Seksten aldığımız zevk aynı zamanda başka birinin yaşadığını düşündüğümüz iyi hayatın kimi yönlerini fark etmemiz ve bu yönlere güçlü bir onay vermek istememizle ilişkilidir.
'Seksi' bulduğumuz nesneleri ve durumları incelediğimizde, erotizmin aslında varoluşun anlamıyla ilgili düşüncelerimizi ve değerlendirmelerimizi paylaşan birini bulmanın yarattığı heyecan olduğunu anlarız.
Orgazmın kendisi de, yalnızlığımızın ve yabancılaşma duygumuzun geçici olarak da olsa üstesinden gelmeyi başardığımız o yüce andır!
Sevgilimizde beğendiğimiz her şey- adamın yaptığı yorumlar, kadının giydiği ayakkabılar, adamın ya da kadının gözlerinin, kaşlarının çağrıştırdığı ruh hali- damıtılıp, yoğun bir zevk duygusuna dönüşür; bu duyguyu yaşayan partnerler birbirlerine karşı derin bir şefkat ve anlayış geliştirirler. Başka biriyle hayata ortak bakış açısı bulmayla hiç ilgisi olmadan yaşanan orgazmlar da vardır kuşkusuz...
Bu orgazmlar, cinselliğin gerçekte taşıması gereken anlama bir çeşit ihanet olarak görülür. Orgazma ulaşma yolları çizelgesinin aşağılarındaki mastürbasyondan sonra içimizi bir boşluk ve yalnızlık hissi kaplamasının nedeni bu ihanettir. Tek bir tarafın isteğiyle ve zorla gerçekleştirilen cinsel birleşmelere duyduğumuz öfkenin temelinde de cinselliğin gerçek anlamına yapılmış ihanet yatar. Seksin zor taraflarından biri de genel olarak baktığımızda çok uzun sürmemesidir.
En uç noktalarda bile nadiren iki saat ya da yaklaşık olarak banka sıra bekleme süresi olarak süren bir etkinlikten bahsediyoruz. Seksten sonra tuhaf ruh hallerine kapılırız. Çiftler, ilişki sonrasında sık sık derin bir hüzün yaşarlar. Partnerlerden biri ya da her ikisi de uyumak, gazete okumak ya da hemen orayı terk etmek isteğine kapılabilir. Yaşanan bu sorunun temelinde seksin kendisi değil de içerdiği şefkat, şiddet, enerji ve hedonizm ile sonsuz sıkıntı, baskı, zorluk ve içekapanıklık gibi hayatımızın dünyevi yönleri arasındaki karışıklık yatar. Seks yaşadığımız güçlükleri yok edip bizim için görünmez kılar!
Libidomuzu harcadıktan hemen sonra, normalde olduğumuz kişi ve ilgilendiğimiz alanlar bize birden tuhaf ve yabancı gelir. Şimdi mantıklı olmaya çalışırız ama daha bir dakika önce sevgilimizi kamçılamak için derin bir arzu duymuşuzdur. Bu gerçek olabilir mi?
Çağdaş ve demokratik bir toplumda yaşıyor olmaktan genellikle memnuniyet duyarız, ancak bir de işin gerçeği vardır; Gecenin büyük bir bölümünü bir ortaçağ zindanında genç bir kız tutsak etmiş sadist bir asilzade olma arzusunu tatmin etmeye çalışarak geçirmişizdir. İçinde yaşadığımız kültür seks sırasında bizi nasıl birisi olduğumuzu düşünmemize doğru yöneltmez!
Seksi sanki psikolojik hiçbir boyutu olmayan, fiziksel bir süreçmiş gibi görmeyi yeğler. Ancak gördüğümüz gibi sevişirken yaşananlar, bizim hayattaki çok temel isteklerimizle doğrudan ilişkilidir. Seks bir eylem olarak cinsel organların birbirlerine sürtünmesiyle gerçekleşir ancak aldığımız zevkin temelinde kaba bir fiziksel duygu yoktur!
Tam tersine bize acı veren korkularımızın kimilerini bastırabilecek ve ortak değerler üzerine kuracağımız bir hayatı paylaşabileceğimizi düşündüğümüz biriyle karşılaşmanın yarattığı heyecan bu zevkin temelinde vardır.