ANKARA (İHA) - Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, Türkiye'de işlenen ve arka planlarına ulaşılamayan siyasi cinayetlerin arkasında gizli servislerin parmağını aramak gerektiğini söyledi.
Orakoğlu, "Siz bunu önleme gücüne sahipseniz bunun arka planını da tespit edersiniz. Hangi ülkenin gizli servisiyse görüşürsünüz. İkazlara rağmen devam ediyorsa bunların bu ülkedeki iç ayaklarını bulursunuz ve aynı ülkede onların bir takım hassasiyetlerini kaşırsınız" dedi. Orakoğlu, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi konusunda İHA'ya açıklamalarda bulundu. Bu cinayetin çok profesyonelce işlenmiş bir cinayet olduğunu belirten Orakoğlu, hedefin çok mükemmel seçildiğini, bu cinayetle Türkiye'nin iç istikrarı açısından bir kaos yaratılması hedefinin bir ölçüde başarıldığını kaydetti.
Eylemin Türkiye'nin dış politikasına da çok ciddi bakımdan tesir edeceğini vurgulayan Orakoğlu, "Bu bakımdan Dink'in seçilmesi ve zamanlaması çok profesyonelce. Buna çok kusursuz bir faili meçhul siyasi cinayet diyebiliriz. Bu cinayetle Türkiye aleyhine çok ciddi gelişmeler yaşanmaktadır" diye konuştu. Tetikçinin iki kurşunu kafaya, bir kurşunu boyuna isabet ettirmesinin de iyi bir tetikçi olduğunu gösterdiğini kaydeden Orakoğlu, bu tür faili meçhul siyasi cinayetlerin Türkiye'de sürekli olduğunu, "Bir cinayet Türkiye'de insanları katmanlara bölecek, çatışmaları körükleyecek kimliklerden seçiliyorsa bu anlamda çok isabetli seçmişlerdir" şeklinde konuştu.
Bazı insanların bu cinayeti devletin işlediği kanaatinde olduklarına işaret eden Orakoğlu, olayın yaşandığı bölgelerde atılan sloganların bunu gösterdiğini kaydetti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şeffaf olmamasından dolayı devletle ilgili olmayan cinayetlerin bile devlete maledildiğini belirten Orakoğlu, "Devletin içinde bir takım birimler birşeyler yapmıştır, bunu kimse inkar edemez. Ama bunlar artık durmuştur" dedi. Bu tür cinayetlerin kime hizmet ettiğine bakılması gerektiğini dile getiren Orakoğlu, bu cinayetin Ermeni meselesinde Türkiye'nin elini zayıflattığını, bu nedenle eğer Türkiye içinde bir takım birimler bunu yaptıysa vatan hainliğiyle eşdeğer olduğunu söyledi.
Bir emniyet yetkilisinin, kameraların çok olduğu bir bölgede işlenmesinden dolayı cinayetin amatörce olduğu yönünde görüş belirttiğini kaydeden Orakoğlu, bu görüşe katılmadığını ifade etti. Türkiye'de bu tür cinayetler işlendiği zaman, cinayetin kimler tarafından işlendiği konusunda kafa karışıklığının meydana geldiğini anlatan Orakoğlu, Üzeyir Garih cinayetinin de çok ciddi bir cinayet olduğunu, o cinayeti kesinlikle dış güçlerin planladığını açıkladı. Oradaki şahsın da psikopat çıktığını hatırlatan Orakoğlu, bu olaylarda tetikçilerin, bu tür tiplerden seçildiğini kaydetti. Tetikçinin Dink'e öldürücü darbeyle saldırdığına dikkat çeken Orakoğlu, Hrant Dink gibi Ermeni asıllı bir kişinin seçilmesinin de arka plandakilerin profesyonelliğini gösterdiğini vurguladı. Orakoğlu şunları söyledi:
"Eylemi yapan kişinin ideolojisiyle eylemi yapan kişinin kimliği farklıdır. Onların fazla bildiği birşey yoktur. Türkiye'de birçok tetikçi yakalanmıştır. Türkiye'nin dünya çapında ünlü tetikçileri vardır. Bunlar sonradan kendini geliştirmiştir. O anda bu yaptığı eylemin kime hizmet ettiğinin, nereye hizmet ettiğinin bilincinde değildir bu insanlar".
Danıştay cinayetiyle bu cinayetin birbirlerinden çok farklı olduğunu kaydeden Orakoğlu, Danıştay cinayetinin muhafazakar kesimi hedef gösterdiğini, Türkiye'de bir laik-anti laik çatışmasını körüklemeye yönelik olduğunu belirtti. Orakoğlu Dink cinayetinin ise hem bu yönde, hem de Türkiye'yi dışarda zaafa uğratma yönünde bir misyonu olduğunu ifade etti.
Cinayette kullanılan silahın pek bir anlam ifade etmediğini kaydeden Orakoğlu, bunların bilerek bırakılmış izler olarak düşünülebileceğini dile getirdi. "Bu kişinin yakalanmasını istemeseler cinayeti daha değişik tarzda işlerlerdi" diyen Orakoğlu, bunun her zaman böyle olduğuna işaret etti. Orakoğlu şunları söyledi: "Bir ülkede siyasi cinayetler işleniyorsa, tetikçiye dahil ulaşılamıyorsa, veya tetikçiye ulaşılıp arka planlara ulaşılamıyorsa bunlarda muhakkak gizli servislerin parmağını aramak gerekir. Biz böyle bir gizli servis parmağı arayalım ama bakıyoruz ki bu bizim ülkemize hizmet eden birşey değil. Tamamen Ermeni diasporasına, radikal Ermeni kuruluşlarına hizmet ediyor. Türkiye dış politikada aktif olmak isterken birdenbire bütün gücü iç meselelere çekildi. Bu cinayet böyle işleniyor. Türk kamuoyu bu konuyla meşgul ediliyor. Türkiye bununla meşgul olurken belki bizim ülkemiz aleyhine bir takım planlar gözden kaçırıyor. Bu ülkenin gündemi bir hafta, 10 gün Hrant Dink olacaktır. Bu ülkede 32 tane devlet psikolojik harp metodları uyguluyor. Devletin kurumlarına sızmaya çalışan istihbarat birimleri var. Bunun için çok uyanık olmamız lazım."
Tetikçinin ulusalcı bir kişi çıkabileceğini ifade eden Orakoğlu, bunun, cinayetin ulusalcılar tarafından işlendiğini göstermeyeceğini vurguladı. Cinayetin arka planındakiler belirlense bile bu tür konuların kamuoyuyla paylaşılamayacağını ifade eden Orakoğlu, güçlü devlet olmanın şartlarından birinin de dünya devletlerine kendi tarzlarıyla cevap vermek olduğunu kaydetti. Türkiye'nin kendisiyle ciddi anlamda yüzleşmesi gerektiğini söyleyen Orakoğlu, MİT Müsteşarı Emre Taner'in açıklamalarını desteklediğini ancak bunların sözde kalmaması gerektiğini vurguladı. Herkesin istihbarat birimlerini hukuken desteklemesi gerektiğini dile getiren Orakoğlu, dünyada dış politika stratejilerinin istihbarat birimleriyle birlikte yürütüldüğüne dikkat çekti. Orakoğlu, istihbarat birimlerine ayr,r cinayetler işlendiği zaman, cılan ödeneklerin de artırılması gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin artık kendi iç ve dış tehditlerini bulması gerektiğini belirten Orakoğlu, bütün istihbarat birimlerinin reorganizasyona tabi tutulması gerektiğini kaydetti. Orakoğlu şu değerlendirmeleri yaptı: "Yabancı gizli servislerin faaliyetlerini bu ülkede önleyemiyoruz. Bu bir gerçek. Tetikçiyi yakalamakla bu iş yürümez. Türkiye'de birçok gazeteci öldürüldü. Bazılarının failleri yakalandı ama belli değil. Ben bile Uğur Mumcu'nun failleri kim anlayamadım. Biz sivrisinekle uğraşıyoruz, bataklıkla uğraşamıyoruz. Bataklık devamlı sivrisinek üretiyor. Bu ülkede yabancı gizli servislerin kaos yaratıcı faaliyetlerini önlememiz lazım. Bir çok insan 'acaba bunu devlet mi yaptı' diye düşünmektedir. Çünkü devletimiz şeffaf değildir."
İstihbaratçının en önemli görevinin gizlilik olduğunu belirten Orakoğlu, bu eylem önceden önlense kimsenin haberinin olmayacağına işaret etti. Orakoğlu, "Siz bunu önleme gücüne sahipseniz bunun arka planını da tespit edersiniz. Hangi ülkenin gizli servisiyse görüşürsünüz. İkazlara rağmen devam ediyorsa bunların bu ülkedeki iç ayaklarını bulursunuz ve aynı ülkede onların bir takım hassasiyetlerini kaşırsınız. Direkt taarruze geçmezsiniz ama bu ülkede kaos yaratacağım diyen bir ülke varsa bunlara gereken dersin verilmesi Türkiye için önemlidir. MİT Müsteşarı da bunu söylemek istiyor. Bu klasik yöntemlerle bunları önlememiz mümkün değil. Klasik yöntemlerle ancak tetikçileri bulabiliriz, arka plana kesinlikle ulaşamazsınız" diye konuştu. Orakoğlu, bu tür eylem yapılma ihtimalı taşıyan insanların da koruma altına alınması gerektiğini belirterek, Dink'in yanında bir polis bulunması halinde tetikçinin eylemini erteleyeceğini ifade etti. Bu suikastlerin devam edeceğini düşünerek Türkiye'nin artık savunmadan saldırıya geçmesi gerektiğini kaydeden Orakoğlu, basit bir tedbirin bile cinayeti işleyenleri caydırabileceğini vurguladı.