HABER

Ordu kimliğini arıyor

ORDU (İHA) - Her geçen gün çarpık yapılaşma ve mimari dokudaki uyumsuzluk örneklerinin görüldüğü Ordu'nun, bir kimlik bunalımı yaşadığı belirtildi. Ordu Şehir Plancıları Odası tarafından hazırlanan bir raporda, Ordu'nun mimari, sosyal yaşam ve kültür açısından bir kimlik sahibi olamadığı, siyaset kurumunun seçim öncesi verdiği sözler ve seçim sonrası gerçekleştirdiği icraatlarının mimari dokunun bozulmasını hızlandırdığı kaydedildi.

Şehir Plancıları Odası Başkanı Birol Yılmaz tarafından hazırlanan raporun ilk bölümünde, sosyal yaşam ve kent kültürü ele alındı. Köyden kente göç olgusunun yansımalarının rahatlıkla gözlendiği belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

"Yaya kaldırımlarının işyerlerinin teşhir alanı olarak, konut bölgelerinde ise fındık harmanı olarak kullanılması, karayolu refüjünde hayvan otlatılması, kent kültürünün ve ortak yaşam olgusunun kavranamamış olduğunun net göstergesidir. Kent mobilyaları da kentin ve kentlinin yaşam tarzını ortaya koymaktadır. Ordu'ya baktığımızda bu durum iç açıcı değildir. Sarı direkten ibaret duraklarımız, direklere asılı ama altı delik çöp bidonlarımız, yol kenarı ve virajlara gelişi güzel bırakılmış çöp konteynerleri, çeşit çeşit ilan ve reklam panoları, hemen hemen tamamı estetikten nasibini alamamış enteresan şeyler. Bir anda köy alışkanlıklarını bırakamayan ve kent kimliğini sindirmenin uzun sürmesi ve buna siyasi çıkar sağlamak isteyenlerin medeniyeti unutup kent düzenini bozmaları da eklenince, kentleşmenin önü tıkanmaktadır."

KİMLİK BUNALIMI Bir kentin gelişebilmesi ve yatırımların hangi yönde ilerlemesi gerektiğinin belirlenmesinin kent kimliğine bağlı olduğuna dikkat çekilen raporun ikinci bölümünde ise tarım, sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinin kentlere kimlik kazandıran sektörler olduğu dile getirildi.

Kimliği olmayan bir kentin nereye, ne için ve nasıl yatırım yapacağını bilemez duruma düştüğü, yatırımların ve isteklerin bölük-pörçük olacağı, bunun sonucu olarak kentin gelişimi, imarı ve mimarisinin belirsizleşerek bir kaos ortamının doğacağına dikkat çekilen raporda, "Oysa şehircilik bir bilim dalı olarak bilinmelidir. Bu anlamda öncelikler ortaya konularak Ordu'nun kimliği belirlenmelidir. Hangi kimliğin seçilmesi gerektiği bilimsel olarak tartışılmalı, popülist söylem ve uygulamalardan kaçınılarak doğrular bulunmalı ve ilk olarak da imar planları yeniden revize edilerek ilk adım atılmalıdır" denildi.

SIVASIZ YAPILAR DİYARI Kentleşme süreci içinde mimari yapıların kimlik kazanılmasında büyük önem taşıdığı belirtilen raporun üçüncü kısmında da, bütün binaların tek tip özellikte yapıldığı, ancak geleneksel Türk mimarisini yansıtmadığı vurgulandı. Raporun bu bölümünde, şu görüşlere yer verildi:

"Binalar estetikten uzak ve kimlik yansıtmayan yapılardan oluşuyor. Ülkemize baktığımız zaman hemen hemen bütün illerde birbirinin aynı yapılar üretilmiş ve kentlere bir mimari özellik kazandıramamıştır. Bursa'yı, Ordu'yu, Çorum'u gezerken hiç bir fark göremezsiniz, tüm illerde aynı hislere kapılırsınız. Sadece Osmanlı ve daha eski dönemden kalan mimari eserler varsa, farkı fark edebilirsiniz. Ordu maalesef sıvasız ve çatısız yapılar diyarıdır. Bunun önüne geçebilmek için siyasi irade maalesef gayret göstermemiştir. Seçim vaatlerinde insanlara kat vadeden siyasi zihniyet kaybolmadan bu durumun önüne geçmek imkansızdır. 5 kişilik bir proje tasarlıyorsunuz, ama o evde 8 kişiyi yaşamaya mahkum ediyorsunuz. Maalesef Ordu'da bu yapılmıştır. Ordu'nun eşsiz doğa güzellikleri bir türlü kentin ekonomisine kanalize edilememiştir. Ordu'ya turizm ve eğitim kimliği kazandırılamamıştır."

"GELECEK NESİLLER BEDDUA EDEBİLİR" Ordu Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz, şehirlerin mimari bir kimliği olmadığını belirterek, "Gelecek nesiller bize beddua edebilir" dedi. 40 yıl önceki Ordu'nun resimlerine baktığında ve bugün gelinen noktayı gördüğünde üzüldüğünü kaydeden Belediye Başkanı Türkyılmaz, "Şu andaki kimlik 'Bu bizim mimarimiz, Türk'ün kendine has mimarisi' diyebileceğimiz bir kimlik değil. Ben inşaat mühendisiyim. 1974 yılında mesleğe başladığımda bir furya başlamıştı. Geniş geniş pencereler, değişik değişik mimariler. Biz de onların doğru olduğunu zannederek yanlış ışığa kapıldık. Türk mimarisini dejenerasyona uğrattık. Bugün bu durumu tenkit ediyoruz, gelecek kuşaklar ise bize beddua edebilir. Bu vebalin altında kalmamak için hepimize düşen görevler var" diye konuştu.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler