ANKARA (İHA) - Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, "Önemli olan, sosyal barışı bozmadan, ülkeyi kavgaya sürüklemeden ve hala fişlenmelerin devam ettiğini gördüğümüz Türkiye'de şu veya bu şekilde '28 Şubat'lara ülkeyi sürüklemeden düzlüğe çıkmaktır" dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şubesi'nin 11. Olağan Genel Kurulu, Ankara Ticaret Odası'nda (ATO) başladı. Genel Kurul'a, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un yanısıra MÜSİAD Genel Başkanı Ali Bayramoğlu ve ATO Başkanı Sinan Aygün'le, derneğin Ankara Şubesi üyeleri katıldı.
Genel Kurul'da konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Coşkun, kendisinden önce söz alan konuşmacıların hükümet ve ülke ekonomisine ilişkin çeşitli tespitlerine işaret ederek, "Bütün görüşlerinize katılıyorum. Önemli olan, sosyal barışı bozmadan, ülkeyi kavgaya sürüklemeden ve hala fişlenmelerin devam ettiğini gördüğümüz Türkiye'de şu veya bu şekilde '28 Şubat'lara ülkeyi sürüklemeden düzlüğe çıkmaktır" ifadesini kullandı.
Bakan Coşkun, 3 Kasım seçimlerinin bir partinin tek başına iktidara gelmesi değil, Türkiye'nin güven bunalımından kurtarılışı olduğunu bildirdi. Güvenin sarsıldığı bir ortamda bir şey yapmanın mümkün olmadığını belirten Coşkun, 57. Hükümet'ten bu yana Türkiye'nin uluslararası platformda da itibarının tamamen değiştiğini söyledi. Türkiye'nin eskisi gibi saygın bir ülke haline geldiğini belirten Coşkun, güven bunalımından çıkışta büyük bir güçle karşı karşıya olunduğunu bildirdi.
Kopehag Zirvesi ile başlayan süreç ve Kıbrıs'ta meydana çıkan sorunlar ve Irak'taki olaylarla karşılaşıldığını ve bu olayların kolay meseleler olmadığına dikkati çeken Coşkun, "O günkü şartlarda bir kazaya uğramadan o dar boğazdan kurtulmuşsak bu Türkiye'deki siyasi istikrarın sağlanmasının ülkeye neler getirdiğinin çok belirgin sonuçlarıdır" dedi.
Bakan Coşkun, 2003 yılının Türkiye'de sarsılmış makroekonomik dengelerin kurulduğu ve Türkiye'nin dış politikada uluslararası arenalarda itibarını yeniden kabul ettirdiği bir yıl olarak değerlendirildiğini belirtti.
Türkiye'nin Adnan Menderes'ten Turgut Özal'a kadar olan dönemde başlayan düşünce değişimini yeniden yaşamaya başladığını kaydeden Coşkun, geçmişte yapılan girişimlerle, 'Türkiye'yi kurtaracağız' diyerek yanlışlıklar yapıldığını söyledi.
"BÜROKRATİK CUMHURİYET HANTALLAŞTIRIYOR" 80. yılı kutlanan cumhuriyetin halen demokratikleşemediğini savunan Coşkun, bürokratik cumhuriyetin ülkeyi hantal bir yapıya kavuşturduğunu bildirdi. Coşkun, Türkiye'nin bu hantal yapıdan kurtulması gerektiğine dikkati çekerek, artık Türkiye'nin merkezi hükümetten ve sadece Ankara'dan yönetilemeyeceğini, bu nedenle Kamuyu Yeniden Yapılandırma Reformu'nu yürürlülüğe koyacaklarını hatırlattı. Coşkun, yerinden yönetimle halkın dediğinin olacağını vurgulayarak, bazı güçlerin bu durumdan rahatsız olduğunu söyledi.
Coşkun, hükümetin, güçlüden değil sonuna kadar haklıdan yana olacaklarını belirterek, Türkiye'nin 80 yıllık cumhuriyet dönemindeki bazı alışkanlıklardan çabuk kurtulmanın tek başına iktidar olmakla da kolay olmadığını bildirdi. Türkiye'de ekonomik bakımdan çok şeyin değiştiğine değinen Coşkun, enflasyonun düştüğünü ancak önemli olanın bunu kontrol altına almak olduğunu vurguladı. Coşkun, ömründe çek, senet imzalamamış, çıraklık yapmamış, alnından tek damla ter akıtmamış insanların Türkiye'nin gerçeklerini bilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Hükümetin bir üyesi olarak, kendisinin de bazı beklentileri olduğunu vurgulayan Coşkun, halen çeşitli sıkıntıların bulunduğunu ve yerel seçimlerden sonra yeni tedbirlerin alınacağını açıkladı.
"ÇİN MALINA DEĞİL HAKSIZ REKABETE KARŞIYIZ"
Sanayi Bakanı Ali Coşkun, işadamlarına hitabettiği konuşmasında, ekonominin gündeminde yerini alan 'Çin malları' konusunda da bazı açıklamalarda bulundu. Coşkun, Çin mallarının Türk ekonomisini büyük ölçüde sarstığını belirterek, bu konuda şunları kaydetti:
"Gümrük Birliği için zamanında davul zurna ile göbek atanlar şimdi Çin mallarını önleyin diyorlar. Gümrük koyun diyorlar. Gümrük koymak bizim elimizde değil. TBMM, 3. ülkelere karşı gümrük koyma yetkisinde değil. Çünkü Ortak Gümrük Tarifesi'ne tabiyiz, AB ne takdir ettiyse Çin mallarına onu uygulamak zorundayız. Tedbir almıyor değiliz. OECD ülkelerinin ortalama fiyatı neyse onun altındaki malları ülkeye sokmuyoruz. TSE'ye uymayan malları piyasadan ve gümrüklerden topluyoruz. Biz Çin malına karşı değiliz, haksız rekabete ve düşük kaliteye karşıyız. Ayırımımız yok. Çünkü Dünya Ticaret Örgütü'nün bir üyesi olarak ayırımcılık yapma durumumuz da yok. Ama 2005 yılında Dünya Ticaret Örgütü'nün kararları, ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, gümrüklerin indirilmesi konusundaki kararında bir değişiklik olmazsa, bu rekabet çağı kapsayacak çılgın bir rekabete dönüşecek ve buna hazırlanmamız lazım."