''Önümüzdeki 1 ay çok önemli''

Kürt sorununun çözümü konusunda yeniden devreye giren ve BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile üç kez görüşen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün verdiği “Terör eylemleri sona ermeli. Önümüzdeki 1 ay çok önemli” mesajı yerini buldu. Son günlerde terör eylemlerinde ciddi bir azalma oldu.

Gül’ün Kürt sorunu ile ilgili devreye yeniden girişi; mart başında 2 yıllık hapis cezası Yargıtay’ca onanan BDP Van Milletvekili Kemal Aktaş’ın dokunulmazlığının kaldırılması girişimi sırasında oldu. Vekiller, Gül’den ilk randevuyu bu süreçte aldılar. Buldan, Türk ve Önder dokunulmazlığın kaldırılmasının engellenmesini rica ettiler ve Aktaş’ı kurtaran süreç böyle başladı. 1 Ekim’de Gül, TBMM’yi açış konuşmasında, cezaevindeki milletvekillerinin yerinin TBMM olduğunu söyledi. 9 BDP milletvekilinin PKK’lılarla kucaklaştıkları için dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ciddi sakıncalar yaratacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan’ın “Meclis’e geldiğinde gereği yapılacak” demesine rağmen Gül’ün aksi tutum alması BDP’lileri yeniden harekete geçirdi.

**Tezkere öncesi buluşma**

Üç isim, Gül ile en sonuç alıcı görüşmelerini Kuzey Irak tezkeresinin yenilenmesinden iki gün önce 9 Ekim’de yaptı. Hem devleti hem de PKK’yı iyi tanıdıklarını ifade eden 3 milletvekilinin görüşmede, Murat Karayılan’ın çözüm konusunda PKK içinde en elverişli isimlerden biri olduğu izlenimi vermeleri dikkat çekti. Milletvekilleri, eğitim hakkından, AB Yerel Yönetimler Şartı’na kadar çok geniş bir alanda değerlendirme yapan, kendi anlayışları çerçevesinde çözüme katkı sağlayacak girişim ve önerileri sıraladılar.

Milletvekillerini dikkatle dinleyen Gül’ün sözlerinden çıkan mesajların özeti ise şöyle oldu: “Bu ülkenin en önemli sorunu terördür. Terör bitmeden çözüme uygun zemin oluşturulamıyor. Her gün şehit haberlerinin geldiği bir ülkede sorunu, ‘Kürt sorunu’ diye görseniz de anlatmakta zorluk çekersiniz. O nedenle terörün mutlaka bitirilmesi gerekir. Ben Cumhurbaşkanı olarak konuya en yakın ilgiyi göstermeyi sürdüreceğim. Elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum, devam da edeceğim. Herkesin de bize yardımcı olması gerekir. Terör örgütü ile siyasetin farklılaşması şarttır. Zaman zaman siyasilerin sözleri ile terör örgütünün yöneticilerinin sözlerini ayırmakta güçlük çekiyoruz.”

**Seçime kadar mı**

Cumhurbaşkanı’nın verdiği mesajı aldıklarını ifade eden vekiller, Gül’e “Neden 1 ay?” sorusu yöneltmeye gerek görmediler; ancak bu sürenin bir önemli anlamı olduğunu düşündüler. “Yeniden sadece seçime kadar sürecek bir ateşkes olmasın, çünkü bu inandırıcı olmaz” mesajı verildiğini düşünen milletvekilleri, 1-2 ay içinde kış dönemine girilmesi nedeniyle çatışmaların azalmasının soruna çözüm çabalarını durdurmaması gerektiğini de ima ettiler. Milletvekilleri, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bunu anlayışla karşıladığı izlenimi edinerek rahatladılar.

3 vekil, sürece zarar gelmemesi için görüşmeleri açıklamama kararını Gül’e ilettiler. Gül’ün, “Siz öyle uygun görüyorsanız olur” demesi üzerine Çankaya Köşkü’nden umutlu ayrıldılar. Sonraki günlerde ise terörde gözle görülür azalma yaşandı. Bu durum Kandil ile mesajlaşmanın yaşandığının göstergesi kabul ediliyor.

**Prens konuk**

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Belçika Veliaht Prensi Philippe’i, Çankaya Köşkü’ne gelişinde Büyük Şeref Kapısı’nda karşıladı. Gül ve Prens Philippe, basına poz verdikten sonra görüşme için Köşk’e yöneldi. Ancak tokalaşmadıkları hatırlatılınca Gül, Prens Philippe’i uyardı. İki lider geri dönüp bu kez tokalaşarak basına poz verdi. Gül, daha sonra Philippe onuruna öğle yemeği verdi. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de Prens Philippe ve beraberindekilerle bir araya geldi. İçişleri Bakanlığı’ndaki görüşme, görüntü alınmasının ardından basına kapalı devam etti. Görüşmeye, İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş de katıldı.

**Çıkmaz sokağa gider**

Gül, dün Kayseri Tanıtım Günleri’ne gelişinde “9 Ekim görüşmesi” konusundaki soru üzerine şunları söyledi: “Eğer Türkiye’nin en hayati meselesinin bu olduğunu görmezsek çok büyük yanlış yaparız. Türkiye’nin geleceği açısından bu sorunları hep sahiplenmemiz ve doğru mecraya sokmamız için herkesin uğraşması gerekir. Yoksa bu meseleler kendi haline bırakılırsa hiç ummadığınız çıkmaz sokaklara gider. Bunların da gelecek nesillere maliyeti çok büyük olur. Türkiye’nin zaten devamlı gündemi budur. Türkiye’nin geleceğini düşünen herkesin bu mevzulara çok önem verip, her türlü yapıcı katkıyı, doğru çalışmayı yapması lazım.”