HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Önümüzdeki yıl çekilebilirim"

BURSA (İHA) - DSP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit, önümüzdeki yıl siyasetten ayrılma mesajı vererek, "Herkes gibi ben de faniyim. Benim için en büyük kıvanç, köşemden DSP'lilerin çalışmasını seyretmek olacaktır" dedi. Sık sık dili sürçen Ecevit, Orman Bakanı Nami Çağan'ı Maliye Bakanı, Mecit Şekercioğlu'nu parti genel başkanı olarak takdim ederken, "saldırmak" yerine "kaldırmak", "kutlamak" yerine "katlamak" kelimelerine kullandı.

Bursa Fomara Meydanı'nda halka hitap eden DSP Genel Başkanı Ecevit, seçim otobüsüne özel bir asansörle çıktı. Güvercin ve balonların uçurulmasından sonra "Baş Türk Ecevit" sloganlarıyla konuşmaya başlayan Ecevit, milletvekili adaylarını halka tanıtırken, Bursalılar'dan hepsini Meclis'e göndermelerini istedi.

Başbakan Ecevit, "Ben Bursa'ya geldiğim zaman kendimi Balkanlar'da sayarım. Ben Bursa'ya gelidiğim zaman kendimi Muş'ta, Erzincan'da sayarım. Bursalılar, Türkiye'nin her yerinden gelen insanları bağrına basmıştır. Bursa, Türk ekonomisi açısından en önemli illerimizden biridir. Büyük bir sanayi merkezidir, tarım merkezidir. Her sefer buraya geldiğimde Türkiye açısından kıvanç duyuyorum. Bütün Bursalılar'ı yürekten katlıyorum, bu değerli katkıları için. Bursa, dünyanın ürün merkezlerinden biridir. Sizleri de, bu tarım merkezine katkılarınız için kutluyorum" diye konuştu.

"KÖYLÜYÜ RAHATLATTIK" Hükümet olarak büyük sıkıntılarla karşılaştıklarını hatırlatan Başbakan Ecevit, "3 partili koalisyon hükümeti olarak, yaklaşık 3-5 yıl büyük sıkıntılar çektik. Çünkü büyük sorunlar birikmişti. Bizden öncekiler bu sorunlarla ilgilenmeyip daha da artırmıştı. Vatandaşın çektiğini biz yüreğimizde daha da ağır çekiyorduk. Aldığımız tedbirlerin olumlu sonuçları anlaşılmaya başladı. Ortaya çıkmaya başladı. Tarım hizmetlerini daha çok artırma olanağı bulduk. Prim ödemeleri çabuklaştı. Doğrudan gelir desteği çiftçiyi rahatlattı. Tarımda büyük artış oldu, zeytinde, ay çiçeğinde artış oldu. Orman ürünlerinde büyük ilerlemeler sağladık. Orman işçisinin uzun yıllardan beri hakkı olan gerçekleri elde etme olanağı bulduk. Gazetelerdeki bazı yazılar, bazı yazarlar, ekonomistler, iltimas yaptığımızı, ekonomik alanda sorumsuz hareket ettiğimiz söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, orman işçisinden 2 bin 2 işçiyi reddedecek kadar yoksul değildir. Biz, sizlerin yurdumuza kazandırdığı servetlerden sadece bir kısmını size vermiş oluyoruz. Sayın Maliye Bakanı Nami Çağan'ın gayretiyle, orman köylüsünün verimini, üretimini büyük ölçüde artırma olanağı buldular. Köy hizmetlerinde büyük atılımlar yaptık. Benim gençlik çağımdan beri hayalim olan Köykentleri, son 2-3 ayda yeni Köy Hizmetleri Bakanımız Mehmet Kocabatmaz yerine getirdi. Bazı ürünler bakımından Türkiyemiz'de büyük dengesizlikler vardır. Bazı illerimizde, bazı ürünlerimizin çok fazla olduğu, çok az olduğu yerler vardır. Bu dengesizliği gidermek için alternatif ürünler politikası başlattık. Böylece alternatif ürünler politikası da büyük ölçüde yurdun her köşesine yayılacak. Ayrıca yine hükümetimiz döneminde tarım alanında her türlü adımları atmaya başladık. Türkiye'nin büyük olanağa sahip olan topraklarını değerlendirebilir duruma gelmiş olacağız" diye konuştu.

"BURSA'YA KÖYKENT KURACAĞIZ" Köykent projelerini yaygınlaştıracaklarını kaydeden Başbakan Ecevit, şöyle devam etti:

"Köykent'leri Bursa'nın orman bölgelerinde başlatacağız. Türkiye'de yaklaşık 35 bin köy vardır, bir o kadar da mezra vardır. Bu kadar küçük birimlere devletin her hizmeti yeterince götürme olanağı yoktur. 100 haneli, 400 haneli köylerde doğru dürüst okul olamaz, öğretmen, sağlık ocağı bulunamaz. Doktor bulunamaz. Ama birbirine komşu olan 5, 6, 10 köy ellerini birleştirirlerse, devletin de onlara destek olmasıyla köykentlerle köylü kısa zamanda refaha kavuşur, uygarlığa kavuşur. Bu Mesudiye'nin köykentlerine, öncesi, evvelsi yıl temelleri atılırken gitmiştim, bir de geçen yıl gittim. Bir yılda yapılan değişiklikleri görünce gözlerime inanamadım. Çok sayıda öğretmenleri vardı. Teknik olanakları vardı eğitimle ilgili olarak. Spor alanları vardı, kütüphaneleri vardı. Büyük kentlerin büyük mahallerinde hangi olanaklar varsa, Mesudiye'nin o köyünde de hepsi vardı. Tek tek köylerde fabrika kurulumaz. Oysa Mesudiye'de bir yılı dolmadan fabrika da kuruldu. Fabrikanın ürettiği ürünleri okullara dağıtmaya, satmaya başladı. Bunlar inşaallah Bursa'nın köylerinde de gerçekleşecek."

57. hükümet olarak eğitime çok büyük önem verdiklerini vurgulayan Ecevit, eğitim teknolojinin bütün olanaklarını hızla okullara yaymaya başladıklarını ifade etti. Ecevit, bundan sonra meslek veya meslek liselerini bitiren gençlerin, eğer aynı dallardan birinde yüksek öğrenim görmek isterlerse, hiç bir sınavdan geçmeden üniversiteye katılabileceklerini söyledi.

"NEDEN SEÇİM İSTEDİKLERİNİ ANLAYABİLMİŞ DEĞİLİM" Başbakan Bülent Ecevit, "Bu yılın başlarında koalisyon liderleri arkadaşlarımla, Sayın Bahçeli ve Sayın Yılmaz'la bir araya geldik. Şu konuda anlaştık; Anayasaya göre, Nisan 2004'e kadar görevde kalma imkanımız vardı. Dediler ki; 'Milletimize 2004'ten önce görevi bırakmaya niyetimiz olmadığını söyleyelim.' 2 haftayı geçmeden bunlar kararını değiştirdiler. '3 Nisan'da erken seçimlere gitmemiz gerekir' dediler. Ben de, 'Parti meclisine danışmam gerekir' dedim. Nisan 2004'e kadar görevi sürürmek lazımdı. Yalnız Anayasa bize bu imkanı verdiği için değil; 3.5 yıldır büyük çileler çekmek ve çektirmek pahasına ekonomiyi düze kavuşturmuştuk. Bunun semeresini halkımıza yansıtmadan seçimlere gitmek son derece sakıncalı olduğunu gördüm. Ancak söz geçiremedim. Nedenini hala anlayabilmiş değilim. Biz 3.5 yılda 384 yasa çıkarmıştık. Bunların hepsi bir birer önemli, reform niteliğinde, AB'de gücümüzü artıracak türden yasalardı. Halkımızı esenliği kavuşturucak yönde yasalardı. Seçim 3 Kasım'da olursa hiç birini uygulamayamacaktık. Onun için şu ana kadar anlayabilmiş değilim, koalisyon ortağı arkadaşlarımız birden kararlarını niye değiştirdiler? Nisan 2004 yerine neden kasıma karar verdiler? Bu yüzden yılgınlığa kapılmadan var gücümüzle çalışıyoruz. Halkımızın da bize emeklerimizin karşılığını vereceğine güveniyoruz. Türkiye'de partilerin bir adeti, huyu vardır. Partilerden biri, zamanı gelmeden erken seçim isterse, bütün partiler sanki bu mertliğin gereği gibiymiş gibi, 'Biz de istiyoruz' derler. Bunun bir tek istisnası vardır, o da DSP. Biz, anayasa partimize ne kadar süre görev yapma yükünü, işlevini taşıyorsa, o kadar süre görevde kalmaya çalışıyoruz. DSP dışında, 'Biz de erken seçim isteriz' demeye başladılar. Ama seçimlerle ilgili gerçekler ortaya çıkınca, birçok partinin aklı başına gelmeye başladı. 'Biz neden erken seçime razı olduk?' demeye başadılar. Biz zamanında hepsini uyardık. Maalesef derdimizi anlatamadık. İş işten geçti, maalesef biz de kabul etmek zorunda kaldık. Birkaç gün önce Meclis'te erken seçim görüşüldü. Şanslı partiler bizim bu kararımızı beklemiyorlardı. Biz de erken seçime mecburen kalmak zorunda kaldık. Ertesi gün gazetelerde, manşetlerde, 'DSP'nin barajdan ümidi olmamasına rağmen, seçim kararına uydular, bu büyük bir şey, olgunluk işaretidir' dediler. Biz asla düşük barajı kabul etmiyoruz. Halkımızın bize hakkımızı vereceğine inanıyoruz" dedi

"SAPASAĞLAM AYAKTAYIM"
Sağlığının yerinde olduğunu ileri süren Ecevit, "DSP'ye karşı ve bana karşı yalnız bu yaz ortalarından ibaret değil, birkaç yıldan beri, yoğun aleyhte bir kampanya var. DSP'yi kötülemek, Ecevit'i küçük düşürmek için bütün medya sürekli olarak her gün partime ve bana kaldırmayı görev bildiler. Saldırmayı görev bildiler. Özellike yaz başlarından itibaren, küçük kısa bir rahatsızlık geçirmeye başlayınca, beni 2-3 ay yatakta tutacak bir hastalığa tutulunca, bizi yıllardır yıpratmaya çalışanlar bunu fırsat bildiler. 'Artık Bülent Ecevit ayağa kalkamaz' diye halkımızı kandırmaya çalıştılar. Bunu bütün dünyaya yaymaşa çalıştılar. Çok şükür ayaktayım arkadaşlar. Örgütüm de sapasağlam. Şu Bursa meydanından, tıklım tıklım insanla dolu olan bu meydandan bütün yurttaşlarıma seslenmek istiyorum; Biz sapasağlam ayaktayız. DSP'siz bir Türkiye olamayacağına inanıyorum. Neden? Çünkü DSP, çalışanların, çalışmanın güvencesidir. Televizyonlarda Meclis çalışmalarını izliyorsunuz. Gece yarılarına kadar çalışıyoruz. Sadece DSP'nin her gece görüşmelere katıldığını görürsünüz. Çünkü DSP, çalışanların partisidir. Barışın ve huzurun güvencesidir. DSP, terörün yolunu kapatmayı başarmış partidir. Yolsuzluğa karşı savaş açmış partidir. Ekonomik krizi aşmayı başarmış partidir.

Her yıl enflasyon, pahalılaşma hızı yüzde 60-70 artardı. Artık enflasyon hızı sıfırlarda dolaşmaya başladı. Hem de seçim ortamına girdiğimiz halde, enflasyon hızını yükseltmemeyi başardık. Terörizme karşı yoğun çalışma verip sonuç aldık. Apo'yu idamdan kurtardık diye bizi suçlamaya çalıştılar. DSP, 8, 9, 6 aylık azınlık hükümetiyken, Apo'yu Afrika'da yakalıp adalete teslim eden partidir. Bizim insan idam etme hakkımız yoktur. Çünkü biz 60'lı, 70'li yıllardan beri idama karşıyız. Bu doğaldır. Ama bize, idam, Apo konusunda ithamlarda bulunan arkadaşlarımızın büyük haksızlık ettiğini millet biliyor. Biz son aylarda ekonomik krizi çözmeye başladık. Dış satım artmaya başladı. Turizm gelişmeye başladı. Pamuğun, zeytinin değeri artıyor. Doğrudan destek uygulaması başlattık. Bu şekilde köylü rahata erdi. Bu arada hakça bir düzenin temelleri atılmaya başladı. Memur sendikalarıyla ilk defa toplu görüşme başladı. Bu hakça düzen 57. hükümet döneminde atıldı. Bu gerçekleri elbette bütün halkımız biliyor" diye konuştu.

SİYASETİ BIRAKMA MESAJI VERDİ Kendisi hakkında olumsuz propagandalar yapılmasından yakınan Ecevit, şöyle devam etti:

"Şu propaganda yapılıyor; 'Evet iyidir, hoştur, DSP iyidir, dürüst partidir. Ama ne çare, Ecevit ağır hasta, asla iyi olamaz' diye yaygaraya başladılar. Ben kendime güvenmeden, sağlığıma güvenmeden önce DSP'ye güvenirim. Şimdi buradan bir gerçeği bütün açıklığıyla açıklamak istiyorum. Hepimiz faniyiz. Ben de elbet faniyim. Elbette uzun süre bu işin başında kalamam. Şu sırada sağlığım iyi. Ben genel başkan olmayabilirim. Ben önümüzdeki yıl belki yeni kurultay yapıp, görevden çekilme yolu seçebilirim. Bundan dolayı hiçbir partili arkadaşım kaygıya kapılmasın. Ben onlara güveniyorum. Bizim grubumuz, bildiğiniz gibi, oyunlarla bölündü. Ancak örgütümüz sapasağlam duruyor. Ben bir noktaya gelince, görevi bırakabilirim. Bu noktayı da fazla geciktiremem. Ama Allah bana akıl ve ömür verdiği sürece, DSP'nin hizmetinde olurum. Ben koltuk değil, Türkiye sevdalısıyım. Bu grubumuz yarıya bölündükten sonra, yeni bakanlar atamak zorunda kaldım. 1.5 ay gibi kısa sürede bu arkadaşlarım, bakanlıklarda büyük başarılar yarattılar. Benim için en büyük kıvanç, köşemden, kütüphanemin içinden, DSP'li görevlileri seyretmek olacaktır. Onların başarılarıyla kıvançlanmak olacaktır."

Konuşmasında sık sık dili sürçen Ecevit, Orman Bakanı Nami Çağan'ı Maliye Bakanı, Mecit Şekercioğlu'nu DSP Genel Başkanı olarak takdim ederken, "saldırmak" yerine "kaldırmak", "kutlamak" yerine "katlıyorum" ve "3 Kasım seçimi" yerine "3 Nisan seçimi" ifadelerini kullandı.

En Çok Aranan Haberler