Ordu Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Osman Çelik, Ordu sahillerinin moloz ve dolgu zemine sahip olduğunu, yeraltı suyunun yüksekte bulunduğunu, dolayısıyla muhtemel bir depremde can ve mal kaybının yüksek olacağını söyledi. Ordu'nun Düz Mahalle, Yeni Mahalle, Bahçelievler, Şirinevler, Karşıyaka, Akyazı, Cumhuriyet mahalleleri ile bu mahallenin uzantısı olan Kayabaşı Köyü'nün zeminlerinin moloz ve dolgu zemine sahip olduğunu belirten Çelik, "Bu alanlar her zaman riskli alanlardır. Selimiye, Taşbaşı, Zaferi Milli mahalleleri yamaç arazide olduğu için her zaman heyelan tehlikesi mevcuttur. Dolayısıyla muhtemel bir depremde bu mahallelerin altındaki toprak aşağılara kayabilir" diye konuştu.
"SONDAJ OLMADAN ASLA"
Depremin ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan önlenemez bir doğal afet olduğunu hatırlatan Osman Çelik, inşa edilen binaların zemin etütlerinin sıkı ve dikkatli yapılmasının şart olduğunu ifade etti. Karadeniz sahil bandının zeminin daha çok kum ve dolgu olduğuna dikkat çeken Ordu Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Osman Çelik, zemin tespitlerinde mutlaka sondaj yapılması gerektiğini de söyledi. Çelik, şöyle konuştu:
"Bir binanın temeli atılmadan önce toprağın 10 metre altına kadar sondaj yapılmalı. Şimdi bakıyorsunuz arazi çakıllı. Ama sondajlarda ortaya çıkıyor ki çakıllı zemin 3 metre, onun altı kum. Buna rağmen bina sahipleri çakıllı arazi diye rahatlıkla bina yapıyor. Yeraltı suları sebebiyle kum zeminin sıvılaşacağını düşünmüyor. Veya arazinin 3 metresi kum, 4 metresi kil toprak, diğer 3 metresi çakıl. Kumlu arazi diye bina yapmıyorsunuz ama altı kil ve çakıl. Buraya bina yapılır ama temeli kumlu zeminden geçirip çakıllı ve kil zemine kadar oturtmak gerekir. Sondaj yapılmadan tamamen kumlu araziye ne kadar sağlam bina yaparsanız yapın, muhtemel bir depremde bina kutu gibi yana devrilir. Çünkü kumlu arazilerde yağmur ve yeraltı suları sebebiyle sıvılaşma olur. Dolayısıyla kumlu araziye temel atılmaz, atılsa bile bina sağlam olmaz. Bir metre altında kil toprak veya çakıl varsa temeli oraya kadar indirmek gerekir ki, temel sağlam olsun. Yani işin özü, bir bina yapılırken zemin sondajı yapılmalı. Bina sahipleri paraya kıyıyor, kaliteli mal alıyor ama zeminin sondajı eksik olursa o iş yarım oluyor. Zemin sondajı bir binanın çimentosu kadar önemlidir. Bina sahibi binasının nereye oturduğunu bilmeli."
3. DERECE REHAVETİ
Osman Çelik, 3. veya 4. derecedeki deprem kuşağında olanların 'deprem tehlikesi çok az' diye rehavete girdiğini belirterek, "1939 yılında yüzlerce kilometre uzaktaki Erzincan'da meydana gelen depremden 3. derecedeki Ordu'nun nasıl etkilendiğini tarih daha silmedi. Bu geniş mıntıkadaki deprem merkezi sayısı 35'tir ve 1939 yılındaki depremde deniz kıyısı çizgisi 15 metre geri çekilmiş, Fatsa'da deprem dalgası oluşmuştur" şeklinde konuştu. Bugüne kadar Ordu'da 16 Mart 1927, 28 Ağustos 1940, 3 Ocak 1943 yıllarında 4.3 şiddetinde, 26 Aralık 1939 yılında ise 7 şiddetinde deprem gerçekleşmişti. Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Aykut Akgün ise Ordu'da 5.0 şiddetindeki bir depremin meydana gelmesi ihtimalinin yüzde 100 olduğunu açıklamıştı.