Eğitim Bir Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, Avrupa Adalet Divanının, Belçika ve Fransa’da başörtüsünü çıkarmayı reddettiği için işten atılan iki Müslüman kadın ile ilgili açılan davada başörtülü işçilerin aleyhine karar vermesini sert bir dille eleştirdi. Öner, “Adalet Divanı bu kararıyla hem kuruluş amacına aykırı bir karar vermiş, hem de kuruluş misyonun da bağlı olduğu evrensel hukuk kurallarını çiğneyerek, adaleti değil zulmü tesis etmiştir. Dolayısıyla Adalet Divanı değil, Zulüm Divanı olmuştur.” dedi.Avrupa’da son zamanlarda alışageldiğimiz faşist tutumlara paralel skandal bir karara daha imza atıldığını vurgulayan Öner, “Adalet Divanı, iş yerlerinde çalışanların ‘Görünür bir biçimde dini, siyasi, felsefi sembolleri taşımaları’ hakkında Belçika ve Fransa’dan yapılan iki başvuruya ilişkin kararında, ’işverenlerin, çalışanların iş yerlerinde iç kurallar gereği herhangi bir siyasi, felsefi veya dini sembolün görünür kullanımını yasaklamasının doğrudan ayrımcılık teşkil etmediğine’ hükmederek bu temel özgürlüğü işverenin ideolojik duruşunun insafına bırakmıştır.” şeklinde konuştu.“Tesettür dini bir sembol değil, dini bir gerekliliktir”Uluslararası mahkemelerin asli ve öncelikli görevinin İnsan haklarını ve özgürlükleri evrensel düzeyde teminat altına almak olduğunu dile getiren Öner, “Avrupa Adalet Divanının görevi insanların temel hak ve özgürlüklerini evrensel hukuka uygun olarak korumak, bu hak ve özgürlükleri hiç kimsenin veya devletin insafına bırakmamaktır. Öte yandan kararda başörtüsü dini bir sembole indirgenmiştir. Tesettür, başörtüsünü takan kişiler için dini bir sembol değil, dini bir gerekliliktir. Dolayısıyla dini yaşamanın bir gereğidir. Burada yasaklanan bir sembol değil, inancın bizzat kendisidir. Açıktır ki, mahkeme, Avrupa’da hızla tırmanan faşist ve İslam düşmanı furyanın etkisinde kalarak aldığı bu siyasi kararla faşist kesimlerle bir iş birliği, bir senkronik hareket içerisinde olduğunu ortaya koymuştur. Böylece, sokakta bile başörtüsünün yasaklanacağını vadeden ırkçı faşist siyasetçilerin eli güçlendirilmiş, faşizm hukuk kisvesine büründürülerek meşrulaştırılmak istenmiştir.” dedi.“Bu tutum nefret suçlarını teşvik etmektedir”Mezkur karar, sadece dini özgürlükleri yasaklamanın önünü açmakla kalmamakta, aynı zamanda başörtülü kadınların çalışma haklarını da ellerinden almaktadır tespitinde bulunan Öner, “ İnancı gereği başörtüsü takan kadınlara ayrımcılığı yasallaştıran Adalet Divanı’nın bu ayrımcı ve dışlayıcı tutumu, ön yargılarla hareket eden kesimleri cesaretlendirmekte, nefret suçlarını teşvik etmektedir.” şeklinde konuştu.“Derin Avrupa’yı da şiddetle kınıyoruz“Bu süreçten sadece göçmenler ve Müslüman kitleler mağdur olmuyor, aynı zamanda Avrupa sosyolojik bir uçurumun, toplumsal çatışmaların içine sürükleniyor” şeklinde konuşan Öner açıklamasını şöyle tamamladı:“Engizisyon mantığıyla hareket eden Avrupa, kendi altını oyuyor ve karanlık Orta Çağını yeniden inşa ediyor. Avrupa, içine düştüğü siyasi ve ekonomik krizi örtmek ve bu krizden çıkmak için dört elle sarıldığı İslamofobinin bu gidişle kendisinin sonunu getirecek bir sosyal tsunamiyi tetikleyeceğinin farkında olamayacak kadar makuliyetini yitirmiş ve irrasyonelleşmiştir. Batı, ya Müslümanlarla birlikte yaşamayı öğrenecek ve Müslümanları kabullenecek ya da etrafına yüksek duvarlar öre öre adeta bir zindana çevirdiği karanlık ülkesinde cehennem yalnızlığına mahkûm olacaktır.Eğitim-Bir-Sen olarak, kararı da, kararın altında imzası olanları da, onların üst aklı olan derin Avrupa’yı da şiddetle kınıyoruz.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz