azınlığın, sessiz çoğunluğu sindirmeye, baskı ve tahakküm altına almaya yönelik tacizleriyle doludur. Milletin kökleriyle bağını koparmak, insanımızın hayat pınarlarını kurutmak için daha önce de pek çok teşebbüs yapılmıştır. İlim, irfan ve hizmet yuvalarına tahammülsüzlük maalesef toplumun belli bir kesiminde ideolojik saplantı halini almıştır. Tek parti döneminde ise bu ideolojik saplantı adeta bir devlet politikasına dönüşmüştür."

- Tek parti dönemi

Bu dönemde Batılılaşma adına yapılanların milletin hafızasında çok derin yaralar açtığı değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Seksen yaş üstündeki büyüklerimize tek parti yıllarını sorduğunuzda alacağınız cevaplar sadece yokluktur, yoksulluktur, baskıdır. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kur'an kurslarının kapatıldığı, ilim irfan merkezlerinin kapısına kilit vurulduğu günlerimiz oldu. Minarelerimizden Ezanı Muhammedi'nin 'Allahu ekber' nidalarına hasret kaldığımız dönemler yaşandı bu ülkede. Kur'an-ı Kerim'in tren vagonlarında, ahırlarda derme çatma binalarda gizli saklı bir şekilde öğretildiği süreçlerden geçildi. Milletin cenazesini yıkayacak gassal dahi bulamadığı, yazdığı kitaplardan dolayı alimlerimizin dar ağacına gönderildiği zor zamanlarımız oldu.

Rahmetli Tahsin Banguoğlu, Milli Eğitim Bakanı ve Milli Türk Talebe Birliğinde bir konferansını dinledim. Orada nasıl oldu da bu gassallık olayı, bu imam hatipler meselesi gündeme geldi ve ne dese beğenirsin. Kendisine İnönü talimat veriyor, imam hatip okulu açma noktasında değil. Sadece cenazeleri yıkayacak gassal yok. 'Ben senden sadece cenazeleri yıkayacak gassal yetiştirmek için okullar açmanı istiyorum.' diyor. Yani imam hatiplerin açılışı da böyle. Onun için de imam hatip de bize bazı hocalarımız şunu derdi, 'Siz ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?' Bunu bize dediler ve bizim onurumuzla bu şekilde oynamaya çalıştılar ama ne oldu? Onların gassal diye düşündüklerinden cumhurbaşkanı çıktı, başbakan çıktı...."

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler