HABER

Önder: Kaçak çaya hallendiyseniz Rize çayı ikram ederiz

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun HDP ile görüşmesini iptal etmesinin ardından söylediklerine yanıt verdi.

Önder, "İvedilikle barış, demokratik zemin, yol yakınken geç olmadan. 3 günde ne oldu da bu fikirler değişti? Hangi hesaplar dönüyor? Gelin kaçak çaya hallendiyseniz Rize çayı ikram ederiz. Ama bu memleketin bunları konuşacak bir demokratik zemine çekilmesi hayati meseledir" dedi.

'BU KONUDA DERS ALACAĞIM EN SON İNSAN SAYIN DAVUTOĞLU'DUR'

HDP'li Önder, Başbakan Davutoğlu'nun HDP ile randevusunu iptal etme sebebi olarak HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve kendisinin söylediklerini ileri sürmesini eleştirdi. Önder, Başbakanın Demirtaş'ın söylediklerini niyet kategorisinde; kendi söyledikleriniyse ciddiyet terazisinde tartarak üslup ve ciddiyetsizlik olarak nitelendirdiğini ifade etti. Önder, şunları söyledi:"Başbakan seyahati öncesinde esip gürlemiş. Biz de çok korktuk. Kendisi bize randevu iptali olarak Selahattin Bey'in 'Sur'da olanları Cizre'de olanları belgeleriyle fotoğraflarla kendisine soracağız' lafını niyet kategorisinde değerlendirerek samimiyet dışı bulmuş. Benim lafımı da ciddiyet terazisinde tartmış. Şimdi üslup ve ciddiyet konusunda akıl verene bakar mısınız? Bu konuda ders alacağım en son insan Sayın Davutoğlu'dur. Bir üslubunu hatırlayalım. 'Bize oy vermezseniz bu bölgeye beyaz Toroslar gelir' gibi sözler etmişti. Eğer üsluba kafayı takacaksa bu beyaz Toros meselesinden başlayabiliriz. Üstelik bunun yerine bölgeye tank ve toplar geldi. Onun için üslup bahsinde" diye konuştu.

'CENAZELER YERDE KALACAK, BİZLE YENİ ANAYASA KONUŞACAKSINIZ ÖYLE Mİ?'

HDP'li Önder, sözlerini şöyle sürdürdü:"Sayın Davutoğlu'ndan ders almaya ihtiyacımız yok. Allah bizi o uslupten uzak tutsun. Ben demişim ki Anayasal düzlemi sağlamadan vazgeçtik insanların temel yaşam hakkının nefes alma hakkından cenazelerini defnedecek bir zemin hazırlamadan bize yeni anayasa konuşmaya gelirseniz kaçak çayınızı içer gidersiniz demişim. Eğer kıymetini bilse kendisine bir zemin sunmuşum. Samimiyet şu olabilir mi. Yeni bir anayasa konuşacaksınız ve siz geldiğiniz partinin evlatlarının cenazelerini buzdolabında tutacaklar. Sokaklardaki cenazelerin tümü sivil, kanı kurumuş cenazelerin. Bu cenazeler yerde kalacak siz geleceksiniz hangi derde derman olacaksa bizle yeni Anayasa konuşacaksınız öyle mi? Dünyanın en samimiyetsiz pratiği bu değilse başka hiçbirşey değildir. Sen bunları yapmayacaksın biz sana kıymetini bilirsen bir zemin sunmuşuz. Gelmeden önce bunları yap ki yeni bir anayasa konuşmaya hem sizin hem bizim yüzümüz olsun. 3 aylık bebeğe morgda yer bulunamıyor başka bir ölmüş bedenin üzerine koyuyorsunuz. Ortam bu haldeyken bizim sizinle yeni bir anayasa konuşmamızın hangi ciddiyet terazisinde tartılacağını bize de söyleyin bizde istifade edelim. Bu kadar hak ihlalinin yürütüldüğü bir yerde ciddiyetten ne tarz bir konuşma anlıyorsunuz."

'SAYIN BAŞBAKAN BU KONUDA BİZE AKIL VERECEK EN SON İNSANDIR'

"Sayın Başbakan bu konuda bize akıl verecek en son insandır" diyen Önder, şöyle konuştu:"Bize 'Gitsin Kandil'de çay içsin' diyor. Gittik Sayın Davutoğlu üstelik MGK'da kararlaştırılan bir politikayla biz Kandil'e gittik. Çözüm çerçeve yasasıyla daha sonra Kandil'e çay içmeye gittik. Sizin öneri ve tekliflerinizi götürdük. Aldık size önerilerini getirdik. Kötü mü oldu? 3 yıl hiçbir evladımızın canından endişe etmemiş olduk. Bu zamanların kıymetini bilemediniz. Kulak kesilmediniz. Kendi gereklilikleriniz ön plana çıktı. Bu ülkenin ortak geleceğini topyekün ateşe attınız. Bu kadarını Kenan Evren de yapardı. Size ne ihtiyaç var. Utanmadan bu ülkede kabinede yer alan bakanları o ilçeye sokmadınız sonra bize ciddiyet dersi vereceksiniz öyle mi. Sizin ders almaya fena halde ihtiyacınız var. DTK'dan başlayabilirsiniz. 10 senedir hangi zeminde olduğunu bilmiyorsanız oturun derdinize yanın. Sayın Başbakan 'Türkleşeceğiz' demedik 'Türkiyeleşeceğiz' dedik. Böyle bir hayat yok. Herkesin Türk olmasını anlıyorsunuz bu dediğimizden."

'FİLM ÇEVİRMEYİ BASİT BİR İŞ SANIYOR'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Başbakan Davutoğlu ile görüşmelerinde bir soru sorması için ricada bulunan Önder, "Sinirden titreyerek söylüyor doğrusu hiç yakıştıramadım. Bu bütün AKP sözcülerinde var bunlar. Sayın Başbakan'da film çevirmiyoruz diyor. Sanırım film çevirmeyi basit bir iş sanıyor. Sanatı küçüksemelerini iyi anlıyorum. Kendileriyle anılacak bir sanatçı yetiştiremediler 15 senedir. Sanat kendisini küçümseyenleri fena halde madara eder başbakan. Kendi emeğinize sayın Bülent Arınç kadar sahip çıkamadınız. Biz size asgari anayasal düzlemi sağlayın, Sur ve Cizre'de olanı önünüze indireceğiz demişiz. Bundan niye korkuyorsunuz.CHP ile konuşacaksınız. Onlara nasıl gideceksiniz ne cevap vereceksiniz. Sayın Kılıçdaroğlu'na özel ricamızdır. Şunu sorsun. Bugün Cizre ve Sur'da bütün bölgede olan bitenlerin asgari anayasal demokratik zemini olan bir ülkede olması mümkün müdür?" açıklamasında bulundu.

'KEŞKE GELSENİZ GİTSEK BERABER O ÇAYI İÇSEK'

Siyasetçiye düşen görevin çözüm aramak olduğunu vurgulayan Önder, şöyle devam etti:"Üslup dersi verenin yaklaşımına bakın. Sen bize hain diyorsun. Ne işin var burada dememişiz yoksa çay içmekle kalırsınız demişiz bunu hallenmiş. Getirdikleri tek çözüm tezek yakmak. Beyefendinin bu toplumda getirdiği yaklaşım tezekten ibaret. Biz bunu mu ciddiye alacağız. Rojova bizim kırmızı çizgimiz değildir diyen sizdiniz. Karpuz kesmekle yürek soğumaz. Henüz geri dönüş imkansız değilken gelin bu meseleyi demokratik bir zeminde çözmenin imkanlarını araştıralım. Bedelini bizler hergün hayatımızla ödüyoruz. Bizim en iyi bildiğimiz iş zindanlarda yatmak ve direnmek. Size bir ekmek çıkmaz buradan. Bunun siyasi sorumlusu siz olacaksınız Sayın Başbakan. Keşke gelseniz gitsek beraber o çayı içsek. Siyasetçiye düşen budur çözüm aramak."

'3 GÜNDE NE OLDU DA BU FİKİRLER DEĞİŞTİ?'

Başbakan Davutoğlu'nun HDP ile görüşmesini iptal etmesinin ardından söylediklerine yanıt veren Önder, "Hukuken bunun sorumlusu sizsiniz. Ve bütün siyasi sorumlulukları bu işin. Bir ülkede bu kadar bedeni yakılan çocukların ahı yeter. Onun için ben köşeli geliyorsam size sürecin tümünden çekilebilirim. Yokluğumla barış gelecekse kendimi meclisin bahçesinde öldürürüm. Söylediğim sözün bin kat ağırını Sayın Bahçeli dedi. Bunların hiçbirinde sinirden titremediniz. Hazretler bunu büyük gurur meselesi yapmışlar. Sizi kimse ciddiye almıyor. Yanınızdakiler belki söylemiyorlar acı gereçke bu ama. Sizi rencide ettikleri zaman bunun binde biri bir şey gösteremediniz. Bir sinemacının gözünden kaçmıyor bu. İvedilikle barış, demokratik zemin. Yol yakınken geç olmadan. 3 günde ne oldu da bu fikirler değişti? Hangi hesaplar dönüyor? Gelin kaçak çaya hallendiyseniz Rize çayı ikram ederiz ama bu memleketin bunları konuşacak bir demokratik zemine çekilmesi hayatı meseledir" diye konuştu.

'O GÜN ONLARI FANTAZİ OLARAK NİTELENDİRMİYORDU'

Önder, bir gazetecinin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın DTK maddeleriyle ilgili olarak 'fantazi' benzetmesine ilişkin sorusuna "2010 yılında İbrahim Kalın katıldığı Ekopolitik Çalıştayı'nda sunduğu tebliğ vardı. O gün onları fantazi olarak nitelendirmiyordu. O tutanaklardan İbrahim Kalın'ın bu konudaki düşüncelerini araştırabilirsiniz" diye yanıt verdi.

(DHA)

En Çok Aranan Haberler