Türkiye'nin Nobel ödüllü yazarı Orhan Pamuk, İtalya'daki günlük gazetelerden La Repubblica'da yayımlanan özel söyleşide, Türkiye'deki mevcut tablo, Ermenilerin iddiaları ve Doğu-Batı ilişkileri de dahil olmak üzere, bir dizi siyasi konuda değerlendirmelerde bulundu.
Söyleşilerde genelde siyasi konulara girmemeyi yeğleyen Pamuk, bu tür konularda konuşmayı kabul etmesinin gerekçesini açıklarken, "Çünkü Türkiye'de işler iyiye gidiyor. Siyasi gerilim azaldı. Bana yönelik gerilim de azaldı. Demokrasi yayılmakta, bu durum da ülkeye iyi gelmekte. Dolayısıyla arada bir, salt edebiyat alanının dışındaki meseleler hakkında da konuşabilirim" dedi.
Medyanın İslam ve Türkiye konusunda genelde klişelere takıldığına değinen Pamuk, "Medya, genel olarak, gerçeğin ayrıntılarına girmekle ilgilenmiyor. Türkiye konusunda bunu görüyorum. Gazeteciler, İslam konusundaki klişelere takılmış durumdalar. Mesela İslamcıları kötü, laikleri iyi gibi gösteriyorlar" diye konuştu.
Pamuk, özellikle ABD'nin Irak'a yaptığı silahlı müdahale sonrasında, İslam konusundaki klişelerin yaygınlaşmasının farklı dinlerin barış içinde bir arada yaşayabilmelerine de riske soktuğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Ben, benim ülkemin otomatikman İslam'la özdeşleştirilmesine çok sinir oluyorum. Özellikle de Irak'taki savaş sonrasında böyle yapılıyor. Bu şekilde davranarak, İslam'ı terörizmle ve kamikazelerle ilişkilendiren insanlar var."
Böyle bir yaklaşımın sadece ABD çıkarlarına hizmet ettiğini belirten Pamuk, "Bu sadece Amerikan çıkarları için gerekli bir şey. Ama son yıllarda, özellikle de George Bush'un Irak'a yaptığı müdahale sonrasında, Batı'nın prestij kaybında ciddi bir artış yaşanıyor. Bunda, savaşa katılmış olan Avrupa ülkelerinin de suçu var" dedi.
Pamuk, Batı medeniyetini diğer medeniyetlerden daha üstünmüş gibi değerlendiren anlayışı da doğru bulmadığına değinerek, şunları söyledi:
"Ben, insanlar arasında hiyerarşiye karşı biri olarak, halklar arasında hiyerarşiye de karşıyım. Aksi taktirde, tehlikeli bir oluşum yaratır, ırkçılığın kucağına düşme riskiyle karşı karşıya kalırız. Dolayısıyla medeniyetler hiyerarşisinden değil, sadece değerler hiyerarşisinden söz edebiliriz."
Pamuk, yeryüzünde her bireyin eşit değerlendirilmesi gerektiğini anımsatarak, "Dünyadaki her birey eşit düzeydedir. Bu kadar. Bu anlayışı kabul ediyorsak, değerler üzerinde tartışabiliriz. Aksi takdirde, başka bireylere farklı uygarlıklara mensup oldukları için nazik bir şekilde hakaret etmiş oluruz" dedi.
Pamuk, Avrupa'da kimi siyasi partilerin Türkiye'nin üyeliğiyle AB'nin Hristiyan kimliğini kaybedeceği endişesi içerisinde olduklarına değinen bir soruya karşılık olarak da, "Türkiye'deki milliyetçiler, bu tür bir yaklaşımdan acayip mutluluk duyarlar" diye konuştu.
Pamuk, bu meseleye din ekseninde yaklaşmadığını belirterek, "Bence Türklerin sizin dininize ihtiyacı yok. Ben, ekonomiyle ilgili meseleler nedeniyle (AB'ye) üyelikten yanayım. Avrupa'nın da Türkiye'ye 'özgürlük, eşitlik, kardeşlik' dediği ilkelerle yaklaşması gerekiyor" dedi.
La Repubblica'daki söyleşide, Pamuk'a Ermeni iddialarını içeren ve ABD Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesinde kabul edilmiş olan tasarı hakkındaki görüşü de soruldu.
Pamuk, soruyu şöyle yanıtladı:
"Benim için bu her şeyden önce ahlaki bir sorun. Türkiye'yi ilgilendiren bir sorun. Ama maalesef uluslararası bir mesele haline gelme yolunda. Ben bu soruna, ifade özgürlüğü açısından bakmak istiyorum. Yani benim ülkemin insanları bu meseleyi, ne tür bir sorun olursa olsun, özgürce konuşabilmelidirler. Türkiye'de ifade özgürlüğüyle alakalı bu ahlaki meselenin, uluslararası bilek güreşine dönüşmüş olması üzüntü vericidir. Çözüm de, insanların bunu özgürce tartışabilmelerinde, nihayet bu meselenin ta içine bakabilmelerinde olmalıdır."